| Teğmen, öfkenizi kontrol edebiliyor musunuz, edemiyor musunuz? | Open Subtitles | ليوتينانت، هل تستطيع أم لا تستطيع أن تحافظ على هدوء أعصابك؟ |
| Dürüstce kendine itiraf edebiliyor musun, bu kızın sana aşık olmasının tedavi sürecinin bir parçası olduğunu? | Open Subtitles | في الحقيقة هل تستطيع أن تقول لنفسك بأن وقوعها في غرامك مرجد جزء من عميلة شفائها |
| Bunu üç sene önce yaptığımızı hayal edebiliyor musun? Biliyorum. | Open Subtitles | أيمكنك أن تتخيلنا نقوم بهذا قبل ثلاث سنوات؟ |
| O kadına yapmak zorunda kaldığım şeyleri hayal bile edebiliyor musun? | Open Subtitles | أيمكنك أن تدرك خصوصية ما اضررت أن أفعله لتلك المرأة؟ |
| Karanlık ormanda bile o soluk gölgeyi takip edebiliyor. | Open Subtitles | "بوسعه مطاردة الظلّ الخفيف حتّى في ظلام الغابة الحالك" |
| Tütünden iyi bir şey çıkabileceğini hayal edebiliyor musunuz? | TED | هل بإمكانك تخيل أمر جيد يأتي من نبتة التبغ؟ |
| Ama doğru odaya girersem neler olabileceğini hayal edebiliyor musunuz? | Open Subtitles | أيمكنكم التخيل مالذي سيحدث لو دخلت الغرفة الصحيحة ؟ |
| Walter Cronkite'ı benim 10 dakikada söylediğim kadar Lollypop derken hayal edebiliyor musun? | Open Subtitles | في أكبر أحلامك, هل تستطيع أن تتخيل الصحفي والتر كرونكيت يقول حلاوة مصاص حلاوة مصاص مثلما قلتها في آخر عشر دقائق؟ |
| Sağır... ama bazı kelimeleri telaffuz edebiliyor, adım gibi. | Open Subtitles | هي صماء لكنها تستطيع أن تلفظ بوضوح بعض الكلمات، مثل إسمي |
| Eski günlerde, sadece hükümet bilgiyi elinde tutabiliyordu ve sadece birkaç seçilmiş kişi bu bilgiyi elde etmeye yeltenebiliyor ve elde edebiliyor, bunu sorgulayabiliyor ve bunu tartışabiliyordu. | TED | في الأيام الخوالي, فقط الحكومة تستطيع أن تتستر على المعلومات والقليل من الأشخاص المنتخبين فقط يستطيعون أن يحاولوا أن يحصلوا على تلك المعلومات ومساءلتها وتحديها |
| Senden hoşlanıyor çünkü ona iyi davranıyorsun ve sana iyi davranıyor çünkü seni kontrol edebiliyor. | Open Subtitles | اللعنة... أنها معجبة بك لأنك لطيف معها وهي لطيفة معك لأنها تستطيع أن تتحكم بك |
| Acıyı hayal edebiliyor musunuz, doktor? | Open Subtitles | هل تستطيع أن تتخيل الألم يا دكتور؟ |
| Pekâlâ. Şimdi gözlerini kapat. Şu an ne düşündüğümü tahmin edebiliyor musun? | Open Subtitles | والان, إغلق عيناكَ. هل تستطيع أن |
| Cennette ekmek olduğunu hayal edebiliyor musun? | Open Subtitles | لا حديث عن جيني ربما؟ أيمكنك أن تتخيل الخبز الذي يحصلون عليه في الجنة؟ |
| - Bu şeyin internete düştüğünü hayal edebiliyor musunuz? | Open Subtitles | أيمكنك أن تتصور ما قد يحدث إذا انتشر هذا على الإنترنت؟ |
| Uzayı ve maddeyi istediği gibi kontrol edebiliyor. | Open Subtitles | بوسعه طيّ الفراغ والمادة إراديًا. |
| Kırmızı başlı ağaçkakan bir ağacı günde 12 bin kez gagalarken 1000 G kuvvetini absorbe edebiliyor. | Open Subtitles | النقار "رأس الأحمر" بوسعه أن يستوعب قوة جاذبية ألف عندما ينقر الشجرة 12 ألف مرة باليوم. |
| Yine de insan onun hiçbir zaman yapılamayan dövüşün... 30. yıldönümünde bir yıl daha yaşlandığını... ve saplantı haline getirdiği ama hiçbir zaman gerçekleşmeyen... ve gerçekleşemeyecek olan dövüşü düşünürken hayal edebiliyor. | Open Subtitles | مرحى! لا يزال أحد بوسعه تقريباً أن يتذكره الليله في ذكرىالثلاثونللنزالالذيلايمكنه أبداً .. أنّ يتأمل سنة آخرى و هو يكبر في السن مهووساً بذلك النزال الذي لم و لن يحدث أبداً. |
| Bu 1.57'lik kadını hayal edebiliyor musunuz? Bizi öldürmek isteyen silahlı adamların karşına dikilmiş halde? | TED | هل بإمكانك تخيل هذه المرأة التي طولها 157 سم، وهي تواجه الرجال الذين معهم أسلحة ويريدون قتلنا؟ |
| Sevdiğiniz birinden o kadar zaman ayrı kalabileceğinizi hayal edebiliyor musunuz? | Open Subtitles | أيمكنكم تخيّل هذا البعدَ لوقتٍ طويل عن من تحب؟ |
| Benim için nasıl olduğunu hayal edebiliyor musun? | Open Subtitles | هل يمكنك حتى أن تتخيّل كيف كان الأمر بالنسبة لي؟ |
| Kız arkadaşını kaybetmek nasıl bir şey olurdu hayal edebiliyor musun? | Open Subtitles | هل بوسعك أن تتخيل كيف سيكون ذلك فلنقل أن تفقد عشيقتك. |
| Ailesini tekrar görmenin o kadın... için nasıl olduğunu hayal edebiliyor musun? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تتخيلى ما يشبه بالنسبه لها لرؤيتها عائلتها ثانية؟ |