"dediğiniz" - Translation from Turkish to Arabic

• تسمونه
• تدعوه
• تسميه
• تدعونه
• تطلق
• تقولون
• تقولونه
• تسميها
• تدعونها
• تطلقون
• امرت
• تسمونها
• تسمينه
• أتوقع أن كلامك
• ما تُطلقون

Her işlemi kolaylaştırırım. Âşk dediğiniz şey hariç.
أستطيع تنظيم أي عملية، إلا الشيء الذي تسمونه الحب

Sizin şerif dediğiniz çizgi film karakteri alkol yüzünden ehliyetimi iptal etti... ..ve yazı işleri müdürüm kafamı koparmak için fırsat kolluyor.
و هذا الذي تسمونه مدير الشرطه لقد قام بمصادرت رخصتي على دي يو إل و مديري لقاء هذا قام بالصراخ علي

Eğer kader dediğiniz bir treni durdurmak ve yolcularını kaçırmaksa evet.
هل هذا ما تدعوه بإيقافك لقطار وخطف ركابه؟

Ayrıca bir şey daha sizin "cehennem" dediğiniz yere o "evim" der.
وهناك شئ آخر. ما أعتدت أن تسميه الجحيم يسميه هو المنزل.

Aşk dediğiniz şeyden bile daha harika duygular yaşayacaktınız eğlenceden daha harika.
كنتم لتجربوا مشاعر أعظم ألف مرة مما تدعونه بالحب، وأعظم ألف مرة مما تدعونه بالمرح

Şimdi, siz ve bu televizyon dediğiniz lağım çukuru ve etrafında debelenen insanlarınız yaptığınızı izleyen seyircileriniz bizi içten çürütüyorsunuz.
الان انت وهذا ال البالوعة التي تطلق عليها محطة تليفزيونية والناس الذين يتمتعون بخيرها

Ziyan edecek zamanınız yok, onun için dediğiniz gibi, haydi başlayalım.
..لا يوجد وقت لنضيعهُ هنا يا قوم ...كما تقولون هيا لنَسّكر

Eğer dediğiniz doğruysa sırada ben varım.
إذا كان ما تقولونه صحيحاً هذا يعني أنني التالية

Köpek kulağı sizin kulak dediğiniz kurumuş kayısıdan dört kat daha hassasdır.
أذن الكلب حساسة أكثر بأربع مرات من مشمشتك الجافة التي تسميها إذنا

Benim insanlarım sizin köle gemisi dediğiniz şeylerle gelmiş.
حسنآ ، إن شعبي جاؤوا على ما تسمونه سفينة عبيد

Bu tür bir hareket imza dediğiniz şey değil mi?
إنه ليس تشويه، واقع الأمر، ما تسمونه توقيع ؟

Sizin minnet borcu dediğiniz şeyle karşılaştırıldığında.
مُقارنة مع ذاك الشيء الذي تسمونه بِالأحترام

Sizinle konuşmak istediğim konu da buydu, sizin anlaşma dediğiniz şey.
ذلك ما جئت لأتحدث بخصوصه معك، ما تدعوه تسوية

Bak o şeye ne dediğiniz hiç umurumda değil ama burada bir şey yaşıyor.
لا أبالي بما تدعوه ثمة شئ غريب يعيش هنا شئ ما، لا أدري، شئ خارق للطبيعة

Dünya dediğiniz bu yapay kutuda ancak bedenlerimizle dokunabiliriz.
في هذا الصندوق الزائف والذي تسميه العالم لا نستطيع اللمس الا من خلال الأجساد

- Şöyle bir önsezim var, sizin ruh dediğiniz derinliğe indikçe...
إذا بحثتم عميقا فى هذا الشىء الذى تدعونه روحكم

Ve anomali dediğiniz bu şey... dünya tarihinin zaman dilimleri arasında bir kapı mı?
وهذا البعد الاخر كما تطلق عليه, يعتبر الصلة بين

Eğer, dediğiniz gibi, bu android sorumluysa çoğalıcıların ilk neslinin üretilmesinden, paha biçilemez bir bilgi kaynağı olabilir.
فلو كان هذا الكائن الآلى مسئولا كما تقولون عن صنع أول جيل من الريبليكيتورز فسيكون ذا فائدة لا تقدر

Ne dediğiniz umurumda bile değil. Amerikan rüyası bu işte.
انا لااهتم لما تقولونه يارفاق انها امريكا الحقيقية

Ev dediğiniz o taş yığınında kendimi hiç rahat hissetmedim.
كنت في غاية الضيق وأنا في كومة الصخور التي تسميها منزلاً

Siz insanlar, "his" dediğiniz şeyin büyük paraların gelmesine engel olduğunu ne zaman öğreneceksiniz?
متى ستتعلمون أيها البشر بأن مشاعركم، كما تدعونها يمكن أن تقف أمام أرباح كبيرة؟

Sizin internet dediğiniz şu yere baktım.
لقد يحثت عنها فى مكان صغير تطلقون عليه الانترنت

İki arabaya at, diğerlerine katιr koşuldu. Aynen dediğiniz gibi.
اثنان مربوطان بالخيول والباقي الى البغال ، كما امرت

Aşağı in, kuş yemi dediğiniz o sağlıklı yiyeceklerden al, buraya getir ve etrafa saç.
إذهب الى هناك وقم بشراء بعض من تلك القضبان الغذائية الصحية، تلك التي تسمونها طعاما للطيور، وإحضاره هنا وشتته من حولها.

Aşk dediğiniz şey, benim gibi adamların çorap satabilmek için icat ettiği bir şey.
ما تسمينه الحب , اخترعه رجل مثلي ليبيع ورق النايلون

dediğiniz doğru.
أتوقع أن كلامك صحيح.

Ee, bayan Sherman, Sizlerin Demir Perde dediğiniz yerin ardında yaşamaya ne dersiniz?
حسنا, ما رأيك فى العيش خلف.. ا ما تُطلقون عليه الستار الحديدى ؟