* Dediğim gibi* *Bazı şeyler benim için güzel gidiyor* | Open Subtitles | *لذا مثل ما قلت* *الأمورتسير بشكل جيد بالنسبة ليّ * |
Burası bizim için güzel bir yer, ve burayı daha güzel yapmak için yaptığımız şeyleri düşünmek hoşumuza gidiyor. | Open Subtitles | هذا المكان جيد بالنسبة لنا ونحن نفضل أن نعتقد أن المكان تحسن بوجودنا |
Bir kalem için güzel yer, Poe'nun tüm tozunu yutmuş. | Open Subtitles | مكان جميل بالنسبة لقلم "مناسب جداً لـ"بو |
Hapisten yeni çıkmış, temizleme işinde çalışan biri için güzel bir ev. | Open Subtitles | ثقوب جيدة بالنسبة لرجل خرج مؤخراً من السجن ويعمل في واجب داخلي |
Sesini kesip, çalmanı istediğim albümleri çalarsan bu senin için güzel bir iş olabilir. | Open Subtitles | هلا تسكتي وحسب وتشغلي الأسطوانات التي أطلب منك تشغليها هذا قد يكون عمل جانبي رائع بالنسبة لك |
Senin için güzel bir şey yapmak istediğini biliyorum. | Open Subtitles | حسنا, اعلم انها كانت تحاول عمل شيء لطيف لك |
Aslında ben ona yardım edebilirim, bu da benim için güzel bir değişiklik olur. | Open Subtitles | الأمر هو ، يمكنني أن أساعدها ، و إنه لشعور لطيف من أجل التغيير. |
Eğer kimse gelmezse iş için güzel bir başlangıç olacak. | Open Subtitles | ستكون بداية رائعة للمشروع إن لم يأت أحد |
Evine döndüğün için güzel bir gün olmalı, Todd. | Open Subtitles | هذا الانتقال جيد لك يا تود |
Tanrım.Tadı komikmiş tadının bebekler için güzel olduğunu söylerler bide. | Open Subtitles | ياللهول يقولون ان له مذاق جيد بالنسبة للأطفال بالنسبة ليّ، مذاقه غريب |
Senin için güzel bir çalışma günü müydü? | Open Subtitles | أكان يومٌ جيد بالنسبة لك في العمل ؟ |
- Bugün senin için güzel bir gün. - Bugün hepimiz için güzel bir gün. | Open Subtitles | ما لاحظته، هو جيد بالنسبة لكم - إنه ليوم جيد بالنسبة لنا جميعاً - |
Ama burası bizim için güzel bir yuva oldu. | Open Subtitles | ولكنه كان موطن جميل بالنسبة لنا |
Senin için güzel bir gizemim sadece. | Open Subtitles | أنا سر جميل بالنسبة لكِ |
Ve birbirimizi tanımak için güzel bir yol olabilirdi belki bu. | Open Subtitles | وأنه قد يكون وسيلة جيدة بالنسبة لنا للتعرف على بعضهم البعض بشكل أفضل. |
Hepimiz için güzel bir tavsiye bu. | Open Subtitles | هو في الواقع نصيحة جيدة بالنسبة لنا جميعا. |
Senin için güzel bahane, değil mi? | Open Subtitles | إنه عذر رائع بالنسبة لك ، أليس كذلك ؟ |
Bence başkalarının da senin için güzel bir şey yapma vakti geldi. | Open Subtitles | أظن حان الوقت ليفعل أحد شيء لطيف لك |
Aslında ben ona yardım edebilirim, bu da benim için güzel bir değişiklik olur. | Open Subtitles | الأمر هو ، يمكنني أن أساعدها و إنه لشعور لطيف من أجل التغيير |
Eğer kimse gelmezse iş için güzel bir başlangıç olacak. | Open Subtitles | ستكون بداية رائعة للمشروع إن لم يأت أحد |
Evine döndüğün için güzel bir gün olmalı, Todd. | Open Subtitles | هذا الانتقال جيد لك يا تود |
Sizin için güzel bir şeyler yapmak istedim. | Open Subtitles | لم أرد إلا أن أفعل شيئاً لطيفاً من أجلكم يا رفاق |
İnsanlarla tanışmak için güzel bir yol olacağını düşündüm ama... | Open Subtitles | معتقدا ان تلك طريقة رائعة لمقابلة الناس، لكن.. |
Zihnini arındırıp bir şeyleri hâlletmek ve biraz da bir şeyler tüttürmek için güzel yer. | Open Subtitles | مكان جيد لتصفية ذهنك ولتفهمي الأمور وتدخني شيئًا ما |
Bu gece çılgınca bir şey yapmak için güzel bir bahanen var gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو هذا وكأنهُ عذر جيد لفعل شيء مدهش حالاً و الليلة |
Bu manyakları kamçılayabilirim. Sizin için güzel bir gösteri olacak. | Open Subtitles | يمكنني جلد هؤلاء المجانين يستطيعون تقديم عرض جيد لكَ |
Burada yalnızca bir gece kalacağım. Akşam yemeği için güzel bir restoran biliyor musunuz? | Open Subtitles | سأمكث هنا لليلة واحدة، فهل لديك اقتراح لمطعم جيد من أجل العشاء؟ |
♪ Sevilesi kollarını aç yaşamak için güzel bir yer, yenilginin acısını biraz da olsa unutturur | Open Subtitles | ♪إفتح ذراعيك المحِبَّتَين ♪ لسعة الهزيمة يخفف من وطأتها مكان رائع للعيش |