Süreç başladığında, zabıt katibinin ilk kişinin adını söylediğini duydum. | TED | عند بدء هذه العملية، سمعت المُسجل ينادي باسم أول شخص. |
BB: Annem ile Tizzy'nin fısıldaştıklarını duydum. ve yakında öleceğimi söylediler. | TED | جواب : سمعت أمي وتيزي يتهامسن ، وقلن بأني سأموت قريبا. |
- Sorun nedir? Bir şey duydum sandım ama dinleyince hiç ses gelmiyor. | Open Subtitles | لا أعلم ، تخيلت أننى سمعت شيئاً وعندما انتبهت لم أسمع أى شيء |
Olabilir. Ama duydum ki sonra başka sözler de vermişsin. | Open Subtitles | قد افعل لكني سمعت اتك قطعت وعودا اخرى بعد ذلك |
Birilerine sanat pazarının bayağı zor günler geçirdiğini söylediğini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعتك تخبر أحدهم أنها فترة كساد في سوق الفن |
Sizin topladığınız hazineyle ilgili pek çok hikaye duydum, efendim. | Open Subtitles | لقد سمعت كثيرآ من القصص,مولاى، عن الكنز الذى قد جمعته. |
Bennet'ın Haydutları'nın, saklanmak için, ...bu civarda gizli bir yerleri olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعت ان الحراس بينت اعتادوا ان يملكوا مخبأً في مكان ما هنا |
Seni görmeyi kabul ettim, çünkü ciddi ve saygıdeğer, biri olduğunu duydum. | Open Subtitles | لقد وافقت أن أقابلك لأننى سمعت أنك رجل جدى يجب معاملتة باحترام |
Seni görmeyi kabul ettim, çünkü ciddi ve saygıdeğer biri olduğunu duydum. | Open Subtitles | لقد وافقت أن أقابلك لأنني سمعت أنك رجل جدي يجب معاملتة باحترام |
Hey, duydum ki bir ekip arıyormuşsun. Belki sana bir kaç ayyaş bulabilirim. | Open Subtitles | مهلاً، لقد سمعت بأنّك تبحث عن طاقم ربما أمكنني إحضار بعض العمال لك |
Hakkınızda çok şey duydum.Tanrım! Şişkin bir herif olduğunuzu duydum.. | Open Subtitles | سمعت أنك شخص رائع , نحن نشرب بعضاً من النبيذ |
Son derece vahşi olduğunu duydum... horoz dövüşü gibi, ama bunda insanlar dövüşüyormuş. | Open Subtitles | لكنني سمعت أنها مسابقة وحشية بلا داعٍ مثل صراع الديوك، وإنما بين البشر |
- Evet, ama 6.sınıfı tekrar etmek zorunda olduğunu duydum | Open Subtitles | أجل، لكنني سمعت أنّ عليه أن يعيد الصف السادس اخرس |
Bir dudak okuyucunuz olduğunu duydum. Onu bir günlüğüne bana verin. | Open Subtitles | سمعت بأن لديك قارئة شفاه تعمل لصالحك، دعني أستعملها ليوم واحد |
Ben de valileri üçkağıtçı olan güney eyaletlerine gönderdiklerini duydum. | Open Subtitles | سمعت أنهم يرسلونها لأحد الولايات الجنوبية التي يترأسها حكومة فاسدة |
Biliyor musun, biri seni sokmuş olmalı çünkü çığlık attığını duydum. | Open Subtitles | تعلمون، واحد يجب أن يكون اكتوى لك، جدا، لأنني سمعت الصراخ. |
Aslına bakarsan, gerçek adamların ordusunda bir halt beceremediğini duydum! | Open Subtitles | في الواقع سمعت بأنك لم تستطع فعلها في الحياة العسكرية |
Adına çalıştığın o paragözlerin sana yapmaya çalıştıkları şeyi duydum. | Open Subtitles | سمعت للتو عما يحاول البخلاء الذين تعمل لهم القيام به |
Bak, haddimi aşmak istemem ama oradaki polise, elinle ilgili söylediklerini duydum. | Open Subtitles | انظر، أظن أني لن اتجاوز حدودي، لكني سمعتك تخبر الشرطة عن يدك |
- Arkadaşım Irene 'den duydum. O da birinden duymuş. | Open Subtitles | انا سمعتها من صديقتي أيريني التي سمعتها من شاب ما |
- Sadece seslerini duydum. 2 ya da 3 kişilerdi. | Open Subtitles | .حسناً، أنّي فقط سمعتهم .لكن كانوا يبدو اثنين أو ثلاثة |
- Ne duydum, ne şüphelendim. - Cassio ile onu birlikte gördün. | Open Subtitles | و لم اسمع شيئا او اشك في شىء لقد رايتيها مع كاسيو |
Şimdi de duydum ki Marc girebilsin diye programdan çekilmişsin. | Open Subtitles | والآن لقد علمت انكِ تنازلتِ.. حتى يُمكن لـ مارك الإنضمام؟ |
Utanmadan yalan söylediğinizi. Senin özel alanın. Yardım derneğinden bahsettiğinizi duydum. | Open Subtitles | الكذب مثل البُساط , تخصصك , سمعتكِ تتحدثيتن عن المركز الاجتماعى. |
Seni duydum, Sam. Şimdi kuleyi aramam gerek. Tamam mı? | Open Subtitles | أسمعك سام ، ولكني أحتاج ألى مناداة البرج ، حسنا ؟ |
Evet ama duydum ki ders verme zorunluluğu olmadan çalışmayı tercih ediyormuş. | Open Subtitles | أجل, ولكن قيل لي انه يفضل أن يفعل ذلك دون التزاماته بالمحاضرات. |
İki adamın, imgelem gören bir kız hakkındaki konuşmasını duydum. Lanetli olduğunu söylediler. | Open Subtitles | لا , سمعنا رجلان يتحدثان عن فتاة ذات رؤى |
- Bir adam vardı. Onu duydum. - Elbette öyledir, sevgilim. | Open Subtitles | ـ ثمة رجل ، لقد سمعته ـ بالتأكيد ، يا عزيزتي |
Çok korkmuştum ve annemle konuştuğunu duydum annem ağlıyordu... | Open Subtitles | لا أعلم, كنت خائفة حقاً و كنت أسمعه و هو يتحدث |
Bu sabah ikinci kez onu kendi kendine konuşurken duydum. | Open Subtitles | مرة ثانية هذا الصباح عندي سمع له يتحدث إلى نفسه. |
Fısıldaşmanızı duydum çocuklar. Orada olduğunuzu biliyorum. | Open Subtitles | ، أستطيع سماع همسكم، يا أطفال لذا أعلم بأنّكم بالأسفل |