| Khruschev saldırı emrini Amerikalılar, Eisenhower'a göre Macaristan'ın Sovyet etki alanına ait olduğu düşüncesinde olduğunu anladığı an vermişti. | Open Subtitles | أمر خوروشوف بتنفيذ الهجوم بعد أن أعلمه الأمريكان بقدر ما كان آيزنهاور مهتمًا هنغاريا تدخل في منطقة النفوذ السوفيتي |
| Ama bugün öğleden sonra kısıtlama emrini savunmak için mahkemedeydin. | Open Subtitles | ولكنك ستكونين في المحكمة هذا المساء لتدافعي عن أمر المنع |
| Hareket emrini aşağıya gönderdiğiniz zaman bu emrin bir kopyasını çıkarıyorsunuz, ve bunu, hareketlerinizin duyusal sonuçlarını tahmin edebilmek için sinirsel simülatöre gönderiyorsunuz. | TED | بحيث مع قيامك بإرسال أمر الحركة إلى الأسفل، تقوم بأخذ نسخة منه وتقوم بتشغيله في جهاز المحاكاة العصبيّ خاصّتك لاستباق النتائج الحسية لحركاتك. |
| Elimizdeki tüm kaynakları kullanmadan bu programın idam emrini imzalamak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد التوقيع على مذكرة موته حتى نستنزف كل المصادر الممكنة |
| Yumru ayak, Leni'ye, sevgilisinin, hergün vatandaşlarının ölüm emrini verdiğini söylüyor. | Open Subtitles | يقول لها بأن عشيقها هذا يصدر أوامر الاعدام بحق أبناء بلدها كل يوم |
| Llopango'ya yakıt ve cephane aktarımı emrini verin. | Open Subtitles | اعطي امر باطلاق البنزين و الاسلحة و ضخهم في ايلوبانجو |
| Rus karşıtı bir isyandan çekinen Moskova, Sovyet birliklerine Varşova'ya doğru ilerlemeleri emrini verdi. | Open Subtitles | تخوفًا من أيّ ثورة معارضة لروسيا أمرت موسكو القوات السوفيتية التقدم بإتجاه وارسو |
| Sadece sahibinin emrini yerine getiren kadın makinelere değil üretici olan kadınlara ihtiyacımız var. | TED | والنساء لتكن فاعلات لا ماكينات لتنفيذ الأوامر. |
| Ve gıdıklama çalışmasına dayanarak bir tez öne sürdük, buna göre bir çocuk diğerine vurduğunda, hareket emrini üretiyorlar. | TED | ونحن نفترض استنادا إلى دراسة الدغدغة أنه عندما يضرب طفل الآخر، فهم يولّدون أمر الحركة. |
| Üzgünüm ama siz kendiniz onun ölüm emrini imzalamıştınız. | Open Subtitles | أنا آسف أيها الكولونيل , لكنك وقعتَ أمر الاعدام بنفسك |
| Arama emrini ancak insan haklarını çok iyi bilen bir yargıç çıkarabilir. | Open Subtitles | أمر التفتيش يصدر من القاضى الذي يعلم لائحة حقوق الإنسان حرفياً |
| Arama emrini ancak insan haklarını çok iyi bilen bir yargıç çıkarabilir. | Open Subtitles | أمر التفتيش يصدر من القاضى الذي يعلم لائحة حقوق الإنسان حرفياً |
| - Böyle bir şeye, bir Amerikalı yetkili öldürme emrini imzalamadıkça cesaret edebileceklerini sanmıyorum. | Open Subtitles | ـ ولا أعتقد أنهم يجرؤون علي فعل شيئاً كهذا إلا بموافقة مسؤول أمريكي علي أمر القتل |
| Mahkeme emrini uygulayan federal birlikler bugün Alabama Üniversitesinde bütünleşmeyi sağladı. | Open Subtitles | القوات الفيدرالية، نفذت أمر المحكمة فى جامعة ألاباما اليوم |
| Khrushchev dinleyenlerine Stalin'in binlerce sadık Komünistin, işçi, müdür ve askerlerin hapsedilmesi ve idam edilmesi emrini verdiğini aktardı. | Open Subtitles | أخبر خوروشوف جمهوره أنّ ستالين أمر بإعتقال وإعدام آلاف الشيوعيين الموالين والعمال والمدراء والجنود |
| Mahkeme emrini ihlal etmek için benim hızarımı mı kullanıyorsunuz? | Open Subtitles | أنت تستخدم منشاري لتعصي أمر من المحكمة ؟ |
| Konuşacağı kişi sensin. O yüzden arama emrini bekleyeceğiz. Tamam mı? | Open Subtitles | أنت الرجل الذى تحدث معه لذا سننتظر أمر التفتيش حسنا؟ |
| Tutuklama emrini çıkartalım. | Open Subtitles | السيد المحامي العام لايمكنه الانتظار اكثر سأعد مذكرة بسرعة القبض عليه |
| Tümen komutanı Yarbay Grechkove hedefin imha edilmesi emrini almıştı. | Open Subtitles | تلقى قائد الفرقة، العقيد جيركوكوف جريجوري دانليفيتش القاعدة السوفيتية لمضادات الطائرات بكوبا أوامر بتصفية الهدف |
| Ben mezar açma emrini imzalamaya karar verdiğiniz için beni tehdit ettiğinizi düşünüyordum. | Open Subtitles | ظننت بانك كنت تهددني لأنك قررت أن توقع على امر نبش الجثة |
| Moskova, protestoları bastırmak adına başlıca Doğu Avrupalı Komünistlerin mahkemelerinin gösterilmesi emrini verdi. | Open Subtitles | لقمع الإحتجاجات، أمرت موسكو بمحاكمات صورية لقياديّ أوروبا الشرقية الشيوعيين |
| Denizaltılarımıza füze fırlatma emrini vermek için çok düşük frekans kullanıyor. | Open Subtitles | الذي يستخدم التردد المنخفض الإضافي ذو الإرسال المشفر لإصدار الأوامر لغواصاتنا بإطلاق صواريخها |
| Savcı ve yargıçtan bu arama emrini imzalamalarını istediğime göre yapıyorum. | Open Subtitles | سألت المحامي والقاضي من أجل توقيع المذكرة وأنا أفعل هذا بالتأكيد |
| Gebermek üzere olan, derisi yüzülmüş bir adam inleyerek bir şeyler geveledi diye bu infaz emrini vermeyeceğim ben. | Open Subtitles | "أنا لن آمر بهذا الإعدام" استناداً إلى اعترافات" "رجل مسلوخ البشرة |
| Burası konvoy sonu. emrini bekliyorum patron. | Open Subtitles | هذه اخر سيارة بالمجموعة انا منتظر الاوامر |
| Demek, her emrini yerine getirecek bir kadın yerine, kendi görüşleri olan bir kadını tercih ediyorsun. | Open Subtitles | يمكنك الحصول على امرأة تطيع جميع أوامرك لكنّك تفضلّ امرأة لها رأيها الخاص؟ |
| Bu adam benim ve ailemin ölüm emrini verdi. | Open Subtitles | أمرَ ذلكَ الرجلُ بإعدامي و إعدامِ عائلتي. |
| Pilota atış emrini vermeliydiniz. | Open Subtitles | كان لابد أن تأمر هذا الطيار بإطلاق النار |
| Bu defa Sovyet komutan uçağa karadan havaya füze fırlatılması emrini verdi. | Open Subtitles | لكن هذه المرة، أصدر القائد السوفيتي أوامره بإطلاق صاروخ أرض جو ضدها |
| Bana ilaçlama emrini göstermek için 30 saniyen var yoksa ben kendim biraz ilaçlama yapacağım. | Open Subtitles | أمامك 30 ثانية لتُريني هذا التفويض لكي لا أقوم ببعض الإبادة بنفسي. |
| Nükleer silahları kullanma emrini yanlız ben verebilirim sanıyordum. | Open Subtitles | كنت أعتقد أننى الشخص الوحيد الذى يصرح بإستخدام الأسلحة النووية |