"edici" - Translation from Turkish to Arabic

    • المدمر
        
    • مزعج
        
    • المزعجة
        
    • المزعج
        
    • الغير
        
    • مقنعة
        
    • مزعجة
        
    • مقنعاً
        
    • للقلق
        
    • المدمرة
        
    • مقنع
        
    • مزعجاً
        
    • مقلق
        
    • المبيد
        
    • مريح
        
    "İnsanoğlu denilen bu yıkım canavarı, ki bundan sonra kendisinden Yok edici Fıstık olarak bahsedilecektir, kasten ve önceden planlayarak yapmış olduğu kötülükleriyle, yiyecek stokladığımız ambarları ezmiş, tüm alt kat kuluçka odalarını suyla doldurmuş, ve kolonimizi korkunç bir çamur seli altında bırakmıştır. Open Subtitles هذا البشري الوحش المدمر الذي نشير له باسم فستق المدمر قام بكامل إرادته بسحق غرفة مخزن الطعام
    İnsanlara şüpheyle yaklaşmak rahatsız edici. Tanrıya daha uzak hissediyorum. Open Subtitles أمر مزعج أن أشكّك في الناس، أشعر بالإبتعاد عن الرب
    Etkilendiğim biriyle aynı ofisi paylaşmaktan endişe duyuyordum, ama asıl sorun rahatsız edici iş alışkanlıkları olan biriyle bir ofise tıkılmak. Open Subtitles لقد كنت قلقاً بخصوص مشاركة مكتب مع شخص منجذب إليه لكن المشكلة أن تكون متورط مع شخص في عادات العمل المزعجة
    Daha da rahatsız edici şeyse, bu konuda kimseye birşey söyleyememem. Open Subtitles المزعج أكثر حقيقة أنني لم أستطيع إخبار أي أحد بحدوث ذلك.
    Sanırım bu konuda bazı rahatsız edici duygular var. TED أعتقد أن هناك بعض المشاعر الغير مريحة حول هذا.
    Tanıştığımıza sevindim, Jessica. Çok ikna edici bir iş görüşmesiydi. Open Subtitles سعيد لمقابلتكِ , جيسيكا كانت تلك مقابلة وظيفة مقنعة جدا
    Onları rahatsız edici, moral bozucu engeller olarak görüyorlar ve sonra da onları akıllarından çıkarıp mavi gökyüzünü düşünmeye başlıyorlar. TED فهم يعتبرونها مجرد عراقيل مزعجة ومحبطة، ومن ثم يندفعون لتأمل السماء الزرقاء.
    Fakat genel olarak, Onun çalışmalarını neredeyse tatmin edici buluyordum. Open Subtitles لكن عموماً ، وجدت بأن العمل يجب أن يكون مقنعاً
    Dünyanın bazı yerlerinde, bu durum hatta rahatsız edici sosyal bir probleme dönüşüyor. TED في بعض أنحاء العالم، يصبح الوضع أيضًا قضية اجتماعية مثيرة للقلق.
    Fıstık mı? Yok edici mi? Senin yüzünden yuvamdan oldum. Open Subtitles فستق المدمر ,كان يجب أن أخرج من العش بسببك
    Saklı tutulan bir silahlaştırıl mış ADF yok edici? Open Subtitles أسلحة مخبأة التردد الشديد الانخفاض المدمر
    Sen kafa patlatma... ben de yok edici göz lazerlerimi kullanmayayım. Open Subtitles إذا لن تفجيرين الرؤوس، فلن أستخدم ليز عيني المدمر.
    Lütfen iyice düşünerek izleyin zira bazı sahneler gerçekten rahatsız edici. Open Subtitles يرجى العلم أن بعض ما انتم على وشك رؤيته مزعج للغايه
    Brooklyn'den rahatsız edici ve hiç popüler olmayan biri olarak düşündüm. Open Subtitles كنت أعتقد انه مزعج ولا يحظي بشعبيه كما أنه من بروكلين
    O yumurta beyazlarını küçücük, sinir edici veletlermişçesine nazikçe ez. Open Subtitles اخلط هذا البيض بلطف كما لو كانت طفل صغير مزعج
    Yine de, bu elementlerin yeryüzünden çıkarılması bazı rahatsız edici çevresel etkilerle bağlantılıdır. TED ومع ذلك، فبالرغم من أهميّتها، فإنّ استخراج هذه العناصر من الأرض مرتبطٌ ببعض التأثيرات البيئيّة المزعجة.
    Samanyolu ve tüm Samanyollarının kendilerini patlatmak gibi rahatsız edici bir geçmişleri olduğunu düşünüyoruz. TED نعتقد أن درب التبانة وكل المجرات الأخرى، لديها هذا الماضي المزعج حيث يقومون حرفيًا بتفجير أنفسهم.
    Sana "rahatsız edici" beyefendi hakkında birşeyler söyleyim. Open Subtitles سأقول لك شيئا عن سيدك النبيل الغير ملائم
    Betty'nin bilgisayarındaki her ne ise ikna edici bir dava oluşturacak. Open Subtitles مهما كان الذي بداخل كمبيوتر بيتي فسوف يقدم قضية مقنعة جداً
    YNH: Evet. Yani, yalan haberin kasti kullanımı rahatsız edici bir işarettir. TED يوفال: نعم، أقصد، الأستخدام المفرط للأخبار الوهمية هو علامة مزعجة.
    Sevgilim, özür dilerim, daha dikkatli olmalıydım ama o kadar ikna edici konuştu ki. Open Subtitles أنا آسفة يا عزيزي كان يجب أن أعرف لكنه بدا مقنعاً
    İşim yaratıcı, mekanik, yorucu aynı zamanda heyecan verici. İşim harika aynı zamanda rahatsız edici klinik ve aynı zamanda anaç bir iştir. Acımasız ve aynı zamanda adaletli bir iş. Aslında her şeyi çok iyi yapan şey uğultudur. TED إذ أنه إبداعي وآلي ومرهق ومبهج ومفرح ومثير للقلق والمرض والأمومة وهو قاسي وحكيم، وكل ما يجعل ذلك رائعاً هو الطنين.
    Tahrip edici dalgaların altına en iyi eğrelti otlarını buldukları ...on metre derine kadar inerler. Open Subtitles يغوصوا لعمق 10 أمتار وهناك تحت الأمواج المدمرة يعثرون على أفضل الهدايا
    İstersem çok ikna edici olabilirim. Tabii o ne yaptığını bilmiyordu. Open Subtitles وبإمكانك إكتشاف أنني مقنع للغاية فهي لم تدرك ما كانت تفعل
    Hayal gücüne bağlılığı rahatsız edici ve mantıksız bulurum. Open Subtitles أرى التمسّك بالخيال أمراً مزعجاً وغير واقعي.
    Bugün insanlar en genel geçer fikirlere bile "rahatsız edici" diyorlar. Open Subtitles اليوم الناس يقولون مقلق عن كل شيء حتى مع الأفكار المقنعه
    Yok edici burada. Onu durdurmak için birlik olup karşı koymazsak, ölüm saçan bulutlarıyla hepimizi yok edecek. Open Subtitles إن المبيد هنا، ومعه غيوم مميتة ستهلكنا جميعاً
    Fazla iç içe ve rahatsız edici sessizlikte olup oyunbaz şekilde bozulmayı beklerler. TED إنها أماكن بها ألفة، هادئة هدوء غير مريح واستجداء القليل من التشويش الهزلي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more