Sonra gel, beni gör. Daha önce görmediğin birşey göstereceğim.. | Open Subtitles | تعال وبحث عني لاحقًا سأريك شيئًا لم تراه من قبل |
Daha önce gördüğün bir hayvanı gördüğünde, onun bir yırtıcı olma ihtimali hiç görmediğin hayvana göre azdır. | TED | صحيح؟ أي حيوان تراه وقد رأيته من قبل أقل إحتمالاً لأن يكون حيواناً مفترساً عن الحيوانات التي لم تراها من قبل. |
görmediğin şey ise tepe tarafında bir mağaralar sistemi bulmuş olmamız. | Open Subtitles | ما لم تره أننا وجدنا شبكة من الأنفاق في جهة التلال |
O sırada birsey sıcradi ve kahve üzerime döküldü, bu yüzden daha önce görmediğin bu gömleği giyiyorum. Yemek neredeyse hazır. | Open Subtitles | والذي افسد قميصي بحبيبات القهوة المقذوفة منه لهذا ارتدي هذا القميص الذي لم تريه من قبل قارب تجهيز العشاء على الانتهاء |
Senede bir kez gelip, bir ay kalan ve senenin geri kalanında hiç görmediğin bir adam. | Open Subtitles | انه يأتي مرة في السنة، يمكث شهرا انتِ لا ترينه ابدا باقي السنة |
Benim geldiğim yerde, senin hiç görmediğin renkler vardır. | Open Subtitles | المكان الذي أتيت منه، يوجد به ألوان لم تريها من قبل |
Ve sana hayatında daha önce hiç görmediğin farklı yiyecekler sunulması. | Open Subtitles | وقدّموا لك شتى المأكولات التي لم ترها من قبل |
El Paso'da daha önce hiç görmediğin biri kasabaya geldiğinde bana haber verirsen, sana 50 sent veririm. | Open Subtitles | لدي 50 سنتا لأجلك ان أخبرتني ان اتى اي أحد لم تراه قبلا الى ال باسو في المدينة |
Senin için 50 kuruşum var eğer bana daha önce hiç görmediğin... birinin El Paso'ya geldiğini bildirirsen. | Open Subtitles | لدي 50 سنتا لأجلك ان أخبرتني ان اتى اي أحد لم تراه قبلا الى ال باسو في المدينة |
Hiçbir yerde görmediğin teknolojiyi kullanacaksın, | Open Subtitles | أنت سَتُعرّضُ إلى نوعِ من التقنية لم تراه فى أى مكان آخر |
Bir kere bile görmediğin bir kadını niçin satın almak istiyorsun? | Open Subtitles | لماذا ستشتري إمرأة لم تراها من قبل أبدا؟ |
Biz de daha önce hiç görmediğin bir arabayla buradan uzaklaşacağız. | Open Subtitles | و سنغادر في الحال في سيارة لن تراها مجدداً |
görmediğin ve hissetmediğin sürece sana bir zararı dokunamaz, öyle değil mi? | Open Subtitles | حسنا، اذا كنت لا تراها ولا تشعر بها لا يمكن أن تؤذيك، صحيح؟ |
16 yaşından beri görmediğin birine duyduğun güvenle etkilendim babalık. | Open Subtitles | أَنا مُتَحَرّكُ بإيمانِكَ في شخص ما أنت لم تره منذ كَانَ بعمر 16 سنةً، ياأبي |
Ya daha önce hiç görmediğin ama, tasarladığın ya da düşlediğin bir şey olsaydı? | Open Subtitles | ماذا لو كان شيئاً لم تره من قبل ولكن فكرت به أو تخيلته؟ |
Hiç görmediğin bir şeyin, hiç görmediğin başka bir şeyden biraz daha az mavi olduğunu mu söylüyorsun sen bana? | Open Subtitles | ما تود قوله هو أن شيئاً ما لم تره من قبل هو أقل زُرقةً من شيءٍ آخر لم تره هو أيضاً |
Hiç görmediğin bir şeye inanacak kadar aptalsın. | Open Subtitles | انتِ حمقاء لانكِ ذاهبة الى شيئ لم تريه من قبل |
- Hiç görmediğin kişiden daha çok. | Open Subtitles | لكن هل بالإمكان أن أثق براهول في هذا الشأن ؟ انك تثقين بشخص لم تريه حتى |
Çünkü hiç görmediğin bir adamla... bir ilişki kuramazsın. | Open Subtitles | نعم، أنه لا يمكن إقامة علاقة مع رجل لم تريه من قبل |
Bu fantastik hikayeleri duymuş olabilirsin, ama yüzünü hiç görmediğin halde onun olduğunu nerden biliyorsun? | Open Subtitles | ربما تكوني سمعت تلك القصه الرائعه لكن كيف عرفت أنه هو و أنت لم ترينه من قبل؟ |
Penelope, daha önce görmediğin çok şeyim var. | Open Subtitles | عزيزتي، هناك العديد من أغراضي لم تريها من قبل |
görmediğin bir-iki hareketim de olabilir. | Open Subtitles | قد تكون لدي حركة أو اثنتين لم ترها من قبل. |
Yüzümde bir şey mi var yoksa uzun zamandır görmediğin insanların yüzüne hep böyle mi bakarsın? | Open Subtitles | هل هناك شيئاً على وجهي؟ أم أنك دائماً تسرح هكذا في وجوه الناس الذين لم ترهم منذ زمن ؟ |
Senin için de, Fransa'da hiç görmediğin bir hastanede, bir iş ayarlayacağım. | Open Subtitles | سأحصل لك على وظيفة إدارة مسـتشفى "لـم ترى مثلها أبـدّا في "فرنسا |
Şimdide hiç görmediğin bir adam için çalışıyorsun. | Open Subtitles | وتعملين الان لحساب رجل لم ترية من قبل |