kadından doğan insanın günleri sayılı ve sıkıntılar ile doludur. | Open Subtitles | لرجل ولد من إمرأة خلال عدة أيام و مليء بالمشاكل |
Naju fahişesi bir anneden genelevde doğan biri ve içinde doğduğu aileye bağlı olarak azamet veya felâkete nail olmak yazgısında vardı. | Open Subtitles | ولد كـَ ابن محضية ناجو فى بيت دعارة لقد كان طريقه أما العظمة أو ألماسأة بـِ الاعتماد على الـعائلة التى ولد فيها |
İçimden,insanları tekrar tekrar öldürdüm, ölümlerini garaz ve kinden doğan iğrenç bir arzuyla. | Open Subtitles | بقلبي، قتلت الرجال مراراً وتكراراً، يتمنون وفاتهم برغبة مقرفة ولدت من الحقد والضغينة. |
Yeni doğan bir bebeğe operasyon yapmanın hiçbir avantajı yok. | Open Subtitles | لا فائدة ستُجنى من إجراء هكذا عــملـــية لطفــل حديث الولادة. |
Doğrusunu söylemek gerekirse, yumurtalıksız doğan bir çok hastayla çalıştım sahiden. | TED | وبالفعل لقد عالجت الكثير من الناس الذين ولدوا دون غدد تناسلية |
doğan, sahibine güvenmeyi öğrenmeli yoksa asla ona geri gelmez. | Open Subtitles | على الصقر أن يتعلم أن يثق في صاحبه أو لن يعود له أبداً |
Şaşırtıcı bir şeklide bazen uzuvsuz doğan insanlar bile hayalet uzuvları hissedebiliyorlar. | TED | وبشكل مذهل أحيانًا، حتى من وُلد دون طرف يمكنه الشعور بالطرف الخيالي. |
Her evde ilk doğan bebek öldürülecek, önce Musa'nın oğluyla başlayın. | Open Subtitles | المولود الأول فى كل منزل سوف يموت بداية من إبن موسى |
Yeni doğan yavrular, her günü yiyecek aramakla geçireceklerini kısa sürede anlıyorlar. | Open Subtitles | تكتشف العجول المولودة حديثاً، أنهم سيقضون كل يومٍ يسيرون سعياً وراء الطعام. |
1978'de Louise Brown, tüpte döllenme ile doğan ilk bebektir. | TED | في عام 1978, أصبحت لويس براون الطفلة الأولى التي تولد بواسطة الإخصاب المساعد أو مايسمى بأطفال الانابيب |
Mali'de bir doğum ünitesinde olduğunuzu ve acil ilaca ihtiyacı olan yeni doğan bir bebeğe sahip olduğunuzu düşünün. | TED | تخيل أنك في جناح الأمومة في مالي، و لديك مولود جديد في حاجة لمساعدة طبية عاجلة. |
Milattan sonra 129 yılında doğan Galen henüz gençken tıp eğitimi almak için evden ayrılıp Akdeniz'e yol aldı. | TED | ولد سنة 129 ح.ع غادر جالين المنزل في سن المراهقة باحثاً عن الحكمة الطبية بمنطقة البحر المتوسط |
Sis onun üzerine çökerken Hindistan efsanelerindeki ayaksız doğan ve bu yüzden hiç konamayan o masal kuşunu gördü. | Open Subtitles | بينما ينزل ضباب مظلم عليه رأى طائر خرافيّ من أسطورة هندية والذي ولد من دون أقدام ولذلك فهو لا يهبط |
İlk doğan bebek erkek olursa şansı bol olsun diye fok yağıyla ovulurmuş. | Open Subtitles | .المولودالأول. إذا كان ولد , امم يدهنونه بدهن الحوت للحظِّ الجيد. |
Sana güçlü bir armağan verdim. Seninle birlikte doğan aynı armağan. | Open Subtitles | ، لقد أُعطيت هبة كبيرة جدا نفس الهبة التى ولدت بها |
Yunanistan'da hangi anne, doğan ilk çocuğunun tanrı olduğunu hayal etmez ki? | Open Subtitles | -واى ام فى اليونان لم تحلم بان يكون اول من ولدت الها؟ |
Ve yeni doğan çocuğum ise beşiğinde ağlıyordu, gözyaşları yanağından akıyordu. | TED | وطفلي حديث الولادة في مهده، يبكي، والدموع تنهمر على وجهه. |
Bir sonraki ekim zamanı, ağıt okuduklarında, yeni doğan bebeğe eşit sayıda ölüyü isimleriyle birlikte, hasattan çıkartıyorlar. | TED | وفي موسم الزراعة الذي يلي ذلك، حينما يغنون الأغاني الحزينة، يقللون من أسماء الموتى، بقدر أسماء الذين ولدوا ذلك الموسم. |
"doğan bir kayış boyu içeri girdiğinde, bir kafes ya da parmaklıkla dışarı çıkması engellenebilir." | Open Subtitles | "عندما يأتي الصقر إربطه بحبل, ربما تهاجمك أو تحاول الهرب". |
Harika, tebrikler. Amerika'nın ortalama yaşam süresiyle ilgili bu slayda baktığınızda 1990 da doğan birinin ortalama yaşam süresinin üzerinde olduğunuzu göreceksiniz. | TED | حسنا, تهانينا لانك اذا نظرت الى شريحة العرض للعمر المتوقع بالولايات المتحدة فقد تجاوزت متوسط العمر الافتراضي لشخص قد وُلد في 1900 |
M.Ö. 63'te doğan Gaius Octavius, Jül Sezar'ın yeğeniydi. | TED | غايوس أوكتافيوس المولود عام 63 قبل الميلاد كان الابن الأكبر لشقيق يوليوس قيصر. |
Bu acıyı tabi ki sadece anneler çekmiyor aynı zamanda kızları, daha yeni doğan kızları da büyümeye başladıklarında bu acıyı devralıyorlar | TED | ليست الأم فقط هي من تعاني، بل وأيضا الفتاة، المولودة الجديدة، عندما تكبر، تعاني هي أيضا. |
Karada doğan ilk balık olmak gibi bir şey. | Open Subtitles | يبدو الأمر كالسمكة الأولى التي تولد على الأرض الجافة |
Dünya genelinde, doğan her yüz çocuktan birinde bir tür kalp hastalığı vardır. | TED | واحد من كل مائة طفل مولود في جميع أنحاء العالم لديه نوع من أمراض القلب. |
Bugün doğan çocukların ömrü bittiğinde Dünya üzerindeki tüm düz alanlar yok olacak. | TED | كل المدن المنخفضة حول العالم ستختفي في فترة حياة مواليد اليوم. |
Bak, imgelemde gördüğün kırmızı kuş kartal, şahin yada doğan olmasın? | Open Subtitles | نحت الطائر الأحملر الذى رأيتيه هل كان نسر ؟ صقر ؟ |
Kontes'in lanetten kurtulması için, kanlı dolunay zamanı doğan bir bakirenin kanını içmesi şarttı. | Open Subtitles | فقط دماء عذراء مولودة في منتصف الليلة في ليلة دامية يمكن أن تنقذ زوجته من الهلاك |
Köleliğe doğan Araminta veya Minty, dokuz çocuktan beşincisiydi. | TED | وُلدت في العبودية المتوارثة، أرمينتا، أو منتي، كانت الخامسة بين تسعة أطفال. |
Yüzbaşı Schilz. karısı ve yeni doğan kızıyla görüşmesini 05:45'te bitirmiş. | Open Subtitles | الملازم شيلز هاتف زوجته بعد ولادة ابنتهما في الساعة الخامسـة صبـاحـا |