"halinde" - Translation from Turkish to Arabic

    • حالة
        
    • شكل
        
    • هيئة
        
    • قيد
        
    • حاله
        
    • بنّا
        
    • يتحركون
        
    • كمجموعة
        
    • كفريق
        
    • متوقفة
        
    • شكلوا
        
    • في مجموعات
        
    • في تحرك
        
    • نقدية
        
    • مستمرين
        
    Seni bir daha görmemem halinde ki galiba öyle olacak, sana iyi şanslar. Open Subtitles في حالة لم أرك ثانيةً و هذا محتمل جداً، أتمنَى لك حظَاً موفَقاً
    Yakalanmanız halinde herhangi bir direniş göstermeyin Bir yolunu bulup sizi tekrar kurtarırız. Open Subtitles في حالة قُبض عليكم ، ابقوا هادئين وصامتين ولا تقاوموا ، سوف نُخلصكم
    Kabarcıkları, sardalyeleri daha sıkı gruplar halinde yakalamak için kullanırlar. Open Subtitles فهي تستخدمها لتحيط بالسردين لتجعلها في شكل مجموعات صغيرة وضيقة
    Faturalar ya da dosyalar arasında saklanmış hamiline bir senet olabilir, ya da buradaki elektronik aletlerden birisinin içinde mücevher halinde saklanmış olabilir. Open Subtitles يمكن أن تكون في سندات مخبّأة في فواتير أو ملفات أو على الأرجح، في شكل مجوهرات مخبّأة في مكان ما بداخل هذه الإلكترونيّات
    Tanrı'nın kehanetlerini yazılı, vaaz halinde ve sembolik olaylarla sunarlar. Open Subtitles ينقلون كلام الرب إلى البشر على هيئة كلام أو رموز
    Bu işte beni dışarıda tek parça halinde tutan aşktı. Open Subtitles هكذا يكون الحب الذي ابقاني على قيد الحياة في الحرب
    Sizden, adamlarımın katledilmesi halinde sizin emirlerinize uymak zorunda olduğumu belirten bir mektup ...yazmanızı isteyecektim Open Subtitles أفكر أن أطلب خطابا يفيد أني قد أجبرت على إطاعة أوامرك فى حاله تعرض رجالى للذبح
    Korkunç ve sürekli devam eden bir rüya halinde yaşıyor gibiydim. Open Subtitles و كنت نوعاً ما أحيا فى حالة دائمة من الأحلام المروعة
    Defibrilatörler uzaktaki bir doktorun bir hastanın buna ihtiyacı olması halinde kalbe şok vermesine imkan veriyor. TED أجهزة تنظيم ضربات القلب تمكن الطبيب لإعطاء صدمة للقلب عن بعد في حالة احتاج المريض لها.
    Soloveitchik insan doğasının bu iki yönünün birbiriyle savaş halinde olduğunu iddia eder. TED ويجادل سولوفيتشيك أن هاذين الجانبين من طبيعتنا في حالة حرب بينهما.
    Suriye'deki savaş neredeyse 4 milyon insanı sınır dışına sürükledi, ama yedi milyondan fazla insan ülke içinde kaçış halinde. TED تسببت الحرب السورية بنزوح 4 ملايين شخص خارج الحدود، لكن فوق السبعة ملايين في حالة فرار دائم داخل البلاد
    Kübiti süperpozisyon halinde gözlemleyemesek bile bu haldeyken onu belirli işlemler yapmak için yönetebiliriz. TED حتى لو لم نرصد الكيوبت في حالة التراكب يمكننا استغلاله في حالة التراكب، لتنفيذ عمليات معينة.
    Ölümüm halinde ABD konsolosuna haber vermesini iste. Open Subtitles فى حالة موتى اطلب منه ان يُبلغ القنصلية الأمريكية
    Güneş'in çekirdeğinde hidrojeni helyuma dönüştüren füzyon nükleer enerjiyi fotonlar halinde serbest bırakır. Open Subtitles في لب الشمس إندماج الهيدروجين الى الهيليوم يطلق طاقة نووية على شكل فوتونات
    Tamam, uzun şeritler halinde koparın ve altıgen biçiminde örün. Open Subtitles حسناً، إطوها على شكل شرائط طويلة وإجدلها على شكل سداسي.
    Bilirsiniz, arılar kümeler halinde dolaşır balıklar sürüler halinde... TED كما تعلمون ، النحل يأتي في شكل أسراب والسمك يأتي في شكل أفواج.
    Madde ve karşıt madde parçacıkları yüksek enerjiyle çift halinde üretilirler ve karşı karşıya gelince birbirlerini imha ederler. TED تنتج المادة والمادة المضادة على هيئة أزواج في التصادمات ذات الطاقة العالية، ويفني أحدهما الآخر عند التقائهما.
    Plaza hâlâ inşaat halinde ama fiilen ağırlıklı olarak yerel halk tarafından kullanıldı. TED لا زال قيد الإنشاء، لكنه مستخدم بكثافة من قبل السكان المحليين.
    Sen gelmeden önce içine kapanık ve kendi halinde yaşardı. Open Subtitles قبل مجيئك، كان منطوياً على حاله نوعاً ما... و معزولاً.
    Çatışma hâlinde birliklerimiz var! Open Subtitles لدينا قوات تتصل بنّا!
    Biraz düşündüm de karıncalar gruplar halinde gezdiklerinden olsa gerek. Open Subtitles بعد ان فكرت بالأمر النمل يتحركون في مجموعات
    "Organize" çünkü bunu kollektif olarak, grup halinde yaparlar ve "şüpheci" çünkü güvensizlikten yola çıkarlar demek istedi. TED و قد عنى بقوله منظم ﻷنهم يعملونها بصورة جماعية يعملونها كمجموعة و الشك ﻷنهم يفعلونها من وضع عدم الثقة
    Ekip, bu yunusların yalnız olmadığını, takım halinde avlanmak için toplandığını görünce şaşırdı. Open Subtitles الطاقم مندهشون لبجدوا ان هذه الدلافين ليست منعزلة لكنهم يأتون معاً للصيد كفريق
    Görüş alanımızın kuzeydoğusunda park halinde büyük bir araç var. Open Subtitles هناك سيارة كبيرة متوقفة فى الشمال الغربى من هذا المحيط
    - Hepsi bunu yapar. - Sonsuz heyetler halinde. Open Subtitles ــ هم سيفعلون ذلك ــ شكلوا لجان لا نهائية
    Bu geceki ziyafetten önce, onarlı gruplar halinde odama gelin. Open Subtitles قبل مأدبة الليلة تعالوا إلى غرفتي في مجموعات من 10
    Dengesizliği yüzünden, Rezero sürekli hareket halinde. İşte işin sırrı burada. TED بسبب عدم استقراره، يكون ريزيرو دائما في تحرك. الآن ها هي الحيلة.
    Bin tane-- 10,000 yenlik... üçbin tane 5,000-yenlik... ve beşbin tane de 1,000-yenlik banknotlar halinde olacak. Open Subtitles ألف ورقة نقدية من فئة 10 آلاف ين ثلاث آلاف ورقة نقدية من فئة 5 آلاف ين و خمس آلاف ورقة نقدية من فئة الألف ين
    Gelsin Noel ve yeni yıl. Biz hareket halinde olacağız. Open Subtitles و عندما يحل الكريسماس و بداية العام سنكون مستمرين في التحركات

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more