| Şimdi sıvışırız, yola çıktıklarında önlerini kesip fikirlerini değiştirmeye çalışırız. | Open Subtitles | والآن لو سحبنا شخصاَ خطيراَ يمكننا إيقافهم ومحاولة تغيير رأيهم |
| Eğer fikirlerini değiştirmek için söyleyecek bir şeyin yoksa benim var. | Open Subtitles | حسناً , اذا كنت لن تقولي شيئاً ليغيّر رأيهم عندها سأقول |
| Onun algoritmasını, fikirlerini internetten yaymak için kullanmayı istediğini gösteren delillerimiz var. | Open Subtitles | هناك أدلة تقترح بأنك أردت إستعمال مصفوفتها لدفع أفكارك على البث الحي |
| Öyle ki, bir grup içindeyken sürekli diğerlerinin fikirlerini taklit ediyoruz. | TED | فإنه يقول أننا لا يمكن أن نتواجد بين جماعة من الناس دون أن نتصرف بصورة لا واعية بمراقبة و تقليد آرائهم و أفكارهم. |
| Azılı bir rekabetçiydi ve Schrödinger'in fikirlerini kendine hakaret olarak almıştı. | Open Subtitles | لقد كان تنافسياً شرساً و قد اعتبر أفكار شرودينجر تحدياً شخصياً |
| Platon'un, modern dünyanın temelleri hâline gelen fikirlerini düzeltmeye, iyileştirmeye ve düzenlemeye devam ediyoruz. | TED | نحن مستمرون في تنقيح، وتعديل، وتصحيح أفكاره والتي تعتبر أساسًا لعالمنا المعاصر. |
| İngiliz jürisinin işlevselliği hakkındaki fikirlerini dikkate almayı tercih ediyorum. | Open Subtitles | أفضل أن أتذكر رأيه فى نظام هيئة المحلفين البريطانى |
| Görevi ya da pozisyonu ne olursa olsun, insanlara filmler hakkındaki fikirlerini yönetmenle paylaşma imkanını sunalım. | TED | لنضع سياسة تتيح لأي أحد مهما كان منصبه ومستواه تقديم الملاحظات للمدير حول رأيهم بفيلم معين. |
| Araştırmalardan öğrendiğimiz kadarıyla her beş kişiden biri, yani %20'si, ne yapılması gerektiği hakkındaki fikirlerini değiştiriyorlar. | TED | ما نعرفه من الأبحاث، هو أن واحد من كل خمسة منكم، أي عشرين بالمائة، سيُغيّرون رأيهم بشأن ما سيقومون به. |
| fikirlerini değiştirmeden önce buradan toz olurdum. | Open Subtitles | اريد رؤية خلفية هذا المكان قبل ان يغيروا رأيهم |
| Koca göbeğini gördükleri anda fikirlerini değiştireceklerine eminim. | Open Subtitles | سيغيرون رأيهم بسرعة عندما يرون جسمك الصغير المترهل |
| Ama birinin senin fikirlerini kötülüğe kullanması en başında o şeyi yaratmış olmanın senin hatan olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | لكن فقط ﻷن شخصا ما استعمل أفكارك في الشر لا يجعل ذلك خطئك في صنع ذلك من المقام الأول |
| Birinin fikirlerini çalıp Hollywood'a satacağından mı korkuyorsun? | Open Subtitles | هل تخاف من أن يقوم أحدا من سرقة أفكارك ليبيعهم في هوليوود ؟ |
| - Squeezy Doll işindeki fikirlerini çok beğendim. | Open Subtitles | بعد مرة أعجبتني أفكارك بخصوص مشروع سكويزي شكرا |
| Kastettiğim kendi ve fikirlerini ifade etmeye başlamaları. | TED | أعني بأنهم استطاعوا البدء بالتعبير عن أنفسهم وكذا عن أفكارهم. |
| Tasarımcılar, fikirlerini doğrudan 3D ortamda hayata geçirebilir, ve cerrahlar, ekranın altındaki sanal organlar üzerinde pratik yapabilir. | TED | يستطيع المصممون جعل أفكارهم مادية بشكل ثلاثي الأبعاد مباشرة، ويستطيع الجراحون التدرب على أعضاء افتراضية تحت الشاشة. |
| Tanrım, bu endüstri insanların başkalarının sıkıcı fikirlerini soyması üzerine kurulmuş. | Open Subtitles | يا إلهي، هذه الصناعة بنيت على أشخاص يسرقون أفكار الأخرين المملة |
| Weishaupt, kilisenin ideolojisinin eksikliklerine ışık tutacak gizli bir cemiyet aracılığıyla fikirlerini yaymaya karar verdi. | TED | قرر وايسهاوبت أن ينشر أفكاره من خلال مجتمعٍ سري يسلّط الضوء على أوجه القصور في مذهب الكنيسة. |
| fikirlerini kötü bulmadım.. ..iğrenç buldum. | Open Subtitles | انا لست لا احب افكارك لكنى وجدتهم مقرفون |
| Ve aynı zamanda eğer başkalarını konuya dâhil etmeyi ve karşı görüşü göstermeyi başarabilirsek, onların fikirlerini de değiştirebiliriz. | TED | ويمكننا أيضًا تغيير آراء الآخرين، لو استطعنا جعلهم ينخرطون في المسألة ويرونها من الاتجاه المعاكس. |
| İnternet, bu insanların fikirlerini çekinmeden söylemelerinde, işbirliği yapmalarında, birlikte düşünmeye başlamalarında büyük rol oynadı. | TED | ساهمت الإنترنت بدور كبير في مساعدة هؤلاء في التعبير عن آرائهم بحرية للتفكير والتعاون مع بعضهم البعض |
| sörf ile ilgili çekim yaptığımıza göre, bize sörf hakkındaki fikirlerini söyler misin? | Open Subtitles | إذا كنت تحب رياضة ركوب الأمواج، فلما لا تخبرنا بأفكارك تجاه الأمر؟ |
| Bence muhtemelen kadınlara fikirlerini değiştirmek için bir şans vermek için. | Open Subtitles | من الممكن أي يكون السبب أن يعطوا الامرأه فرصه أخيره لتغيير رأيها |
| İnsanlar fikirlerini değiştirmek için boş laflardan daha fazlası gereklidir. | Open Subtitles | الناس يحتاجون اكثر من كلمات فارغة كي يغيروا عقولهم |
| Yönetim kuruluyla konuşacağım; insanların fikirlerini değiştirmede üzerime yoktur. | Open Subtitles | انظر, أنا سأتحدث مع المجلس أنا بارعة جدا في تغيير عقول الناس |
| İnsanları, onu ve fikirlerini izlemeye iten şeyler hala oralarda biryerde olacaktır. | Open Subtitles | لانه الشيئ الذي يدفع الناس الى اتباع فكرته |
| İnsanlar eğer çift birbirlerini düğünden önce görürse, ...fikirlerini değiştirirler ve evlenmek kaçarlar diye düşünmüşler. | Open Subtitles | الناس كنت تظن إذا كان الزوجين يريان بعضهما قبل الزفاف سيغيران رأيهما |