| Böylece, birileri bu eşyaları tanıyabilir ya da en azından bu fotoğraflar yaşananlara dair kalıcı, tarafsız ve eksiksiz birer hatırlatıcı olarak kalırlar. | TED | في هذه الحالة، يمكن لأحدهم أن يتعرف على هذه الأشياء أو على الأقل ستظل هذه الصور كمذكر دائم، غير منحاز ودقيق لما جرى. |
| Bir süre sonra biraz eğlenmeye karar verdim ve her gün odayı terk etmeden önce eşyaları tüm odaya saçıyordum. | TED | لذلك فبعد فترة، قررت أن أقوم بأمر ممتع فكنت قبل مغادرة الغرفة كل يوم أبعثر بعض الأشياء في أنحاء الغرفة |
| Bu beşik de diğer bütün bebek eşyaları gibi üreticisi tarafından geri çağrılmış. | Open Subtitles | على أي حال, سيتم عزل السرير مع كثير من أغراض الطفل القديمة الأخرى |
| - Tamam. Buradan gitmeliyiz. - eşyaları topla ve valize yerleştir. | Open Subtitles | حسناً , يجب علينا الخروج من هناً أحضر الأغراض وضعها بالحقيبة |
| - Burası hapishane değil. - Natasha'nın eşyaları hala odasında mı? | Open Subtitles | أنه ليس سجن هل أشياء ناتاشا ما زالت في غرفتها ؟ |
| Kim atları ve adamları alıp değerli eşyaları çürümeye bırakır? | Open Subtitles | من يقوم باخذ الرجال والاحصنة ويترك الاشياء الثمينة لتفسد ؟ |
| Ne tür bir teknoloji icat edebileceğimi düşünüyordum, bu teknoloji her gün kullandığınız eşyaları hackleyip onları interaktif hâle getirmeliydi. | TED | لذلك كنت أفكر في نوع التقنية التي يمكنني ابتكارها لكي أتمكن من اختراق الأشياء التي تستخدمونها كل يوم وأجعلها تفاعلية. |
| Ki bu söylediğim bir eleştiri değildi, çünkü onların eşyaları cidden çok sevimli.. | Open Subtitles | الذي جعلني أقول أنني لا أهتم، لأنهم لديهم الكثير من الأشياء الرائعة جداً. |
| Eski eşyaları karıştırıyordum ve oğlunun, babasının bir parçasından almayı hakettiğini düşündüm. | Open Subtitles | كنت أقوم بترتيب الأشياء القديمة وظننت بأن طفلك سيقدر شيئاً كان لأباه |
| Bak, odamdan toplayıp bana gönderdiğin tüm o eşyaları ne yaptım bil bakalım? | Open Subtitles | اسمع، حصلت على كلّ الأشياء . التى أرسلتها لي من غرفتي خمن ماذا؟ |
| Az bulunur eşyaları bulmasına, araştırma yapmasına... ve cevaplar bulmasına yardım ettim. | Open Subtitles | لقد ساعدته بالحصول على أغراض نادرة، في البحث عن معلومات وإيجاد أجوبة. |
| Gördün mü? Çok ama çok uzun süredir.. ..bu tür eşyaları biriktiriyordum. | Open Subtitles | رُحت أجمع أغراض كهذه منذ زمن طويل جدًّا وخططت لهذه اللحظة قرونًا. |
| Yatağı her zaman derli topludur. Ne çantası burada, ne de eşyaları. | Open Subtitles | سريره دائماً مرتب , لا توجد أغراض ولا حقائب |
| Sorunu çıkaran benim çünkü ve evimdeki bütün lüks eşyaları sana geri vereceğim. | Open Subtitles | لأنني أنا من تسبب بالمشكلة وكل هذه الأغراض الفخمة في المنزل، خذهم معك |
| Akşam yemeğinde buluşalım, şu eşyaları da topla, tamam mı? | Open Subtitles | قابلني الليلة على وجبة العشاء، اتفقنا؟ وقم بتوضيب هذه الأغراض. |
| Çünkü o an anladım ki kazı yaparken insanı bulmak için çalışıyoruz, eşyaları değil. | TED | وذلك لأنه في تلك اللحظة أدركت حينها، أنه عندما نقوم بالتنقيب، فنحن ننقب عن أشخاص، وليس أشياء. |
| Cyrus eşyaları bulmak gibi eşsiz bir yeteneğe sahiptir, ama sosyal becerileri eksik. | Open Subtitles | سايرس لديه مهاره رائعه في العثور على الاشياء و لكن يفتقد للمهاره الاجتماعيه |
| Özel eşyaları arasında sizinle ilgili bir çok yazı bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا بعض المقالات التي تتحدث عنك وسط أغراضه |
| Senatör, Natalie'nin özel eşyaları arasında 22 bin nakit bulduk. | Open Subtitles | سيناتور ، لقد وجدنا 22 الف دولار في متعلقات ناتالي |
| Lisa'nın teyzesine eşyaları taşımaları için yardım edecekti. | Open Subtitles | أنا فقط أقل نيد أراد مساعدة خالة ليزا في نقل باقي أغراضها |
| Kadına eşyaları taşımasında yardım et. | Open Subtitles | ساعد المرأة في نقل الاغراض, وكن لطيفا معها. |
| İnsanların kıymetli eşyaları var. Dikkatli olmak zorundayız. | Open Subtitles | و الناس تملك اشياء قسمه لازم نحافظ عليها |
| Umarım Lord Voldemort'un eski okul eşyaları bir daha masum çocukların eline geçmez. | Open Subtitles | نأمل ألا يقع المزيد من أدوات اللورد فولديمورت المدرسية القديمة بين أيد بريئة |
| Tabiî onlardan kalan yadigârları ve eşyaları da birlikte getirdiler. | Open Subtitles | هناك تركوا ايضاً ممتلكات واشياء تخص هؤلاء الذين تم نقلهم لهذا المكان |
| Babamın eşyaları! Depoda olmalı. Bu herifte bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | اغراض ابي في المخزن لابد وان هناك شئ عن هذا الرجل |
| Şu eşyaları odalara bırakalım ve yarım saat sonra burada buluşalım. | Open Subtitles | -نعم عظيم. دعنا نتخلص من أغراضنا ونتقابل هنا بعد نصف ساعة |
| Kurbanın eşyaları arasında size ait bir şey bulduk. | Open Subtitles | وجدنا شيئاً لك ضمن مقتنيات الضحية عندما مات |