| Kemiklerdeki işaretler, kesici bir aletin izleri, ama metal değil. | Open Subtitles | تلك العلامات على العظام من جراء آلة قطع وليس معدن |
| İşaretler belli bir düzende. Ne olduğunu anlasam bile tüm haritayı okuyamam. | Open Subtitles | العلامات على شكل نموذج لكن حتى لو استطعت ان اعرف ماذا تعني, |
| Bazı çiçeklerin üzerindeki morötesi işaretler böcekler nektara ulaşsın diye kılavuzluk yapıyor olabilir. | Open Subtitles | ربما لأن العلامات الفوق بنفسجية على بعض الأزهار تعمل على توجيه الحشرات للرّحيق. |
| Bazı kanıtlar, biraz daha olumlu işaretler olmadan, bu riski almayı tavsiye edemem. | Open Subtitles | بدون بعض الأدلة لبعض الإشارات الإيجابية لا يمكنني أن أوصيّ باللجوء إلى مخاطرة |
| Sahilin temiz olacağını tam olarak hangi yöne gideceğimizi gösteren işaretler olacağını bekliyorduk. | Open Subtitles | كنا نتوقع الهبوط على شواطئ سبق تطهيرها مع إشارات ترشدنا إلى أين نتقدم |
| Güneş ufukta belirmeden önce tüm işaretler kalmanı söylediği içindir. | Open Subtitles | لهذا إننا نضع العلامات التي تقول ''غادر قبل غروب الشمس'' |
| Bu işaretler gösteriyor ki şapka Coğrafyacılar Derneği üyeleri için yapılmış. | Open Subtitles | لا ، هذه العلامات تعني أنها صنعت لعضوٍ في نقابة الجغرافيين |
| Hiçbir yara falan bulamadım, yalnızca göğsünde tuhaf işaretler var. | Open Subtitles | لم أجد أي جُرح، فقط بعض العلامات الغريبة على صدره |
| Göğsundeki hareketleri görebiliyorsunuz, küçük işaretler antenimizi veya elektrotlarımızı koyduğumuz yerler. | TED | بإمكانكم رؤية الحركة في صدره ، وتلك العلامات المخططة هي أماكن زرع الأقطاب أو الهوائيات. |
| İşaretler komşularından daha büyük bir tehdidi gösteriyor. | TED | العلامات تتفق على وجود تهديد أكبر من جيرانهم. |
| Kalkandaki işaretler kabilenin önde gelen savaşçıları olduklarını gösteriyor. | Open Subtitles | تلك العلامات على وسط الدرع تدل على المحاربين الاوائل في القبيلة |
| bilirsin, işaretler ve şekiller olursa daha kolay okuyorum. | Open Subtitles | مثل العلامات والأغلفه، وما شابه . اقرأها جيدآ |
| O işaretler Vida Surat adında bir adam tarafından yapıldı. | Open Subtitles | تلك العلامات وضعت هناك من قبل رجل اسمه سكروفيس |
| Bu işaretler öylesine güçlü ki birinin sansürlendiğini önceden bilmenize gerek yok. | TED | الآن هذه الإشارات هي في الواقع قوية للغاية لدرجة أنه لا تحتاج إلى معرفة أن أحدهم كان تحت الرقابة. |
| Bunu tümör saldırısını dinlemesi için tasarladık: Tümörün yaymak için ihtiyaç duyduğu kimyasal işaretler orkestrası. | TED | صممناه للتصنت إلى اجتياح الورم: معزوفة الإشارات الكيميائية التي تحتاج الأورام لعملها لكي تنتشر. |
| Öyle. Ama hayatımda bazı şeyler oldu, göz ardı etmek istemediğim işaretler. | Open Subtitles | أنا كذلك، لكن هناك أمور حدثت في حياتي، إشارات لا أريد إهمالها |
| Ufak bir dans cezbedici bir koklama ya da aşikâr işaretler. | Open Subtitles | بعمل رقصات صغيرة، أو ببعث روائح محفّزة.. أو إرسال إشارات صارخة. |
| Bu yollar üzerinde işaretler, kesişme noktaları ve kavşaklar vardır. | Open Subtitles | ، لهذه الطرق السريعة اشارات وتقاطعات وتبادلات |
| Bazı işaretler, başta güçlü şekilde varken, popülerliğini yitirip kaybolmuş, diğerleri sonradan keşfedilmiş. | TED | فرضت بعض الرموز نفسها بقوة، قبل أن تخسر رواجها وتتلاشى، مع اختراع رموز أخرى لاحقا. |
| Artık dünyada bunun değiştiğine dair bazı işaretler görüyoruz. | TED | هناك بعض المؤشرات حول العالم أن هذا يبدأ في التغيير. |
| Senin gibi pek tecrübeli bir dedektifin... bir sürü işaretler çıkarabileceği bir ortam. | Open Subtitles | في الواقع هناك ما قد يعتبره محقق خبير مثلك احتمالات وجود علامات عراك |
| Ve tüm işaretler en yüksek doğurganlık için bu geceyi gösteriyormuş. | Open Subtitles | وتشير كل الدلائل إلى أن أقصى خصوبة ستكون هذه الليلة تحديداً |
| Ama üstlerine küçük Latin harfleriyle işaretler koymuşlar acayip deli oldum! | Open Subtitles | لكن حينما يضعون عليها لافتات صغيرة بأسماء لاتينية تجعلني أرغب في إيذاء نفسي |
| Ne de bir çeşit alfabe olduklarını iddia etmek için yeterli sayıda tekrar eden işaretler görmüyoruz. | TED | كما أننا لا نرى علامات تكرار بانتظام بما يكفي تشير إلى أنها نوعا ما حروف أبجدية. |
| Bu yerdeki inanılmaz şeylerin işaretleri var ama gitmemizi söyleyen işaretler de var. | Open Subtitles | ثمّة دلالات على المستحيل تعجّ بهذا المكان، لكنّي الآن أحسبها دلالات تنصحنا بالرحيل. |
| Alâmetler, işaretler, kemik fırlatmalar... | Open Subtitles | الطالع,و الأشارات, ورمى العظام |
| Ama sürekli garip işaretler ve rüyalar görüyorum ve sanırım bunlar seni de ilgilendiriyor | Open Subtitles | ولكنى مازالت اتلقى الاشارات و احلم بأحلام |
| Bu yüzden, matematiğin hiç kullanılmamış olduğu bir alan biyolojide desen formasyonu, derideki işaretler... vs. | Open Subtitles | فان مجالا لم تقترب منه الرياضيات من قبل أنماط وأشكال بيولوجية وعلامات فى كائنات حية |