| Onu beslemeyi kesersem, hala Bunu yapmaya devam eder mi sence? | Open Subtitles | أتعتقدان أنها ستستمر في فعل هذا إن توقفت عن إطعامهـا ؟ |
| Bunu yapmaya devam etmeyeceğim. Denedim ve elime hiçbir şey geçmedi. | Open Subtitles | لن استمر في فعل هذا لقد حاولت ولا توجد اي نتائج |
| Benim köyümde, benim adamlarıma Bunu yapmaya nasıl cesaret edebilirler? | Open Subtitles | كيف يجرؤون على فعل ذلك بابن أخي و في قريتي |
| Bunu mümkün kılmanın tek yolu bu piyasa fiyatlarında ev almak salaklık olmasına rağmen bir ev almaktan geçiyorsa Bunu yapmaya razıyım. | Open Subtitles | و إذا الطريقة الوحيدة لتحقيق ذلك هي بإيجاد منزلٌ جديد, فأنا مستعدة لفعل ذلك على الرغم أنهُ إستثمارٌ أحمق بحال السوق هذه |
| Bilmiyormusun, ya da... Bunu yapmaya razı değil misin? | Open Subtitles | أنت لا تعلم أم أنت لا تعلم اذا كنت مستعداً لفعل هذا |
| Ve sonra anladım ki ona Bunu yapmaya vicdanım ermiyor. | Open Subtitles | و بعدها عرفت أن ضميري لا يسمح لي بفعل هذا. |
| Zannediyorum, ProtonMail ile Bunu yapmaya çok yaklaştık. | TED | وأعتقد أننا استطعنا تقريبا القيام بذلك. |
| Beni Bunu yapmaya sen zorladın. Umarım bunun için kendini suçlarsın. | Open Subtitles | لقد دفعتني للقيام بذلك ، لذا آمل أن تلومي نفسكِ |
| Onu Bunu yapmaya zorladın. O asla böyle bir şey yapmazdı. | Open Subtitles | لقد أمرتَه بفعل ذلك بها، ما كان ليفعل بها شيئاً كهذا. |
| Bana sarılmaya zamanı yok ama Bunu yapmaya var mı? | Open Subtitles | لم تمتلك الوقت لتحتضنني ولكنها تمكنت من فعل هذا ؟ |
| Ayrıca, insanları Bunu yapmaya iten şey sürüş maliyetidir. | TED | وإنها تكلفة القيادة هي التي تقرر رغبة الناس ليتمكنوا من فعل هذا الأمر. |
| Eğer Bunu yapmaya devam edeceksen, bunu bensiz yapmak zorundasın. | Open Subtitles | اذا استمريت فى فعل هذا فيجب ان تفعله بدونى |
| Yani diyorsunuz ki bunu sizden istedi isteğiniz dışında Bunu yapmaya zorladı. | Open Subtitles | لذا أنت تقول أنه طلب منك، وأجبرك على فعل ذلك ضد رغبتك. |
| Bunu yapmaya nasıl başlarız ve yardım neden kötü bir araçtır? | TED | كيف نبدأ في فعل ذلك ولماذا المعونة هي الوسيلة الأسوأ؟ |
| Seni Bunu yapmaya zorladığımı söylemeni istemeye geldim | Open Subtitles | أريد أن تخبريهم بأنني أجبرتك على فعل ذلك |
| Bunu yapmaya hazır mı bilmiyorum. Bilmiyorum. | Open Subtitles | وانا لا اعرف اذا كان هو مستعد لفعل ذلك ام لا |
| Eğer çocuğu aldırmaya karar verirseniz, elbette Bunu yapmaya hakkınız var. | Open Subtitles | وإن قررتم أن تجهضوا الأجنة، بالطبع، لكم الحق لفعل ذلك |
| Bunu yapmaya ne ara vakit buldunuz? | Open Subtitles | كيف يا رفاق وجدتم الوقت الكافي لفعل هذا ؟ |
| Evet, Bir laboratuvar faresine döneceğini düşündüğü sürece onu Bunu yapmaya ikna edemem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أقنعه بفعل هذا إن ظنّ أنّه سيحول إلى فئران تجارب |
| Muhtemelen hayatımın geri kalanında Bunu yapmaya devam edeceğim. | TED | سأستمر في القيام بذلك ربما لبقية حياتي. |
| Bunu yapmaya yetkim yok. | Open Subtitles | أنت تعرف أنني لا أملك السلطة للقيام بذلك. |
| "Neden Bunu yapmaya devam ediyor kendini bir dolu silahtan diğerine geçmekle uğraştırıyor." | Open Subtitles | لماذا تستمر بفعل ذلك وتضع نفسك في حالات حيث إنك تنتهي أمام بندقية موجهة إليك؟ |
| Ama burada olduğunuza göre Bunu yapmaya hazır mısınız? | Open Subtitles | لكن نظرا لأنكم لم تفعلوا هل انتم مستعدون للقيام بهذا ؟ |
| Böylelikle bir ekip oluşturduk, mükemmel bir insan grubu, ve Bunu yapmaya başladık. | TED | وهكذا كوننا فريقا، فريقا عظيما من الناس، وبدأنا في القيام بهذا. |
| Bunu yapmaya bayılıyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تحب أن تفعل ذلك أليس كذلك؟ ـ سوف أفعل ذلك لبقيّة حياتي |
| Dolayısıyla Anatotian ismini bırakıyoruz. Bunu yapmaya devam edebiliriz. | TED | ونتخلص من اناتوتيتان. ويمكننا مواصلة عمل ذلك |
| Şimdi net olalım, Bunu yapmaya hazır değiliz. | TED | لكي تكون واضحة الآن، فإننا ليس مستعدون بشكلٍ كاف لعمل هذا. |
| - Bunu yapmaya hazır hissetmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف إن كنت أريد عمل هذا ماذا تفعلين ؟ |
| Bazen Bunu yapmaya mecbur kalmanız gerekir. | Open Subtitles | أحيانا يجب أن يتم إجبارك لعمل ذلك. |