Tıp dünyasında olup bitenlerin büyük ölçüde değiştiği bir dönemdeyiz, artık bütün bilgi sadece onların elinin altnda değil, internet bu durumu değiştirdi. | Open Subtitles | نحن اﻵن في مرحلة حيث هناك تغيير رئيسي فيما يجري للطب، حيث أن الطب لم يعد يمتلك قفل على كل المعلومات اﻹنترنت غيّر ذلك. |
Hayatımın değiştiği gün, aslında bir gün değil, geceydi. | Open Subtitles | اليوم الذي غيّر حياتي لم يكُ يومًا، بل ليلة |
Ama anlamadığın şey son beş yıl içinde benim için her şeyin değiştiği. | Open Subtitles | ولكن ما لا تفهمه هو أن الخمس سنوات الأخيرة قد غيّرت كلّ شيء بالنسبة لي |
Ama anlamadığın şey son beş yıl içinde benim için her şeyin değiştiği. | Open Subtitles | ولكن ما لا تفهمه هو أن الخمس سنوات الأخيرة قد غيّرت كلّ شيء بالنسبة لي |
Ve zaman içinde havaalanlarının değiştiği yolları görebilirsiniz. | TED | وبامكانك ان ترى كيف تتغير المطارات مع مرور الوقت. |
Bugünlerde dünya hakkında ve son 20, 30, 40 yılda nasıl değiştiği hakkında çok düşünüyorum. | TED | لقد كنت أفكر بالعالم كثيرًا هذه الأيام وكيف تغير في ال20 و30 و40 سنة الماضية. |
Ama dinle, Oyunun değiştiği gerçeğini kabul etmeye yetecek kadar adamım bu yüzden hala öğrenecek bir şeyim vardır. | Open Subtitles | لكن استمع، أنا رجل وافٍ لقبول حقيقة أن اللعبة قد تغيرت ألى هذا الحد ربما لا يزال كسبتُ بعض استجابة التعلم |
Ragav'a bakın, yüzünün değiştiği o ana bakın çünkü konuştuğu adamın fikrini değiştirdiğini anlayabildi. | TED | و انظروا الى "راجاف", تلك اللحظة التي تغير فيها وجهه لأنه كان قادراً على فهم أنه غيّر عقلية هذا الرجل. |
Şimdi Robert, bu iki figürün yerleri değiştiği zaman, neler oluyor, dikkat et. | Open Subtitles | إذا غيّر هذان الشخصان أوضاعهما .. |
Keşke her şeyin değiştiği anı bulabilseydim çünkü daha farklı hareket ederdim. | Open Subtitles | أتمنّى لو أعرف المنعرج الذي غيّر كل هذا -لأتصرّف بطريقة مغايرة |
Hayatımın değiştiği gün. | Open Subtitles | اليوم الذي غيّر حياتي |
Ama anlamadığın şey son beş yıl içinde benim için her şeyin değiştiği. | Open Subtitles | ولكن ما لا تفهمه هو أن الخمس سنوات الأخيرة قد غيّرت كلّ شيء بالنسبة لي |
Bir tarihçi olarak dille birlikte duygularımızın da değiştiği konusunda hep şüpheliydim. | TED | كمؤرخة، فكّرت طويلاً أنه مع تغير اللغة تتغير عواطفنا أيضًا. |
Ve herşeyin tahmin edilemeyecek şekilde rastgele değiştiği bir gezegende olsaydık, yine birşey keşfedemezdik. | Open Subtitles | ولو كنا نعيش فى عالم صعب التنبؤ حيث الأشياء تتغير بطريقة عشوائية أو معقدة فلن نستطيع أيضا أن نكتشف أو نعرف شيئا |
Yeryüzünde, teknolojinin çok geliştiği ve hızla değiştiği yerde | Open Subtitles | على أرض عليها تكنولوجيا .. بالغة التقدم و تتغير بسرعة كبيرة |
Fakat Mars'ta her şeyin değiştiği o zamana gitmemiz gerekir ve bunu yapmak için daha yukarı gitmeliyiz. | TED | لكن نحتاج أن نعود قليلًا إلى الوقت الذي تغير فيه كل شيء على المريخ، ولفعل ذلك، علينا أن نذهب إلى الأعلى. |
'ye maruz kalınmakta. Aslında, her şeyin değiştiği zamandaki Mars'ın koşullarına daha fazla yaklaşılmakta. | TED | وببساطة، فإنكم تصلون إلى هذه الظروف على المريخ عند تغير كل شيء. |
2014'te, yasanın değiştiği günde, gerçekten çok sevdiğim eşimle evlendim. | TED | وفي عام 2014، وفي اليوم الذي تغير فيه القانون، تزوجتُ زوجتي التي أحبها كثيرًا، بالفعل. |
Çitin içindeki toprağın kimsayal düzeyleri değiştiği için. | Open Subtitles | لأن المستويات الكيميائية للتربة داخل السياج قد تغيرت |