"eski zamanlarda" - Translation from Turkish to Arabic

    • العصور القديمة
        
    • الأيام القديمة
        
    • في الأزمنة
        
    • الزمن القديم
        
    • الأوقات العادية
        
    Eski zamanlarda buraları hep yukarı krallığa aitti. Open Subtitles فى العصور القديمة كان كل هذا ينتمى للملكة العليا
    Eski zamanlarda, düşmanını, hızlı ve hedefi şaşırmadan öldüren herkesin aynı zamanda zarif dans etmesi gerektiğine inanılırdı. Open Subtitles في العصور القديمة كان يعتقد إن أي رجل يمكن أن يقتل برمحه و لكن كان عليه أن يرقص بشكل لائق أيضاً
    Ben, Eski zamanlarda dünyanın öbür ucunda, ataerkil Katolik ve tutucu bir ailenin çocuğu olarak doğdum. TED لقد ولدت في الأيام القديمة في آخر العالم في مجتمع ذكوري كاثوليكي لدى عائلة محافظة
    Eski zamanlarda, kadınlarımız çok sayıda çocuk yapardı, Open Subtitles في الأيام القديمة كان النساء يحملن بأطفال كثيرين
    Eski zamanlarda, televizyon izlerken doğa çağırırsa ayağa kalkıp tuvalete kadar yürümek zorundaydınız. Open Subtitles في الأزمنة الغابرة أن كنتم تشاهدون التلفاز و ما يدعى الطبيعة يجب أن تقوموا للذهاب إلى المرحاض
    Bu kabızlık sorunu, Eski zamanlarda yoktu değil mi? Open Subtitles مشكلة الإمساك لم تكن موجودة في الزمن القديم, صحيح؟
    Eski zamanlarda olsaydı kardeşim Morty ile beraber olurdun zaten! Open Subtitles في الأوقات العادية كنت تتنقلين مع أخي على أي حال
    Fakat aslına bakarsanız, Eski zamanlarda böyle bir durum sizin için hakaret sayılmazdı. Open Subtitles ولكن الحقيقة أنه في العصور القديمة لم يكن الناس بمنأى عن الجثث.
    Eski zamanlarda, insan sahiplerini savaşlarda yalnız bırakmazlardı. Open Subtitles في العصور القديمة ، كانوا معتادين على مرافقة البشر الى المعركة.
    Eski zamanlarda olsaydın, ne yapardın? Open Subtitles لو كُنتَ في العصور القديمة مالذي ستفعله؟
    Çok Eski zamanlarda, fahişelik kutsal bir işti. Open Subtitles في العصور القديمة كانت الدعارة مهنة مقدسة
    Eski zamanlarda darağacından toplanan suçlular anatomistlerin masalarını doldurmak için yeterli görülüyordu. Open Subtitles ، في العصور القديمة إعدام المُجرمين بحبل المشنقة كان كافياً لتقديم الجثث لطاولات جراحين التشريح
    Eski zamanlarda doğru taraftaki kişilerin şeytanlarla savaşına Open Subtitles لقد كان يستخدم في العصور القديمة لتحضير الصالحين
    Eski zamanlarda genç ölenler, kaybolan çocuklar çok olurdu. Open Subtitles في الأيام القديمة عندنا يُفقد الأطفال الشباب يموتون طوال الوقت
    Eski zamanlarda ki gibi. Open Subtitles كما الأيام القديمة
    Acı çekme ve erken ölümlerin kişinin kendi yaşamında yaygın olduğu Eski zamanlarda, başkalarına zarar vermek ile ilgili daha az tereddüt vardı. Teknoloji ve ekonomik yeterlilik yaşamı daha uzun ve zevkli kılarken, genel olarak kişinin yaşama verdiği değer artar. TED في الأيام القديمة , عندما كانت المعاناة و الموت المبكر شيء مألوف في حياة الفرد الخاصة , فرد يملك القليل أو إنعدام الشعور بالذنب بإنعكاسات إيمانه علي الأخرين . وبتأثير التكنولوجيا و دقة الإقتصاد التي جعلت الحياة أطول و أكثر متعة , فرد يضع قيمة أعلي للحياة عموماَ .
    Eski zamanlarda evlilik, kadını bir mal karşılığı takas etmekten ibaretmiş. Open Subtitles في الأزمنة القديمة، كان الزواج لا شيء أكثر من تبادل للمرأه للمتلكات القانونيه
    Önceleri de kan akardı, Eski zamanlarda. Open Subtitles لقد سفك الدم من قبل فى الزمن القديم.
    Eski zamanlarda olsaydı kardeşim Morty ile beraber olurdun zaten! Open Subtitles في الأوقات العادية كنت تتنقلين مع أخي على أي حال

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more