evlenme teklif ettiğim gün bana bunun hayatının en mutlu günü olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | اليوم الذى طلبتك فية للزواج انتى اخبرتينى ان ذلك كان اسعد يوم بحياتك |
Ancak Rich o gece evlenme teklif etmedi. | TED | لكن لم يطلب ريتش كاثي للزواج تلك الليلة. |
Dün gece evlenme teklif etti diye gittiğimi sanıyor. | Open Subtitles | يعتقد أننى سأهجره لأنه طلب الزواج منى ليلة أمس |
Evet, bir buçuk yıl sonra Ürdün'deki Petra'da yolcu gemisi olmayan bir seyahatte, dizlerinin üzerine çöküp evlenme teklif etti. | TED | حسنا، بعد ذلك بسنة و نصف، ذهبنا في رحلة غير بحرية إلى البتراء في الأردن، حيث خر على ركبتيه و طلب يدي. |
Cebinde tek kuruşu olmayan bir adam bir kıza evlenme teklif edemez. | Open Subtitles | لايستطيع الفتى طلب يد فتاة و هو لا يمتلك مليما . اليس كذلك ؟ |
Güzel manzarası olan bir yere çıkıp Walt'un karısına evlenme teklif ettiği yere yani güneşin doğru açısını bekleyip birkaç söz söyleriz. | Open Subtitles | حيث على ما يبدو قام والت بطلب الزواج من زوجته ننتظر ليكون الضوء مناسبا نقول بضع كلمات نتشارك بضع ذكريات |
- Sana evlenme teklif ediyorum Anya çünkü dünyanın sonu gelmeyecek. - Bunu bilemezsin. | Open Subtitles | أنا أتقدم لكِ يا آنيا لأنني أريد لا يمكنك معرفة ذلك |
- Kağıt numaralarını sen de gördün. - Sanırım bana evlenme teklif edecek. | Open Subtitles | هناك رجل يقوم بخدع فى لعبة الورق أعتقد أنه سيطلبنى للزواج |
- evlenme teklif ettim, kovdu. - Bundan nefret ediyorum. | Open Subtitles | تقدمت للزواج منها، فطلبت مني الرحيل أكره ذلك |
Ona evlenme teklif ederek, onu dul bırakma riskini göze alamam. | Open Subtitles | لا استطيع المخاطره بجعلها ارمله عندما اطلب يدها للزواج |
Otobüs durağında yine bir fahişeye evlenme teklif etmiş. | Open Subtitles | لقد طلب الزواج من بائعة هوى أُخرى عند موقف الحافلات |
Adam, mekan sahibinden anahtarı almış, evlenme teklif edecekmiş. | Open Subtitles | الرجل أحضر المفاتيح من المالك و أراد طلب الزواج |
Bana bu çevrede evlenme teklif etmişti, o yüzden sanırım bu duygusal bir mola. | Open Subtitles | لقد طلب يدي هنا في هذه المنطقة لذا أظن أن هذه محطة توقف ، ذات قيمة عاطفية |
Kate'e evlenme teklif etmek Japon oyun gösterisi gibiydi. | Open Subtitles | طلب يد كايت كان مثل الذهاب لعرض لعبة يبانية ، الكثير من الصراخ |
- evlenme teklif ettiğinde biraz tuhaf gelmişti ama sonra bunun kızların yaşadığı bir dönem olduğunu okudum. | Open Subtitles | عندما تقدمت بطلب الزواج شعرت بشكل غريب لكن بعد ذلك قرأت انها مرحلة تمر بها بعض الفتيات |
Pierce'ın sandviçine ne yaptığını hatırladın mı? O kadar rahatsız ediciydi ki o an evlenme teklif etmek istedim. | Open Subtitles | كان ذلك مقلقاً حتى كدت أتقدم للزواج بك لحظتها |
Tam seksin ortasında evlenme teklif ettiğinden beri pek toparlayamadık. | Open Subtitles | لم نستعد علاقتنا منذ أن تقدّم لي في منتصف الجنس |
Kadın erkeğe 29 Şubatta evlenme teklif eder..4 yılda 1 olan bigünde. | Open Subtitles | فى أيرلندا يوجد تقليد أن تتقدم المراه للرجل بالزواج فى فبراير 29 |
Adamın teki dev ekranda kız arkadaşına evlenme teklif etti. | Open Subtitles | كان هناك رجل تقدم لخطبة صديقته على الشاشة الكبيرة. |
Paul, Karen'e evlenme teklif etmemde sakınca var mı? | Open Subtitles | بول ، هل هناك مانع فى أن أطلب الزواج من كارين؟ |
- Bu sana nasıl evlenme teklif edeceğimin hayaliydi. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة التي تصورت أنا، اه، من شأنه أن تطلب منك الزواج مني. |
Carter bana, Montana'daki aile çiftliğimizde, evlenme teklif etti. | Open Subtitles | (كارتر) إقترح علي الزواج في مزرعة عائلتي في "مونتانا". كانت تُثلج، لا غروب. |
Hayatımda üç kez evlenme teklif edeceğim başka kimse yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك أحد في هذا العالم أردت أن يطلب مني الزواج ثلاثة مرات. |
Şöyle düşünelim. Sana evlenme teklif ettiğimde 23'tün. | Open Subtitles | لنرى, عندما تقدمت لخطبتكِ كان عُمركِ 23 عاماً |
O şarkıyı öğrendim çünkü karıma evlenme teklif ederken söylemek istiyordum. | Open Subtitles | انا تعلمتها فقط حتى يمكننى عزفها لزوجتى عندما طلبت منها الزواج |