Hayalimdeki kadına söylemeden önce hamileliği doğrulamam gerekirdi. | Open Subtitles | كان علي ان أكتشف سواء كان هذا حمل حقيقي قبل أن أخبر فتاة أحلامي عنه |
Ne uyuşturucu, ne gençlerin hamileliği ne de homoseksüellik. | Open Subtitles | من الآن وصاعداً، لا مزيد من المواضيع لا مخدرات، أو حمل مراهقين أو شواذ |
Ve aşağıdaki taze cesedin, gelininin doktoru olduğunu birisi öğrenirse, Lana'nın hamileliği ile ilgili bir şeylere ayağı takılabilir. | Open Subtitles | ولو اكتشف اي احد الجثه الحديثه العهد الموجوده بالاسفل لمعالج خطيبتك النفسي ربما فقط يتعثروا بحقيقه حمل لانا |
Bu fotoğraflardaki tarihe göre, hamileliği sırasında annemin asistanı sendin. | Open Subtitles | بالنسبة لتاريخ الصورة انت كنت مساعدة امي خلال فترة حملها |
Bazen bir kadın hamile olduğunda bebek dünyaya gelmeden, hamileliği biter. | Open Subtitles | أحياناً, عندما تحمل المرأة ينتهي حملها حتى قبل أن يتكون الجنين |
Atrian hamileliği de çoğu yönden insanlarınkine benzer. | Open Subtitles | الحوامل الاترينيات يشبهن الى حدما البشريات |
Bu işi çözene kadar bu hamileliği bilmesini istediğim tek kişi sensin. | Open Subtitles | حسناً حتى أسوي الأمر الشخص الوحيد الذي يعلم بهذا الحمل هو أنت |
Haminne, bence Pam'in hamileliği meselesinde, sakinleşmen gerekiyor. | Open Subtitles | جدتي أعتقد أنكي يجب أن تتركي التفكير في موضوع حمل بام |
Eminim ki istenmeyen bir hamileliği durdurmaya karşı değilsindir. | Open Subtitles | بدون شك أنت لست ضد إيقاف حمل غير مرغوب فيه. |
- hamileliği belli olanları seviyorum ama iki kişi aynı ayda olmasın diye sınırlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحب النساء اللواتي يظهر بطنهنّ لكنني أحاول تقليص العدد إلى واحدة من كلّ شهر حمل |
Bu kız arkadaşımın hızlandırılmış hamileliği. | Open Subtitles | وهذا تصوير زمني لمرحلة حمل صديقتي |
Fiona, Debbie'nin hamileliği yüzünden delirmiş. | Open Subtitles | فيونا تفقد صوابها بسبب حمل فيبي |
bir kaç örnek daha vermek gerekirse "hamileliği sona erdirmek" ve "fetus'u öldürmek" "hücre topluluğu" ve "doğmamış çocuk" "Irak'ı işgal etmek" ve "Irak'ı özgürleştirmek" "zenginlik dağıtmak", "kazanca el koymak" | TED | ولإعطائكم القليل فقط من الأمثلة: "إنها حمل" في مقابل "قتل جنين،" "خلايا لاقحة" في مقابل "طفل لم يولد،" "إحتلال العراق" في مقابل "تحرير العراق،" "توزيع الثروة" في مقابل "مصادرة الدخول." |
-Aptal Chucky. Bu bir vudu hamileliği. Hızlandırılmış. | Open Subtitles | يا أبي إنه حمل سحري إنه مسرع |
hamileliği beşinci ayı da geçti. | Open Subtitles | يجب أن تكون في الشهر الخامس من حملها الآن |
Eski eşim... orospu tüm hamileliği boyunca damardan takıldı. | Open Subtitles | عاهرتي الماضية كانت تضرب الحقن طوال فترة حملها |
Kilisede söylenen her şeyden sonra ve hamileliği ile falan belki utanıp kasabadan ayrılmıştır. | Open Subtitles | بعد كل ما قيلَ في الكنيسة و أمرُ حملها, ربما قد أُحرجت لذا فرّت من المدينة |
Zar yırtılırsa hamileliği hemen sonlandırmamız gerekir. | Open Subtitles | إذا مزقنا الغشاء فسوف ندمر حملها في موقعه |
Ve kardeşine hamileliği boyunca çok yardımcı oldun. | Open Subtitles | ولقد كنت عوناً كبيراً لأختك خلال حملها |
Başka yerlerde yüksek refah seviyesi, gelişmiş dünya hükümetlerinin hamileliği kısıtlamak için yasal tedbirlere başvurmasıyla devam etti. | Open Subtitles | وبقى مستوى مرتفع من الإزدهار عندما أدخل العالم المتطور... عقوبات تقضى... بجزاء الحوامل... |
vücudun hamileliği kendi kendine bitirmesi gibi bir şey. | Open Subtitles | إن ذلك نوعاً ما يكون الجسم ينهي فترة الحمل |