Zengin ve bekar bir adamın mutlaka bir eşe ihtiyacı vardır. | Open Subtitles | لشاب أعزب ذو ثروة كبيرة لابد أنه سيجن من أجل زوجة |
100 tanesi frengi komplikasyonlarından öldü, 40 eşe frengi bulaştı ve 10 çocuk doğuştan frengi ile dünyaya geldi. | TED | ومات 100 من مضاعفات المرض وانتقلت العدوى لـ 40 زوجة وولد 10 أطفال حاملين طبيعيين للمرض |
O boşanmış, biz bu işi yapmak istemiyoruz, senin yeni bir eşe ihtiyacın var. | Open Subtitles | هي مطلقة. نحن لا نريد أن نفعل هذا وأنت تحتاج إلى زوجة |
Tanrım, Frankenştayn'ın gelinine biraz ruj sürünce, harika bir eşe dönüşmüyor, değil mi? | Open Subtitles | وضع أحمر شفاه على عروسة "فرانكشتاين" ليس كفيلاً بتحويلها لزوجة مثالية أليس كذلك؟ |
İffetsiz ve alkolik bir eşe sahip bir erkeğin... tüm acılarını yaşadım. | Open Subtitles | -لقد عانيت كل مرارة رجل مرتبط بزوجة -غير معتدلة و غير عفيفة |
# Danny harika bir estetik cerrahtır # Bir eşe zaman ayıramadı | Open Subtitles | * داني هو افضل جراح تجميلي والذي يكن لديهِ اي زوجه * |
Bay Kim, yemek konusunda böyle hünerli bir eşe sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | سيد كيم محظوظ بأن لديه زوجة ماهرة في الطبخ |
Efendim, böyle güzel bir eşe sahip olduğunuz için, ne kadar şanslı olduğunuzu söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | وأنت يا سيدي، هل تسمح لي أن أقول أنه لرجل محظوظ من يجد زوجة كهذه |
Çok güzel bir eşe sahipsin, harika bir oğula, bir tanesi de yolda. | Open Subtitles | لديك زوجة جميلة ابن رائع و طفل على الطريق |
Sen inanılmazdın, bir eşin yapması gerekenleri yapıyordun, senin gibi bir eşe sahip olan her erkek mutlu olurdu. | Open Subtitles | أنت تَفعلين كل شيءَ يَجِبُ أَن تفعله الزوجة، وأيّ رجل سَيَكُون سعيدَ بأن عِنْدَه زوجة مثلك، |
Amca, benim daha uyanık, daha yetenekli bir eşe ihtiyacım var. | Open Subtitles | -صحيح عمي ، أحتاج إلى زوجة متهورة و محتالة و موهوبة |
Gerçek bir arkadaşı yalancıktan bir eşe tercih ederim. | Open Subtitles | انا أختار صديقة حقيقية أكثر من زوجة مزيفة في أي يوم |
Sizin gibi güzel bir eşe sahip olunca bunun çok zor olacağını tahmin edebiliyorum. | Open Subtitles | اعلم انه صعوبة هذا الامر خصوصا , عندما يكون لدية زوجة بجمالك |
Bu kadar güzel bir eşe sahiptim, ama ben hep yanlış şeylere odaklandım. | Open Subtitles | كان لدي زوجة جميلة لكنني ركزت على الامور السيئة |
Çakırkeyif bir eşe sahip uyanık bir adamım. | Open Subtitles | تصحيح ، انا رجل متيقظ تماماً بصحبة زوجة ثُملة قليلاً |
Böylesine verimsiz bir eşe sahip olmanın acısını yıllarca çekti. | Open Subtitles | و الشعور القاسي بأنه غير محظوظ ليجد نفسه يحمل عبء زوجة عاقر, |
Bankada 10 milyarı olan birinin eğlenecek bir eşe neden ihtiyacı olsun ki? | Open Subtitles | حينما تكون بحوزتك 10 مليارات في حسابك البنكي من يحتاج لزوجة من أجل الترفيه؟ |
Bu yüzden sana elimi uzattım eş eşe. | Open Subtitles | لذلك هذا هو السبب أنا الوصول إلى أنت، توها زوجة لزوجة. |
Bir eşe bakabilecek durumda değilim. | Open Subtitles | فى بدلة رسمية؟ لست فى أى حال يسمح بالأعتناء بزوجة |
Seçmişsiniz, o halde iyi bir eşe sahip olmak ne kadar güzel bir şey, anlarsınız. | Open Subtitles | لقد فعلت، اذا انت تعرف كم انت محظوظ لان عندك زوجه |
Bilmiyorum, belki de bir eşe bile ihtiyacım yoktur. | Open Subtitles | لا أعرف, ربما لا أحتاج إلى شريك على الإطلاق |
İstediğim şarkıyı söyleyebilmek için bir eşe ihtiyacım var. | Open Subtitles | أريد شريكاً لأعمل الأغنية التي أريدها |
Yaşadıklarımdan sonra, yanımda bir eşe, güvenebileceğim birine ihtiyacım var. | Open Subtitles | .. مما مررت به ،فأنا بحاجة لشريك حياة إلى جانبي شخص أستطيع الوثوق به |
Tamam bak, açık olmak gerekirse seni buraya konuşmaya davet ettim erkek eşe, ihtiyacım olduğundan değil. | Open Subtitles | حسناً, لكي أكون صريحةً دعوتُك لكي نتحدث ليس لأنني بحاجة ماسة لرفقة الذكور |