Peki, bu eski geleneğin faydaları ile ilgili çağdaş çalışmalar neler göstermiştir? | TED | لكن ماذا بينت الدراسات الحديثة بشأن فوائد هذا التقليد القديم؟ |
Ve bu geleneğin bekçileri olarak, birbirimizi, onu tehdit edenlere karşı | Open Subtitles | وكوننا القيّمين على هذا التقليد نحن هنا اليوم لكي نحمي بعضنا البعض |
Düzen ve geleneğin hala hakim olduğu İngiltere'de olduklarını anlasınlar diye. | Open Subtitles | لكي يعرفوا أنهم في إنجلترا حيث مازالت التقاليد و النظام سائدين |
Ve bugün, Ansar Dine ve Boko Haram gibi katı güçlerin Batı Afrika'da popüler olmasının nedeni kadim geleneğin işine yarayan yerli, dinamik, düşünsel başkaldırı ruhudur. | TED | واليوم، مع نمو قوى شعبية متشدّدة كأنصار الدين وبوكو حرام غرب أفريقيا، فإن هذه الروح تمثل تحديًا حقيقيًا وديناميكيًا وفكريًا يحافظ على التقاليد القديمة بشكل جيد. |
Bugün, yüz yıI önce başlayan... bir geleneğin parçası olacaksınız. | Open Subtitles | اليوم تشاركون في تقليد بدأ منذ مئات الأعوام |
Biliyor musun? Belki bu yeni bir geleneğin başlangıcı olur. | Open Subtitles | أنت تعلمين، قد تكون هذه بداية تقاليد جديدة |
Hayır, geleneğin sesini dinliyoruz. | Open Subtitles | لا، نحن نَستمعُ إليهم بصوت التقليدِ |
Bu nedenle, bu kutsal geleneğin kutlandığı dönemde, bir mahkumu affedecek olmaktan dolayı mutluyum. | Open Subtitles | لذلك، يُسعدُني في هذا التقليد العظيم في هذا الوَقت المُقدَّس بمَنحِ العفو عن سجين |
Bu şerefli geleneğin bir parçası olun. | Open Subtitles | كن فخوراً بأن تكون جزءً من ذلك التقليد الفخور |
Bu şerefli geleneğin bir parçası olun. | Open Subtitles | كن فخوراً بأن تكون جزءً من ذلك التقليد الفخور |
Yani bu geleneğin siz beyler için ne demek olduğunu çok iyi anlıyorum. | Open Subtitles | لذلك أنا أفهم تماماً كم يعني هذا التقليد لكم يا رفاق |
Aşkım nesillerden beri süregelen bir geleneğin parçası olabilirsin. | Open Subtitles | عزيزتي , يمكنك أن تكوني جزءاً من التقليد الكبير |
Radikal ne demek? Köklü bir şey demek. Köklerini bir geleneğin derinliklerine salmış bir şey demek. | TED | جذري , ماذا تعني؟ هو ما كان ضاربا في الأعماق أو متأصل في التقاليد |
Yüce Usta geleneğin sürdürülebilmesi için kızının doğumuyla beraber inanılmaz büyük bir sevinç yaşamıştı. | Open Subtitles | لذا كان بكل بهجه ميلاد الابنه الكبيره للمعلم ولدت لتتابع التقاليد |
İşte o kurutulmuş çiçek dükkanında, dünyanın öbür ucunda yüzlerce yıllık geleneğin altında bu yılın bahar koleksiyonu vardı. | Open Subtitles | هنالك متجر لبيع الورد المجفف في منتصف العالم... تحت ألاف السنين من التقاليد كانت هنالك مجموعة ربيع هذا العام... |
Bu geleneğin en sade şekilde yapılmasından bahsediyorum. | Open Subtitles | حسنا ، أنا أتحدث عن التقاليد في أنقى معانيها |
Bu seri ilanlar, bu geleneğin ne kadar güçlü olduğunu gösterir. | Open Subtitles | هذه الإعلانات المبوبة تظهر مدى قوة هذه التقاليد |
Bugün, yüz yıl önce başlayan... bir geleneğin parçası olacaksınız. | Open Subtitles | اليوم أصبحتم جزء من تقليد بدأ منذ مئات السنين |
Çıplak Mil adında, çok görkemli ama garip bir geleneğin bitiş çizgisinde duruyorum. | Open Subtitles | بلغنا نهايه الخط وكلهم فخوريين تقليد غريب يدعي الميل العاري |
Kabilesel bir geleneğin parçası olma ihtimali var mı? | Open Subtitles | هل هناك احتمال ان ذلك جزء من تقليد قبائلي؟ |
Şu anda köken mitleri gelenekle yakından ilişkili ve gelenek kelimesi eski, değişmez, neredeyse doğal bir şey anlamına geliyor ve insanlar geleneğin sadece tarih olduğunu, geçmişin güzel bir hikaye olarak sunulması varsayıyorlar. | TED | ترتبط خرافات الأصل ارتباطاً وثيقاً بالتقاليد، وكلمة تقاليد تشير إلى شيءٍ قديم ودائم وفطري تقريباً، ويَفترضُ الناس أن التقاليد هي مجرد تاريخ، ماض ملخص ببساطة في قصة لطيفة. |
Prestijin yanı sıra, bir grup arkadaşım olması ve onlarla yüzyıllardır süren bu geleneğin ruhunu paylaşmak fikri çok hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | لكن، أَعْني، تعليق سمعةِ جانبي، أَحْبُّ فكرة إمتِلاك مجموعة الأصدقاءِ الذي يَشتركُ في إحساس التقليدِ تَبنّتْ بمؤسسةِ ذلك على مدى إثنان قرناً قديم. |
Arkamızda geleneğin gücünü hissediyoruz ailenin onurunu.. | Open Subtitles | في ظهورنا اننا نشعر بالتقاليد تذكر تكريما لعائلتنا |