Birkaç kız bulup fotoğraflarını çekiyorlar ama bu Custis'in dürtülerini uyandırıyor. | Open Subtitles | و وجدوا الفتاة واخذو بعض الصور ولكن هذا فقط يحمس كستيس |
Fotoğraf makinemi kurup bu hiyerogliflerin yüksek çözünürlükte fotoğraflarını çekeceğim. | Open Subtitles | سأقوم بإعداد الكاميرا لأخذ بعض الصور عالية الدقة لتلك الكتابات |
Ebeveynlerinin fotoğraflarını çektim, ama aslında Stacey'nin fotoğrafını çekmek için daha heyecanlıydım. | TED | قمت بإلتقاط صورة لوالديها، لكن في الواقع كنت متحمساً لالتقاط صورة لستايسي. |
Bak, eğer Dallas senin fotoğraflarını internette görürse fahişelerle birlikte ot içerken, senin anlaşmanı anında bitirirler, tamam mı? | Open Subtitles | انظر , اذا شاهد فريق دالاس صورك على الإنترنت , تدخن الحشيش مع عاهرات سيقومون بإلغاء عقدك , مفهوم؟ |
Ölmüş insanların fotoğraflarını çekip internete koyan her deliden ilham alırım. | Open Subtitles | تلهمني أي الجوز التي يأخذ صورا من القتلى ويضعها على الانترنت. |
Ve her bir diktatör fotoğrafının üzerine kendi fotoğraflarını yapıştırıldılar. | TED | و ألصقوا فوق كل صورة شخصية للديكتاتور صورهم الخاصة. |
Emzirmeyi destekleyen bir grubun eğitici fotoğraflarını içeren bir sayfayı almaya zorlamıştınız. | Open Subtitles | لقد أجبرتم مجموعة دعم لرضاعة الثّدي لرفض صفحةً كان لديها صورًا تعليميّة. |
Daha onu öğretmedi ama senin bazı eski fotoğraflarını gösterdi. | Open Subtitles | لم يعلمني هذا بعد لكنه أراني بعض الصور القديمة لكِ |
fotoğraflarını görmüştüm ama... burada bariyerin içinde olmak çok farklı birşey. | Open Subtitles | سبق ورأيت الصور لكن المجيء إلى هنا داخل الحاجز مختلف كلياً |
Kentsel tarım da diyebileceğimiz yeşil çatıların fotoğraflarını görüyorsunuz. | TED | وإليكم بعض الصور عما يسمى الأسطح الخضراء ، أو زراعة المناطق الحضرية |
Haftada bir gün kurulan ve insanların fotoğraflarını düzelttirdikleri geçici fotoğraf kitaplıklarında tarama ekipmanlarımızı hazırlıyorduk. | TED | ومرة واحدة كل أسبوع، نقوم بتثبيت معدات المسح لدينا في مكتبات الصور المؤقتة التي أنشئت، حيث كان الناس يستردون صورهم. |
İnanamadım, ve küçük parçacıkları dikkatlice inceleyip, fotoğraflarını çekmek istedim. | TED | لم أصدق ذلك، وأود أن أحلل بعضا من القطع الصغيرة وأستفيد منها وآخد بعض الصور. |
Hepimiz Abu Ghraib fotoğraflarını hatırlıyoruz, Irak'ta ne tür bir savaşın sürdüğünü gösteren ve dünyayı şok eden fotoğraflar. | TED | كلنا نتذكر الصور من أبو غريب، والتي صدمت العالم و أظهرت نوع الحرب التي تم خوضها في العراق. |
1959 yılında bizim Luna 3 karanlık yüzün, gölge tarafın fotoğraflarını çekmişti. | Open Subtitles | في العام 1969 قامت الرحلة 3 للقمر، بإلتقاط صورة للجانب المُظلم للقمر. |
Sonunda komşularıma, arkadaşlarıma ve öğrencilere gittim. Onlara, bir fotoğraflarını vermelerini ve onlara bir poster yapacağımı söyledim | TED | لذلك ذهبت إلي جيراني وأصدقائي وطلابي وطلبت منهم ان يعطوني صورة و أني سأصنع لهم ملصق. |
Bak, eğer Dallas senin fotoğraflarını internette görürse fahişelerle birlikte ot içerken, senin anlaşmanı anında bitirirler, tamam mı? | Open Subtitles | انظر , اذا شاهد فريق دالاس صورك على الإنترنت , تدخن الحشيش مع عاهرات سيقومون بإلغاء عقدك , مفهوم؟ |
Kubbenin havadan fotoğraflarını çekmek için dört yol önce aldım ehliyetimi, sağlamlık takibi. | Open Subtitles | حصلت على رخصتي منذ 4 سنوات لأخذ صورا جوية للقبة ، لتتبع إستقرارها |
Şimdi, Bay Lyman, South Oakley'deki dairenin fotoğraflarını siz mi çektiniz? | Open Subtitles | سيد لايمن، هل حصل أن التقطتَ صورًا للوحدة في أوكلي الجنوبية؟ |
Bu kızla bir kez çıktın ve şimdiden odana gizlice giriyor dolabına seksi fotoğraflarını koyuyor pratikte ailesine düğün kilisesinde yer ayırtmasını söylemiş gibi. | Open Subtitles | خرجت في موعد واحد مع هذه الفتاة و تسللت إلى داخل غرفتك ووضعت صورها المثيرة في خزانتك |
Ve neye benzediğini biliyorlar çünkü fotoğraflarını neredeyse her yerde gördüler. | TED | ويعرفون ما تبدو عليه لأنّهم رأوا صور لها في كلّ مكان. |
fotoğraflarını sevdim; ama başkaları bakarken onları kaldır. | Open Subtitles | حسنآ,أحب صوركِ ولكن من أجل العرض يجب وضعها بعيدآ |
Oradan ayrılır ayrılmaz, fotoğraflarını otobüslerde gördüm. | Open Subtitles | أنتي جميلة جداً حيث يمكنني تخيل صورتك على حافلة |
Bana en son Julia'nın 2. yaş günü fotoğraflarını yolladılar. | Open Subtitles | اخر صوره رأيتهـا كانت لـ جوليـا في عيد ميلأدها الثاني |
Sen parti fotoğraflarını çekerken biçimsel olarak raporlama tarzı olmalı. | Open Subtitles | , متي ستقوم بتصوير الحفل أسلوبياً أنا أفكر بعمل تقرير |
Çocuklarımızdan birçoğu, bizimle iletişim halinde kalmak için yılın bu aylarında fotoğraflarını yollarlar. | Open Subtitles | العديد مِنْ أطفالِنا، يُرسلونَنا صورَ حول هذا الوقتِ مِنْ السَنَةِ للبَقاء على إتصال. |
Sana 1995 yılının bahar bayramında "Senor Frogs" adlı bir üniversite barında katıldığı ıslak tişört yarışmasında çekilmiş fotoğraflarını bile getirebilirim. | Open Subtitles | وإذا كنت تريد يمكنني أن آتي لك بصور لمسابقه تبلّيل القمصان أثناء إستراح الربيع، 1995 في حانه الكليّة المسمّاة الضفادع الكبيره |
fotoğraflarını görebilmek ve onun kokusunu duyabilmek istiyordum şimdi ise hiçbiri yok. | Open Subtitles | كنت استطيع رؤية صورته واسم رائحته والآن لقد رحل |