| Ateşi tavan yapmış, söyle ona kızın Fazla zamanı kalmadı. | Open Subtitles | حمى لالتشويك. اخبره انها لا تملك الكثير من الوقت. |
| Hatırladığım kadarıyla silahı almak için oldukça Fazla zamanı vardı. | Open Subtitles | على حسب ماأذكر، مما يتيح له . الكثير من الوقت كي يخرج سلاحاً |
| Hatırladığım kadarıyla silahı almak için oldukça Fazla zamanı vardı. | Open Subtitles | على حسب ماأذكر، مما يتيح له . الكثير من الوقت كي يخرج سلاحاً |
| Milton'ın pek Fazla zamanı kalmadı bu dünyada. | Open Subtitles | فـ ميلتون لا يمتلك الكثير من الوقت على الأرض |
| Yaratığın iyileşmek için gerekenden Fazla zamanı oldu. | Open Subtitles | المخلوق الذي في الداخل كان لديه وقت كافي ليجمع قِواه |
| Yani o gemilerin kaçmak için oldukça Fazla zamanı olacaktır. | Open Subtitles | و لذا فتلك السفن لديها وقت ضيق من أجل الهروب. |
| Lütfen çabuk olun. Fazla zamanı kalmadı. | Open Subtitles | رجاءاً أسرع فهو لا يمتلك الكثير من الوقت |
| Hadi. Fazla zamanı kalmadı, tamam mı? | Open Subtitles | هيا هو لم يبقى لديه الكثير من الوقت حسنا |
| Akciğer kanseri, Fazla zamanı kalmadı. | Open Subtitles | إنه سرطان الرئة, ليس أمامه الكثير من الوقت |
| Zaten çok da Fazla zamanı kalmadı kadının. | Open Subtitles | الى جانب ذلك، فإنه ليس مثل انها حصلت على الكثير من الوقت المتبقي، على أي حال. |
| Fazla zamanı yoktur. | Open Subtitles | ليس لديه الكثير من الوقت وبمجردالقبضعليه... |
| Fazla zamanı kaldığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أن أمامها الكثير من الوقت. |
| Çok Fazla zamanı kalmadı. | Open Subtitles | ولم يعد أمامه الكثير من الوقت. |
| Onları duydun. Çok Fazla zamanı yok. | Open Subtitles | لقد سمعتهم، ليس لديه الكثير من الوقت |
| Fazla zamanı kalmadı. | Open Subtitles | ليس لديه الكثير من الوقت أسرعوا |
| Başkanın çok Fazla zamanı yok. | Open Subtitles | العمدة ليس لديها الكثير من الوقت. |
| Kara, Fazla zamanı yok. | Open Subtitles | كارا ليس لديها الكثير من الوقت |
| Unutmayın Rangerlar, Zordon'un Fazla zamanı yok. | Open Subtitles | تذكرو يا (رينجرز) ، (زوردون) ليس عنده الكثير من الوقت |
| Babamın dine ayıracak Fazla zamanı yoktu. | Open Subtitles | والدي لم يكن لديه وقت كافي للدِين |
| Gördüğün gibi Fazla zamanı yok. | Open Subtitles | كما ترى لا يوجد وقت كافي |
| İkimizin de yaşayacak Fazla zamanı kalmadı, bu yüzden açık konuşacağım. | Open Subtitles | لدينا وقت ضيق لذا سأدخل في صلب الموضوع |