Sonuç olarak, burda yapmaya çalıştığım çocuklar için tamamen gerçekci bir deneyim yaratmak, onların bu hikayenin bir parçası olduklarını hissettikleri bir deneyim. | TED | و اخيرا ما كنت احاول عمله هنا هو خلق تجربة غامرة حقا للأطفال، حيث يشعرون حقا انهم جزء من تلك القصة جزء من تلك التجربة |
Ya da kendilerini kötü, beceriksiz, suçlu ya da tuhaf hissettikleri için fazlaca özür diliyorlar. | TED | أو يردون معتذرين بشدة لأنهم يشعرون بالسوء أو الإحراج أو الذنب أو الغرابة. |
Ama bu sadece başka yerlerdeki başka insanların artan seçimler karşısında hissettikleri baskı ile ilgili değil. | TED | ولكن ليس فحسب هذا الامر يحدث خارج امريكا او لغير الامريكين فليس هم الوحيدون الذين يشعرون بالضغط من كثرة الخيارات |
Ama hissettikleri ve söyledikleri ne olursa olsun halam birini incitebilecek biri değil. | Open Subtitles | مهما كان شعورها أو كلامها فإنّ عمّتي غير قادرة على إيذاء أحد |
Ve böyle bir çocukluk geçiren çocuğun hissettikleri şu şekilde. | TED | وهذا هو ما يشعر به أي طفل يعيش هذه الطفولة المرسومة. |
Ve dahası, diğer insanlara istediklerini almaları için yardım etmeleri gerekiyor gibi hissettikleri. | TED | بل والأكثر من ذلك، لقد شعروا بأن عليهم القيام بما يساعد الآخرين للوصول إلى ما يريدونه. |
Kriz zamanlarında insanlar güvende hissettikleri yerlere gider. | Open Subtitles | في أوقات الأزمات، الناس يميلون إلى أن يذهبوا حيث يشعرون بالأمان |
Hayatlarında yeni bir aşamaya geldiklerini hissettikleri zaman gibi. | Open Subtitles | عندما يشعرون أنه يجب أن يتخذوا خطوة جديدة في حياتهم |
Fakat bizim oyunumuzu izlediklerinde hissettikleri... bizi yenmenin bir yolunun olmadığıdır. | Open Subtitles | لكن عندما يشاهدون لنا به، وأنهم يشعرون أنه لا توجد وسيلة للتغلب لنا. |
- "Sürtük", erkeklerin kendilerini yönetimdeki kız tarafından tehtid altında hissettikleri zaman kullandıkları bir kelimedir. | Open Subtitles | عندما يشعرون انهم مهددون من قبل فتاة قوية |
Bu kızların söylemek zorundaymış gibi hissettikleri için söyledikleri bir şey. | Open Subtitles | نعم، إنه مجرد شئ تقوله الفتيات بسبب أنهم يشعرون بأن عليهم قول هذا |
Genelde göz ardı edildiklerini hissettikleri için. | Open Subtitles | بالعادة, دائماً يفعلون ذلك, لأنهم يشعرون بأنهم متجاهلون |
Hatta bazı okuyucuların, yazarın gizli sırdaşı gibi, hoş bir muzipliğe sahip arkadaşı Jane ile mektuplaşıyor gibi hissettikleri bile söylenir. | TED | حتى قيل أنّ بعض القرّاء يشعرون وكأنّهم أصدقاء الأديبةِ المقرّبون، يتبادلون الرسائل مع صديقتهم الماكرة المرحة "جاين". |
İşte o an, annem, babamın en iğrenç yerini gördü. Fakat onun için hissettikleri bir an olsun değişmedi. | Open Subtitles | في ذالك اليوم أمي رأت أسوء جزء من أبي ولكنه لم يغير شعورها تجاهة |
Atrianlar hakkında hissettikleri de sır değil zaten. | Open Subtitles | ليس بسرِ كيف هو شعورها أتجاه هؤلاء الأتريين |
Dostlarım bir şey söylemeye çalıştıklarında hissettikleri şeyleri hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر الآن بما كان يشعر به أصدقائى فى قرارة أنفسهم عندما كانوا يحاولون أن يقولوا شيئا |
Bilirsin, insanların hissettikleri türden. | Open Subtitles | ، تعلميّن مثل مثل النوع الذيّ يشعر به الناس |
Ve herkesin hissettikleri kafamı çok karıştırıyor artık ne hissettiğimle ilgili hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | وأنا متلخبطة من كل ما يشعر به الناس لا أملك أدنى فكرة عن ما أشعر به بعد الآن |
hissettikleri korku, o duygu nasıldır bilirim. | Open Subtitles | وذلك الخوف الذي شعروا به أعرف ذلك الشعور جيداً |
Cinsiyetindeki belirsizliği, güvenlik ve düzene karşı hissettikleri tehdit edici duruşunu bertaraf etmek için, O'nu, kimyasal olarak yeniden programladılar. | Open Subtitles | لإزالة اللايقين عن نشاطه الجنسي، والخطر الذي شعروا أنه يشكّله للأمن والنظام. |