Diğer ikiz, Callum, doktorun söylediklerine göre, sağlıklı görünüyordu, ve bu ikizler tek yumurta ikiziydi genetik açıdan birebir. | TED | لكن التوأم الأخ، كالوم، بدا أنه معافى، بقدر ما أمكن الطبيب أن يقول وهذان التوأمان كانا متماثلين، متطابقين وراثيًا |
Benim de bir abim ve çok kavgacı ikiz ablalarım vardı. | Open Subtitles | حسنا, أنا ترعرعت مع أخ أكبر مني و شقيقتي التوأم مشاكسة |
Karım kısa süre önce ikiz doğurdu. Onu öldürürsem bebeklere bakabilirim. | Open Subtitles | زوجتى وضعت توأم وعلى أن أقتله حتى تظل أطفالى فى الحضانه |
Sonra sanki onunla kaçıp ikiz doğurmak istemişim gibi sandalyesinden fırladı. | Open Subtitles | ثم إنطلق من الكرسي وكأنني قلت أنني أريد الهرب ولدي توأم |
Lagos'ta yaşayan ve on beş yaşında olan ikiz kız yeğenlerim var. | TED | لدي ابنتا أخت وهما توأمان عمرهما 15 سنة تعيشان في لاغوس. |
Şimdi ikisinede daha eşit davranma zamanı, tıpkı ikiz kardeşler gibi. | TED | لقد حان الوقت لأن نساويهما. كما نساوي بين التوائم. |
Her yıl o, eşi ve ikiz kızları festivalin ilk gününe katılırlar. | Open Subtitles | في كل عام هو وزوجته، وبناته التوأم يقصدون المهرجان في اليوم الأول |
- Cinsiyetlerini söylemeyin. - İkiz olmaları yeterince sürpriz olmadı mı? | Open Subtitles | ـ لا تخبرينا عن الجنس ـ التوأم لم يكن مفاجأة كافية |
Böylece ikiz kardeşim Kaesava doğduğunda büyükbamam Keshava'nın isminin telaffuz edilişi üzerinde oynama yapmaya karar verdi. | TED | بعد ذلك عندما ولد كيشافا أخي التوأم قرر تغيير تهجئة اسم كيشافا |
Accra'daki annem, Boston'daki ikiz kız kardeşim, New York'taki en iyi arkadaşlarım: Bu bağlar benim için birer yuva gibi. | TED | والدتي في آكرا،أختي التوأم في بوسطن، آصدقائي المقربين في نيويورك: هذه العلاقات هي الوطن بالنسبة لي. |
Fakat bazen yapmamamız gerekirken açıkça konuşuyoruz ve bunu 10 yıl önce ikiz kardeşimi hayal kırıklığına uğrattığımda öğrendim. | TED | لكننا أحياناً نتحدث عندما لا ينبغي علينا أن نتحدث، حيث تعلمت ذلك عندما خَذلتُ أخي التوأم منذ أكثر من ١٠ سنوات. |
İkiz kardeşim belgesel yapımcısı ve ilk filmlerinden birinde bir dağıtım şirketinden teklif aldı. | TED | أخي التوأم مُخرج أفلام وثائقية، وحصل على عرض من شركة توزيع لأحدى أول أفلامه. |
Ama bu durumda kötü ikiz ve daha kötü ikiz var. | Open Subtitles | لكن في هذه الحالة انه توأم شرير و توأم اكثر شرا |
Yine de olur böyle şeyler. İkiz kız kardeşler vardı... | Open Subtitles | لكن لازالت مثل هذه الأشياء تحدث .. عرفت شقيقتين توأم كانا |
Ah, O bir ikiz... sağlıklı bir kadının içinde taşıyabileceği onun ikiz dölü. | Open Subtitles | هو توأم قادر على حمل توأمه الجنين بداخله اذا كان أنثى |
İnsanlar ikiz yaratılır derler. | Open Subtitles | يقولون بان هناك توأم لكل شخص في هذا العالم |
Kardeşim "yapışık ikiz" sözünü tercih ettiğini söylemek istiyor. | Open Subtitles | أعتقد أن ما يقوله أخّي، أنه يفضّل التعبير توأمان ملتصقان |
Senin ailende sekiz tane ikiz var. | Open Subtitles | عائلتك كان لديها ثمانية من التوائم لأكثر من ثلاثة أجيال |
Rose bir şekilde, yedi çocuğunu birden hayatta tutmayı başarıyor, ve bir kaç ay sonra, erken doğumla ikiz çocuklarını dünyaya getiriyor. | TED | بطريقة ما استطاعت أن تبقي على أطفالها السبعة أحياء وبعد أشهر قليلة وضعت توأمين خدج لم يكتملا النمو |
Ne iyi ettin de "ayrı" kelimesini ekledin, yoksa yapışık ikiz sanardık. | Open Subtitles | من الافضل أن تضع كلمة منفصل لكي لانظن أنك تستمع مع تؤام |
Zavallı şey, 18 aylık hamile gibi görünüyor. Umarım ikiz değildir. | Open Subtitles | يالها من مسكينة حوالي 18 شهر حبلى, تمنّي أنهم ليسوا توائم |
İkiz Tepeler'de oturuyor. Bir çıkmaz sokak. | Open Subtitles | انها تعيش فى توين بيكس الشارع فى النهاية |
...ikiz yildizlar olan Agape ve Satori etrafindaki yorungede oldugunu belirtmissin. | Open Subtitles | يدور حول النجمين التوأمين جابي وساتورى قرب البرج ليرا |
O bahsettiği kişi senin ikiz kız kardeşin. | Open Subtitles | الشخص الآخر الذي تحدّث عنه هو إختك التؤام. |
Bir daha asla Lexi halamla alay etmem. Sanki ikiz hamilelik yaşıyor gibiyim. | Open Subtitles | لن أستهزأ من العمة لكسي مرة أخرى أشعر و كأنني حامل بتوأم |
İkiz'in öldüğü gerçeğini görmezden gelirsek bu onun başlangıç vuruşu yapma şekline uyuyor. | Open Subtitles | واذا تجاهلنانا حقيقة ان جيمنى ميت فان هذا يطابق أفعاله |
Sadece ikiz doğursa iyi, Siyam ikizi doğurtuyormuş. | Open Subtitles | لم يكن يولّد مجرّد توائم، بالطبع، بل توأماً سياميّا. |
Gece yarısı iki tane küçük ikiz kız bana benimle sonsuza dek oynamak istediklerini söylediler. | Open Subtitles | قالت لي توأمتان أنهما يريدان اللعب معي للأبد |
İkiz kardeşimle beraber büyüdüm, inanılmaz derecede sevecen bir kardeşti. | TED | لقد نشأت مع توأمي المتطابق، والذي كان أخًا ودودًا للغاية. |