"engeller" - Translation from Turkish to Arabic

    • العقبات
        
    • حواجز
        
    • تمنع
        
    • العوائق
        
    • عوائق
        
    • يحجب
        
    • العقبة
        
    • يمنعنا
        
    • تعيق
        
    • سيمنع
        
    • عقبات
        
    • الحواجز
        
    • يمنع
        
    • انه يمنعك
        
    • ستغلق مجرى
        
    - Çünkü Senatör engeller sadece onları ortadan kaldırana kadar engeldir. Open Subtitles لأن يا حضرة السيناتور، العقبات مُجرّد عقبات حتى تُزيحهم عن طريقك.
    Tüm engeller Tanrının testidir ve kendimizi feda etmeye hazırız. Open Subtitles جميع العقبات امتحان من الاله ونحن على استعداد للتّضحية بأنفسنا
    İrademiz ve hayal gücümüz bizi engeller arasından geçiren yeni rotalar çizmemizi sağlayan bir yol göstericimizdir. TED إن قوة الإرادة والخيال لدينا يرشدوننا إلى النور، ويساعدوننا على رسم مسارات جديدة وتحدي العقبات.
    Kendini çok sev ki başkalarını engeller olmadan ve yargılamadan sevebilesin. TED اغمر نفسك بالحب حتى تفيض على الآخرين. بدون حواجز وبدون أحكام.
    Bulgular elitlerin kanıt olmadan kendi görüşlerini dayatmalarını engeller. TED الأدلة تمنع النخبة من أن تفرض وجهة النظر الخاصة بها بدون إثبات
    Eh o halde önümüzdeki engeller ne? TED إذاً ما هي العوائق التي ستعترض القيام به؟
    Sen bu sözlerinle tüm işime ve Geleceğime engeller koyuyorsun Open Subtitles انت تضع عوائق في عملي و مستقبلي بكلامك هذا
    Meğer problem engeller değilmiş. TED حسناً، لقد تبين أن العقبات ليست المشكل.
    Ancak en zorlu engeller teknik olanlardı. TED ولكن بعض أصعب العقبات كانت تلك التقنية.
    Bu güzelce yayılmış ayakları engeller yokmuş gibi kullanıyor -- gerçekten olağanüstü. TED إنه يستخدم قدمه الجميلة الموزعة ليمشي وكأن تلك العقبات ليست موجودة اصلاً. إستثنائي حقاً.
    Ve bence bu kadar kötü bir öğrenci olmamın nedeni eğitimi önümde yükseltilmiş ve yetişkinliğe erişebilmek için üzerlerinden atlamam gereken engeller olarak görüyor olmamdı. TED واعتقد أن سبب كوني طالباً سيئاً هكذا؛ هو شعوري بأن التعليم كان مجرد سلسلة من العقبات التي انشئت امامي، وعليّ أن أتخطاها، لأصل لمرحلة البلوغ.
    Soru şu ki, klinik insan testlerine başlamadan önceki en büyük engeller neler? TED فالسؤال بطبيعة الحال هو، ما هي أكبر العقبات قبل المضي قدماً في التجارب السريرية على البشر؟
    Bunun önündeki en büyük engeller programlama gücü ve depolama alanı. İkisi de her sene daha da gelişiyor. TED العقبات الرئيسية أمام التنفيذ تتمثل في قوة الحوسبة ومساحة التخزين، وكل منهما يجري تطويره كل عام.
    Daha dönüşümün başlangıcındayız, ve yıkmamız gereken bariyerler, aşmamız gereken engeller olacak. TED نحن فقط في بداية هذا التحول، وسوف يكون هناك حواجز للكسر، وعقبات يتعين التغلب عليها.
    Bu sübvansiyonlar şirketlerin eşit koşullarda yarışmasını engeller. TED هذه المساعدات تمنع الشركات من التنافس بشكل نزيه
    JR: Hedef büyüdükçe, daha fazla engeller ile karşılaşırsınız ve o hedefin diğer tarafında zafer vardır. TED رجل 3: كلما كبر الهدف، كلما زادت العوائق التي تواجهها، وعلى الجانب الآخر من ذلك الهدف يوجد الانتصار.
    Ama önlerinde bu taşlardan daha ciddi engeller var. Open Subtitles لكن توجد عوائق أكثر صعوبة من الصخور الزلقة تنتظرهم
    Ama gut tedavisinde kullanılan kolşisinler mitoz bölünmeyi engeller. Open Subtitles الكولتشيسين، دواء النقرس يحجب انقسام الخلايا
    Geçmişte bu tür engeller papalığın özel izniyle halledilmişti. Open Subtitles ربما في الماضي كنا سنتغلب على هذه العقبة بإعفاء من البابا
    Jedi kanunları kazanmak için bazen yapmamız gerekeni engeller. Open Subtitles دستور الجاداي غالبا ما يمنعنا من الحصول على النصر الكاف
    Bu, silahı doldururken içine hava girmesi halinde ortaya çıkabilecek bir felaketi engeller. Open Subtitles كي تعيق خروج الهواء عند تحميل القذيفة والذي من الممكن أن يحدث كارثة
    Olay şudur; sembolü fırının üstüne koyarsınız ve bu da çocukların fırının kapağını açmasını engeller. Open Subtitles كانت الفكرة أن تضع الرمز على السطح الخارجي للموقد وهذا سيمنع الأطفال من فتح باب الموقد.
    Engellerin üzerinden atlıyordum. O engeller artık benim için fazla yüksek. Open Subtitles كنت أجرى و أقفز على الحواجز لقد أصبحوا مرتفعين على الان
    Üretilmiş olan bu sürtünme onu bir yerde tutar ve ucun geri çekilmesini engeller. TED و الاحتكاك الناتج يبقى في مكانه ثابتاَ مما يمنع النابض من الرجوع للخلف
    Tedavi etmez ama sürekli dudaklarını yalamanı engeller. Open Subtitles انه لا يعالجهم انه يمنعك من لعقهم
    Anestezi, beyine giden sinirleri engeller. Open Subtitles (الإنستازيا) ستغلق مجرى الدم المؤدي الى المخ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more