Şu çıkıntıların piramidin çevresinde nasıl bariyer oluşturduğunu görüyor musunuz? | Open Subtitles | هل ترين كيف يمكن لهذه التلال تشكيل حاجز حول الهرم؟ |
- Hemen spinal füzyon yapmam gerek. - Bunu görüyor musun? | Open Subtitles | أحتاج لاجرآء عملية لدمج العمَود الفقري حالاً هل ترين هذا ؟ |
Gözlükleri bir kenara attığı için kendini artık bambaşka bir ışıkta görüyor. | Open Subtitles | فجأة يرى نفسه في ضوء هاديء مختلف والآن هو غارق في المواصفات |
Temiz dişler. Dişçi koltuğunun yanında bir dişçi görüyor musun? | Open Subtitles | هل سبـق أن رأيت طبيب اسـنان يمـلك مثـل هذا الكـرسـى. |
Dondurma külahı şeklindeki büyük şeyler görüyor musunuz? | TED | هل ترون تلك الأشياء على شكل مخروط مثلجات؟ |
bu yüzden çocuklar kabus görüyor, heryerde katili görüyorlar çocuklar... | Open Subtitles | إنها كوابيس الأطفال رؤية السفاح في كل مكان .. الأطفال |
Bu parmağın üstünde, dünyanın en değerli zümrütünü görüyor musun? | Open Subtitles | هل تري على هذا الاصبع أثمن زمرده موجوده في العالم؟ |
Daha geniş bu bakış açısı ile ne görüyor olurdunuz? | TED | ما الذي تراه الآن من وجهة النظر الأوسع؟ |
Çin liderliğine yaklaşımda Çin'in belki de merkeze daha fazla dönmesine yol açabilecek bir değişiklik görüyor musunuz, tıpkı Amerika'nın bir Çin modeline doğru daha fazla dönmesi gerektiği gibi? | TED | هل ترين تغييراً في أسلوب القيادة الصينية التي يمكن أن تقود الصين في الواقع إلى التأرجح ربما أكثر إلى المركز، مثلما ربما تحتاج أمريكا إلى التأرجح أكثر نحو النموذج الصيني؟ |
Yeşil ışığın derinliklerinde parlayan mavi alevi görüyor musun? | Open Subtitles | هل ترين الشعلة الزرقاء تلمعُ في أعماق الضوء الأخضر؟ |
görüyor musun? Geriye dönmüş konuşuyor... | Open Subtitles | كما ترين ، إنه يتكلم و يتكلم ثم يعود مرة أخرى إلى المدى |
sen artık cennettesin, hayatın ızdıraplarından uzak, acımızı görüyor, ağıtlarımızı duyuyorsun. | Open Subtitles | أنتِ في الجنة الآن بعيداً عن عذاب الحياة ترين ألمنا |
Büyük olanın yanındaki yıldız kümesini görüyor musun? | Open Subtitles | هل ترين مجموعة النجوم الصغيرة بجانب النجم الكبير ؟ |
Eşyaların ve insanların bir anda kaybolduğu bir dünyada yaşadığını görüyor... | Open Subtitles | وهو يرى أنه يعيش في عالم حيث تختفي الأشياء والناس فعلاً |
Ama sadece bebek sahibi olmanın güzel yanını görüyor zor olanı değil. | Open Subtitles | ولكني أعتقد أنه يرى الجانب اللطيف من الأطفال وليس الجانب السيئ منها |
Kötü şeylerden fazlasını görüyor ve birbirine ihtiyaç duyan insanları bir araya getiriyor. | Open Subtitles | انّه يرى من خلال الكره و لديه موهبه بتجميع الناس الذين يحتاجون لبعضهم |
- Bir saniye lütfen. - Şu tabelayı görüyor musun? | Open Subtitles | ـ لحظة واحدة، من فضلكم ـ هل رأيت هذه العلامة؟ |
Sarı sinüs dalgasında üç tane doruk olduğunu görüyor musunuz? | TED | هل ترون كيف انه هناك ثلاث قمم لموجة اقتران الجيب ذي اللون الأصفر؟ |
Hayal edin ki bu fabrikayı dolaşıyor, deri veya etin nasıl üretildiğini öğreniyor, süreci başından sonuna kadar görüyor ve hatta tadına bile bakıyorsunuz. | TED | تخيل القيام بجولة في هذه المرافق حيث نتعلم كيفية إستزراع هذه الجلود أو اللحوم، رؤية العملية من البداية إلى النهاية، وحتى تجربة البعض منها. |
Yolun sonundaki büyük oteli görüyor musun? | Open Subtitles | هل تري هذا الفندق الكبير الذي هي نهاية الشارع؟ |
Yılda iki kez onu görüyor. | Open Subtitles | أنها أم أيميل وهي تراه مرة أو مرتين في السنة |
Onu gey ve lezbiyen haklarını genişletmek için bir kılavuz olarak görüyor. | TED | فإنها تراها و كأنها مخطوطة لتوسع حقوق المثليّين. |
İki yıl istihbarat için çalışmanın bir kıza neler kazandırdığını görüyor musun? | Open Subtitles | تَرى ماذا عملت السَنَتِينِ في الإستخباراتِ للفتاة ؟ |
görüyor musun? Bunlar geçen pazar oynanmış tüm futbol maçları. | Open Subtitles | أترى هذا هذه كل مباراة كرة قدم لعبت الأحد الماضي |
Ama sanırım bazı açıklayamadığınız ve korkunç şeyler görüyor, hissediyorsunuz. | Open Subtitles | ولكني أظن بأنكم رأيتم أشياء وأحسستم بأشياء ؤبما لا تستطيعون شرحها وذلك مخيف فعلاً |
Bu insanların hepsi görüyor da sen neden görmüyorsun? | Open Subtitles | إذا كان باستطاعة كل هؤلاء الناس رؤيته، لم لا ترينه أنت؟ |
Ama o beni hâlâ hastası olarak görüyor sigorta otlakçısı olarak. | Open Subtitles | ولكنها لازالت تراني كمريض وعالة على تأمينها |
Terörizmden korunmak şart ama seçmen, daha büyük tehlikeler görüyor. | Open Subtitles | ،الحماية من الإرهاب طبعاً لكن الناخبين يرون مخاطر أكثر أهمية |
Beni hiç görmek istemese bile bütün ilişkimizi büyük bir yalan olarak görse bile ki beni öyle görüyor. | Open Subtitles | اذا لم تكن تود رؤيتي مره اخرى اذا كانت تعتقد كل العلاقه مزحه كبيره لانها تعتقد انني مزحه كبيره |