| Novak'ın adını değiştirdiğini farz ediyorum çünkü abisiyle tanınmak istemiyordu. | Open Subtitles | أفترض نوفاك غير اسمه لأنه لم يرغب في يشارك شقيقه. |
| Bu yüzden popülerliğini yitirdi. Kimse başlangıca geri dönmek istemiyordu. | TED | و ذلك قلل من شعبيته . لم يرغب الناس في العودة الى نقطة البداية |
| Ve, o anda dahi, yapmakta olduğu şeyin ne olduğunun kendisine anımsatılmasını istemiyordu. | TED | وحتي في لحظة وحشيته لم يرد أن يذكره أحد بوحشيته أو بما يفعله |
| Sanırım altın kazının hiç kimse ile tatile çıkmasını istemiyordu. | Open Subtitles | اظن لايريد ان تذهب بطته الذهبية في اجازة مع اي شخص |
| Muhtemelen o sözleri duymak istemiyordu. | Open Subtitles | من المحتمل أنه لم يرغب في سماع تلك الكلمات |
| George'dan başka kimse istemiyordu, o da öldü. | Open Subtitles | لايوجد احد يرغب فى هذه اللوحة الا جورج, وها هو قد مات |
| Kalp hastalığı varsa niye ilaç almak istemiyordu ki? | Open Subtitles | إن كان لديه مشكلة قلبية لماذا لا يرغب بدواء القلب ؟ |
| FBI adamı bu yolculukta çok yorulmuştu ve konuşmak istemiyordu. | Open Subtitles | الرجل الاف.بي.آي كان ضعيف بسبب رحلته إلى العالم الاخر ولم يرغب أن يتحدث |
| Asla beni istemediler... Annen de zaten istemiyordu.. | Open Subtitles | لم يكن يرغب في طفل و لذلك أمي كانت كذلك أيضا |
| Ya da bir başka ailesi yoktu. Belki hiç aile istemiyordu. | Open Subtitles | أو ربما ليس هناك عائلة ثانية ربما لم يرد ابدا عائلة |
| Herkes bildiğinde, bir şey yapmak isteyeceklerini düşünmüştü, ama aslında kimse bilmek istemiyordu. | TED | ظنَّت بأنه عندما يعلم، سوف يريدون أن يقوموا بعمل شيء ما، لكن في الواقع لم يرد أحد أن يعرف. |
| Paulie. dükkanında kimsenin ölmesini istemiyordu. | Open Subtitles | كنت أعرف أن بولي لم يرد أن يمت أحداً بالمبنى |
| Ölmek istemiyorum. Jordan'da istemiyordu. | Open Subtitles | لاأريد أن أموت وجوردان أيضا لايريد أن يموت |
| Lana bilsin istemiyordu. Sana söylediğine şaşırdım. | Open Subtitles | لم يشأ أن تعرف لانا بالأمر تفاجأت لأنه أخبرك |
| Bekle. Gitmek istemiyordu ki. Ona başka ne söz verdin? | Open Subtitles | انتظر , هي لم ترد الذهاب بماذا وعدتها ايضا ؟ |
| Mulwray öldürüldü ve başka bir yere sürüklendi, çünkü birileri cesedin okyanusun ortasında bulunmasını istemiyordu. | Open Subtitles | لقد نقل لأن شخص ما لم يُرد أن يُعثر على جثته في المحيط. |
| Dinle gezgin bir tiyatrocunun oğlu olduğunu bilmeni istemiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يريدك أن تعرف أنك ابن ممثل رحّال لم يكن يريدك أن تشعر بالخجل |
| Son erkek arkadaşın Richard, çocuk yapmak istemiyordu. | Open Subtitles | صديقك القديم ريتشارد لم يرد ان يحصل على اطفال |
| Biliyorsun Servoz o taraftan tırmanmak istemiyordu, herkes biliyordu. | Open Subtitles | سيرفيوس لم يكن يريد الصعود من هذا الجانب ولكن الجميع ارادوا ذلك |
| Piliç, bütün o mal ile tek başına ortalıkta dolanmak istemiyordu. | Open Subtitles | لم تكن تريد التجول بمفردها مع كل تلك الكمية من البضاعة |
| Caddeleri su basmıştı, fakat insanlar böylesine milli bir günün bir parçası olma fırsatını kaçırmak istemiyordu. | TED | الشوارع كانت فائضة، لكن الناس لم ترد أن تضيِّع فرصة أن تكون جزء من يوم وطني كهذا. |
| Ve ben evde rahatsız istemiyordu. | Open Subtitles | لم أرد أن أزعجك في المنزل |
| Annesinin bilmesini istemiyordu. | Open Subtitles | لم تشأ أن تعلم أمها بالأمر |
| O an anladım ki, bu filmde oynamamı istemiyordu. | Open Subtitles | حينها أدركت أنه لا يريدني أن اشتغل في هذا الفيلم |