Ve sizin duyduğunuz ses, normal bir hoparlörde tüm sesin ön yüzden, ön taraftan havaya yayılışı gibi değil. | TED | والصوت الذي تسمعونه حاليا على عكس مضخم عادي حيث يصدر كل الصوت من الواجهه ينتشر في الواجهة أي في الهواء |
duyduğunuz ses bu atomların gerçek yayım tayfıdır. | TED | الصوت الذي تسمعونه حقيقي و هو عبارة عن أطياف الانبعاثات لهذه الذرات. |
Eve döndüğünüz o gece, kapının önünden geçerken duyduğunuz sesler ve gülüşmeler televizyondaki bir erkek ve kadının sesleri olabilir mi? | Open Subtitles | أكان من المحتمل أنك حين رجعتى و مررتى بالباب المغلق فكان ما سمعتيه هو التليفزيون ؟ و كان صوت رجل و امرأة و ضحكاتهم ؟ |
Benim bağımlılığım, eminim daha önce de duyduğunuz birçok hikâyeyi oldukça yansıtıyor. | TED | وإدماني حاكى الكثير من القصص التي بالتأكيد قد سمعتم بها من قبل. |
Bu çok kullanışlı bir şey çünkü dilin kullanımı sonsuzdur ve duyduğunuz bu cümleleri sürekli olarak tekrarlayıp duramazsınız. | TED | وهو شئ مريح وعملي، لأن اللغة لامتناهية، ويمكنك أن تفعل الكثير، عوضاَ عن الإكتفا فقط بترديد الجمل التي سمعتها. |
Bilmenizi isterim ki Avustralyalılar hakkında duyduğunuz pek çok şey doğru. | TED | وأردت أن أخبركم أن الكثير من الأشياء التي سمعتموها حول الأستراليين صحيحة. |
Afrika'yla ilgili duyduğunuz en kötü şey nedir? | TED | ما هو أسوأ شئ إطلاقاً سمعتموه عن أفريقيا؟ |
Beni duyduğunuz anda destek kuvvetlerle birlikte burayı tamamen kapatın. | Open Subtitles | إجعل فرق الدعم جاهزة للتدخل لإغلاق هذا المكان في اللحظة التي تسمع ذلك منّي. |
Muhtemelen beni tanımıyorsunuz ama duyduğunuz veya okuduğunuz o .01 yüzdelik dilim içinde olan kişilerden birisiyim ve plütokrat kavramının makul bir tanımlamasıyım. | TED | أنتم لا تعرفونني غالبًا ولكني واحد من نسبة ال 01. الذين تسمعون وتقرؤون عنهم فأنا أعد بلوتوقراطيا |
Ne duyduğunuz umurumda değil. Gerçekler oylama sonucu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لا يهمني ما سمعتوه فالحقيقه لا تقرر بالتصويت |
Şimdi ben programdan bahsederken Artık sadece az önce duyduğunuz hikayeyi ve daha başka onun gibi 190 tanesini anlatmıyorum. | TED | والأن، عندما أتحدث عن العرض، وأنا لم أعد مجرد رواية سمعتوها ١٩٠ مرة. |
Tabii bu yüzden, sesiniz, hayatınız boyunca en sık duyduğunuz ses olduğundan onu diğer seslerden daha düşük duyarsınız. | TED | وبسبب ذلك، وبما أن صوتك هو أكثر ما تسمعه في حياتك، فإنك تسمعه بشكل أكثر انخفاضا من بقية الأصوات. |
Nathan Myhrvold: duyduğunuz bu ses sivrisinek kanat çırpışı. | TED | ناثان: هذا صوت جناح البعوضة الذي تسمعونه. |
duyduğunuz bu ses, doktorlarımın gösterdiği saygıdır. Güzel bir his. | Open Subtitles | ذلك الصوت الذي تسمعونه هو إحترام متدربوي |
Sadece duyduğunuz şeye uyumlu olsun. | Open Subtitles | فقط حاولوا ان تجعلوه متماشي مع ما تسمعونه |
duyduğunuz sesi tekrar duyarsanız teşhis edebilir misiniz? | Open Subtitles | أتعتقدين أنك ربما تتعرفين على الصوت إذا سمعتيه ثانيا ؟ |
Ortak kaynaklı yazılım girişimciliği ile ilgili duyduğunuz bütün o çılgın hikâyelere rağmen... | Open Subtitles | الا ان كانت القصص الجامحة عن متعهد برنامج النقد المشترك هو كل ما سمعتيه |
duyduğunuz üzere 10 Patron, canlı yayın ile müzayedeyi izleyecek. | Open Subtitles | كما سمعتم للتوّ، العرّابون العشرة سيتابعون المزاد في بثٍّ مباشرة. |
Bugün pek çok çocuk, daha önce duyduğunuz gibi, ishalden ve zatürreden ölüyor. | TED | يموت الان عدد كبيرمن الاطفال بسبب الاسهال, كما سمعتم سابقا ,والالتهاب الرئوي . |
Beni daha çok, evde, yukarı katta duyduğunuz sesler ilgilendiriyor. | Open Subtitles | أسمع , انا مهتمة أكثر بتلك ألآصوات التى سمعتها بالمنزل بألآعلى |
Bu sorunun cevabı, sanırım önceden de başka konuşmalarda duyduğunuz bir cevap, yine de tekrar söyleyebilirim: Beyinlerimiz daha değişik bir dünya için evrimleşti, şimdi içinde yaşadığımızdan çok daha değişik. | TED | الإجابة على هذا السؤال، أعتقد، هي إجابة سمعتموها بالفعل في بعض الأحاديث، وأجرؤ على القول أنكم ستسمعوها مجدداً: تحديداً، أن أدمغتنا نشأت لعالم مختلف جداً عن العالم الذي نعيش فيه حالياً. |
Yani bunu sizin için şimdi yapacağım, şimdi duyduğunuz. | TED | لذلك سأقوم بعمل ذلك معكم الآن, الذى سمعتموه للتو. |
Bunu duyduğunuz zaman, güleceksiniz. | Open Subtitles | سوف تضحك عندما تسمع ذلك |
Şu an gördüğünüz ve duyduğunuz şey quantum bilgi akışı. | TED | تسمعون وتشاهدون في الواقع كمّية إنسياب المعلومات |
Bunun sonunda, gitmekte özgür olacaksınız ve endişelenmeyin dışarıdaki dünyaya döndüğünüzde duyduğunuz hiçbir şeyi hatırlamayacaksınız. | Open Subtitles | بنهاية هذة الجلسة، ستتمكنون من الرحيل، ولا تقلقوا عندما تخرجون إلي العالم الخارجي لن تتذكروا شيئاً مما سمعتوه |
Japonlarla ilgili duyduğunuz tüm saçmalıkları unutun! | Open Subtitles | انسوا كل الأشياء التي سمعتوها عن اليابانيين |
Yeteri kadar ceset torbası kalmadığında duyduğunuz şeydir. | TED | هو ما تسمعه حين لا يبقى ما يكفي من أكياس للجثث. |
duyduğunuz ikinci ses siyahi bir adamın sesi gibiydi, doğru mu? | Open Subtitles | صوتُ الشخص الثاني الذي سمعته هل كان يبدو كصوت رجل أسود، صحيح؟ |
Sanırım sıçanlara duyduğunuz o husumeti sincaplara karşı duymuyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | ومن ثمّ، أفترض أنّك لا تشعر بنفس العداء اتّجاه السنجاب كما الحال مع الفأر، صحيح؟ |
Örneğin, ben Maine'de küçük bir kasabada büyüdüm ve o duyduğunuz belediye toplantılarına birçok kez gittim. | TED | على سبيل المثال نشأت في بلدة صغيرة في ولاية ماين، وذهبت إلى الكثير من اجتماعات البلدية التي تسمع عنها. |