"değişim" - Translation from Turkish to Arabic

    • التغيير
        
    • التغير
        
    • التبادل
        
    • تبادل
        
    • للتغيير
        
    • التحول
        
    • تغيير
        
    • التغيرات
        
    • تغييراً
        
    • التغييرات
        
    • تحول
        
    • التغيّر
        
    • تغير
        
    • تغيرات
        
    • لتغيير
        
    Değil mi? Eğer kendinin değişimi yapacağına inanmıyorsan değişim hiç bir zaman gerçekleşmeyebilir. TED لذلك، إن كنت لا تؤمن بأن بمقدورك صنع التغيير، فإن التغيير لن يحدث.
    İlk olarak, haklısınız bizler yaşlandıkça değişim sürecimiz yavaşlıyor, ikinci olarak ise, haksızsınız, çünkü bu yavaşlama düşündüğünüz oranda gerçekleşmiyor. TED أولًا، أنت محق، التغيير يتباطأ كلما كبرنا في العمر، ولكن ثانيًا، أنت مخطئ، لأنه لا يتباطأ بقدر ما نحن نعتقد.
    Şunu anlamalıyız, bu artımlı bir değişim değildir. TED ودعونا نستوعب ان هذا التغير لا يجب ان يكون تدريجياً
    Bu değişim, bir sonraki projeme başarı beklentisiyle yaklaşmama yardımcı oldu. TED هذا التبادل ساعدني على الإقتراب من مشروعي التالي مع توقع النجاح
    Öğrenci değişim programıyla Hindistan'a giden... kızım Caithlin'i... yetiştirmek için istifa ettim. Open Subtitles استقلت لأربي طفلتي كايتلن التي تمضي عامها الأخير حالياً ببرنامج تبادل بالهند
    değişim getirme potansiyeli tahmin edebileceğimizden çok daha büyük dalgalar yaratan etki ânı. Open Subtitles لحظات الصدمات تحدث إحتمالات للتغيير كنتيجه لإنعكاساتها المتعدده بشكل يفوق ما قد نتوقعه
    Bu değişim, Profesor Nicalau Mills'in deyimiyle bir utanç kültürünü yarattı. TED هذا التغيير أدى إلى ما يسميه بروفيسر نيكولاس ميلز ثقافة الإذلال
    Sadece değişim seviyesini görmek için onlara bu bilmeceyi sormaya karar verdim. TED لذلك قررت أن أطرح عليهم تلك الأحجية، فقط لأرى وأقيس مستوى التغيير.
    Ve bunu yapmak için değişim şekillendirme sürecine aktif olarak katılmak zorundayız. TED ولنقوم بذلك، لا بد من أن نشارك بفعالية في عملية صياغة التغيير.
    Bu, 100 yıl içinde, araba teknolojisinde görülen ilk büyük değişim. TED هذا هو التغيير الجذري الأول في تكنولوجيا السيارات منذ 100 عام.
    Büyük bir tüfek ortaklığı son gösterilerini evimizin önünde yaparken zaman değişim kokuyordu. Open Subtitles بدأ التغيير يلوح في الأفق بينما قدم تحالف البندقية عرضه الأخير امام منزلنا
    Muhtemelen en büyük değişim jenerasyonlar arasındaki farklılığın değiştiğini anlamaktı. TED وربما التغير الاكبر هو اننا نستوعب اننا مختلفون عن بعضنا البعض في الاعمار .. والتقنيات .. وهذا يغير الكثير
    Ben bir yazar-yönetmenim ve sosyal değişim hikâyeleri anlatıyorum. Çünkü hikâyelerin içimize işlediğine inanıyorum. TED أنا كاتبة ومخرجة، أروي قصص التغير الإجتماعى. لأني أؤمن بأنَّ القصص تلمسنا وتُحركنا.
    Öyleyse neden bu ve değişim yaratanları ve iş yaratıcılarını göz ardı etmektense kutlayıp yükseltmeyelim? TED لذا لماذا لا نحتفي و نرفع تلك الرائدات الاستثنائيات صانعات التغير و خالقات فرص العمل بدلاً من ان نزدري تجاربهن
    Başıma gelen bu olayın tecavüz olduğunu kabullendiğimde, o değişim programını tamamlamıştı ve Avustralya'ya dönmüştü. TED بمرور الوقت استطعت تحديد ما حدث لي بأنه اغتصاب، كان قد أكمل برنامج التبادل وغادر إلى إستراليا.
    Mevcut güvenlik kodu değişim teknikleri kuantum bilgisayarlara karşı duramaz. TED أساليب تبادل المفتاح الحالية لن تصمد أمام حاسوب كمي.
    Arada bir değişim gelip kafama vuracak ki, değişime ayak uydurayım. Open Subtitles أعلم أني أحتاج للتغيير لأمضي و أضربني على مؤخرتي لتدفعني للمضي
    İnsan ve hukuk arasındaki bu ilişkideki değişim doğru olan şeydir. TED هذا التحول في العلاقة بين الناس والقانون هو ما يجب عمله.
    Sadece Fransa'da çeyrek milyon farklı birimin olmasından ötürü, büyük çaplı bir değişim çok ciddi bir parçalanmaya neden olurdu. TED بوجود ربع مليون وحدة قياس مختلفة في فرنسا لوحدها، فإن أي تغيير يطبّق على نطاق واسع سيحتاج لحدوث اضطراب هائل.
    Bu değişimler bilinmemesine rağmen, değişim bekleniyordu. TED فإنه من المتوقع أن يتغير، حتى وإن لم تكن تلك التغيرات معروفة.
    Şu anda teknolojinin gittiği yönde inanılmaz bir değişim yaşanıyor. TED إن تغييراً كاملاً ومفاجئاً يحدث في كيفية تطور التكنولوجيا حالياً.
    İyiye giden çok az, kötüye gidense bir sürü değişim var. TED كانت هناك تغييرات قليلة نحو الأفضل والكثير من التغييرات نحو الأسوأ.
    Bu yolculukları coğrafi bir değişimden ziyade dilsel bir değişim olarak yaşadım. TED اختبرت تجربة الانتقال, ليس بقدر كونه تحول جغرافي من كونه تحول لغوي.
    Tüm bunlar olurken, kas lifleriniz başka bir hücresel değişim yaşar. TED بينما يحدث كلّ هذا، تخضع أليافك العضليّة لنوع آخر من التغيّر الخلوي.
    Önemli bir çevresel değişim olması için 10.000 sene geçmesi gerekebilirdi, bu süre boyunca yeni bir davranış şekli gelişebilirdi. TED يمكنها أخذ 10 ألاف سنة ليكون هناك تغير بيئي ملحوظ، وخلال هذه الفترة من الزمن تكون قد طورت سلوكا جديدا.
    Bu boşlukta bir yalnızlık var, ve bir değişim olacağı hissi var. Open Subtitles أنهُ يشعرك بالوحدة في هذا الفضاء وبمعنى آخر, أن هناك تغيرات آتية
    Belki sosyal değişim içindesiniz; koşulsuz temel kazancı tanıtmak istiyorsunuz. TED ربما أنكم تصبون لتغيير اجتماعي؛ ترغبون أن يكون الحد الأدنى للأجور مضمون قانوناً؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more