| Yine bir kere daha, onun hayalleri, içinde yaşadığımız dünyayı tarif ediyordu. | Open Subtitles | بث واضح ومره اخري رؤياه تصف بالضبط العالم الذي نعيش فيه الان |
| Bu yüzden, bence tutumluluk içinde yaşadığımız zamanda harika bir karşı görüş. | TED | لذا، أعتقد أن حسن التدبير يمثل تناقضًا تامًا مع العصر الحالي الذي نعيش فيه. |
| İçinde yaşadığımız bu bölünmüş, siyasi kutuplaşmalı dünya bazen farklılıklarımızı öylesine büyük gösteriyor ki bunu aşılamaz bir şeymiş gibi. | TED | وهذا العالم المنقسم والمستقطب سياسًا الذي نعيش فيه يؤثر علينا بجعلنا نشعر أن اختلافاتنا واسعة ولا يمكن أن تقهر. |
| Bunun nedeni ise içinde yaşadığımız bu ikicilik kültürü küçük yaştan itibaren bize dünyayı iyi ve kötü diye gruplandırmak öğretiliyor. | TED | وذلك لأننا نعيش في هذه الثقافة المزدوجة وتعلمنا من سن مبكرة جدا لفرز العالم إلى الخير والشر. |
| Ve sonra şu anda içinde yaşadığımız toplumu inşa etti. | TED | و , كذلك بنت المجتمعات التي نعيش بها نحن الان |
| Şimdi yaratacağımız gelecekle ilgili konuştuğumuzda, bir şeyden bahsetmek bence gerekli. Bu da içinde yaşadığımız dünya hakkında net bir görüşe sahip olmak. | TED | لذا عندما نتكلم الآن عن المستقبل الذي سنصنعه, أحد الأشياء المهمة في رأيي هو وجود رؤية واضحه ومفهومة تجاه العالم الذي نعيشه حالياً. |
| Kendin söyledin Koca Baba. Riya, içinde yaşadığımız düzenin adı. | Open Subtitles | لقد قلتها يا أبى الكبير الكذب حقيقة نحيا فيها |
| Ve hakikaten, diyorum ki içinde yaşadığımız gerçeklik bu. | TED | وبالفعل، أود أن أقول هذا هو الواقع الذي نعيش فيه. |
| Bugün içinde yaşadığımız dünyanın çoğunluğu ormandı. | TED | أغلب العالم الذي نعيش فيه اليوم كان عبارة عن غابات. |
| Bazen içinde yaşadığımız dünyadan nefret ediyorum. | Open Subtitles | أحياناً، أنا لا أحب العالم الذي نعيش فيه |
| Ve ortaya çıkan yeni fizik yasaları şaşırtıcı bir şey içeriyor -- sen, ben ve içinde yaşadığımız dünya bir illüzyondan fazlası olmayabilir. | Open Subtitles | و فهم قوانين الفيزياء الجديدة التي أظهرت نتائج مذهلة أنتم و أنا و العالم الذي نعيش فيه ربما لا نكون أكثر من مجرد وهم |
| İçinde yaşadığımız hayat maalesef bu, bayanlar baylar. | Open Subtitles | هذا هو العالم الذي نعيش فيه سيداتي وسادتي |
| İçinde yaşadığımız altından kafesi gördün. | Open Subtitles | لقد رأيت القفص المطلي بالذهب الذي نعيش فيه |
| Milano'ya vardığında içinde yaşadığımız bu cennetten geriye hiçbir şey kalmayacak. | Open Subtitles | عندما يصل الى ميلان, لن يتبقى شيئا من النعيم الذي نعيش فيه |
| İçinde yaşadığımız Dünyanın çok tehlikeli bir yer olduğu gerçeğini düşünüyordum. | Open Subtitles | أنا أفكر في حقيقة أنّ هذا العالم الذي نعيش فيه خطيرٌ جدًا |
| İkiniz de şu an içinde yaşadığımız cehenneme pek aldırış etmiyor gibisiniz. | Open Subtitles | يبدو ألّا أحد منكما منتبه كفاية للجحيم المُنزل على الأرض الذي نعيش فيه. |
| İçinde yaşadığımız dünya karmaşık ve yoğun verilerle dolu. | Open Subtitles | نعيش في عالم مشبه بالمعطيات المعقدة الهائلة |
| İçinde yaşadığımız muhitler, genel olarak, bunun gibidir. | TED | البيئات التي نعيش فيها، الأكثر عادة، مثل ذلك. |
| Ve şimdi gerçekten içinde yaşadığımız dünyayı kastetmiyorum. | TED | وأنا لا أقصد حرفياً العالم الذي نعيشه نحن. |
| Kendin söyledin Koca Baba. Riya, içinde yaşadığımız düzenin adı. | Open Subtitles | لقد قلتها يا أبى الكبير الكذب حقيقة نحيا فيها |
| Ama içinde yaşadığımız topluma karşı da sorumluyuz. | Open Subtitles | لدينا الحق فى الحياة و العمل والتفكير كأفراد. ولكن أيضاً لدينا إلتزام للمجتمع الذى نعيش به. |
| Sadece içinde yaşadığımız bu domuz ahırını temizliyorum, hepsi bu. | Open Subtitles | انني أنظف فقط تلك الزريبة التي نسكنها |
| Şu an içinde yaşadığımız kültür, doğaçlamanın müziği ile dolu dilimlenen, küp küp doğranılan, kat kat kesilen ve kim bilir dağıtılan ve satılan. | TED | ان الثقافة التي نعيشها الآن تعج بالموسيقى المرتجلة التي تم تشريحها و تقطيعها الى طبقات و توزيعها و بيعها والله اعلم |