| Peki bu izlerin Fulcher ve Speck'te bulduklarımızla ne ilişkisi var? | Open Subtitles | و هذه العلامات تتعلّق بالعلامات التي أوجدة على فلتشر و البقعة |
| Çünkü, bu izlerin '64 model Buick Skylark tarafından yapılmasına olanak yok. | Open Subtitles | لأنه من المستحيل أن تكون هذه العلامات "من إطارات "بويك سكيلارك 64 |
| Kesin olarak sizin demiyorum ancak bu izlerin bir kadına ait olduğuna eminim | Open Subtitles | لا أعني بصماتك على وجه التخصيص، لكنني متأكد بإنصاف أن هذه البصمات انثوية |
| Ertesi gün parmak izlerin FBI bilgisayarında görünür. | Open Subtitles | البصمات على سيكشفون اليوم وفى الفيدرالى المكتب كمبيوتر فى |
| Altınla denendiğinde kolay tespit edilemeyen izlerin bile bulunabilmesi için ideal bir zemin. | Open Subtitles | على غرار البلاستيك، سطح المثالي ل رفع بصمات لا يمكن اكتشافها مع الذهب. |
| Parmak izlerin benzersiz. | Open Subtitles | هل علمت بأن بصمات أصابعك تتميز عن باقي العالم ؟ |
| Ve Büyük Patlamadan sonra her şey genişlediğinde, bu izlerin de her şey gibi genişlemiş olacağı düşünülebilir. | Open Subtitles | وبعد ذلك,بعد الإنفجار الكبير عندما تمدَّد كل شىء, هذه الآثار كان يمكن أن تمد |
| Enjektörün her tarafında parmak izlerin varken yas tutan dulu oynaman zor olacak. | Open Subtitles | سيكون من الصعب عليكِ أن تمثلي دور الأرملة الحزينة و بصماتك على المصل |
| "Sırttaki izlerin", mecaz olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلتَ أن الندب على الظهر هي تشبيه |
| Ve izlerin pozisyonu, saldırının aşağıdan geldiğini göstermiştir. | Open Subtitles | وموضع العلامات تشير أيضا الى ان الهجوم أتى من أسفل |
| Vücudun üst kısmındaki izlerin hiçbiri, ölüm nedeni değil. | Open Subtitles | لا شيء من العلامات على الجزء العلوي من الجثّة هي سبب الوفاة. |
| Başlangıçta, bu izlerin yırtıcı hayvanlardan geldiğini düşündüm fakat şuna bakın. | Open Subtitles | بالبداية ظننت أن كل هذه العلامات مصدرها الحيوانات المفترسة لكن أنظري لهذه |
| Lakota şaman kaynaklarımı araştırdım ve bu belirgin izlerin olduğu herhangi bir iyileştirme ayinine rastlamadım. | Open Subtitles | لقد بحثت في كل طقوس المعالجة الخاصة بقبيلة لاكوتا و لا يوجد طقس معالجة واحد قد يتسبب بظهور تلك العلامات الدائرية |
| Ama şu an izlerin ona ait olduğu kesin değil. | Open Subtitles | ولكننى لا يُمكننى تأكيد ان تلك البصمات لها. |
| ...sipariş ettiğin ucuz şarapta bıraktığın parmak izlerin ellerinde. | Open Subtitles | البصمات المتروكة على زجاجة النبيذ الرخيص التي طلبتها |
| Evdeki diğer izlerin sahibini teşhis ettik. | Open Subtitles | ماذا لدينا؟ حصلنا على هوية من مجموعة البصمات الأخرى من البيت |
| Parmak izlerin, suç mahâllerinin her yerinde, Sean. | Open Subtitles | بصمات أصابعكَ في جميع أنحاء كلتا مشاهد الجريمةِ، شون. |
| Neal, parmak izlerin deponun ve zırhlı arabanın her yerinde var. | Open Subtitles | نيل ، بصمات اصابعك كانت في جميع أنحاء المخزن وعلى السيارة المدرعة |
| Aldığın izlerin, cipteki parmak izine uyup uymadığını hemen öğreneceğiz. | Open Subtitles | وهذا الذي سـيقوم بمطابقة بصمات الرجال في الموعد مع البصمة المجهولة التي وجدت في السـيارة |
| Atavizm, bu yok olan izlerin yeniden ortaya çıkmasıdır. | Open Subtitles | الرجعية هي إعادة ظهور الآثار التي كانت قد إختفت. |
| Hayır, eğer kurbanın kanına basmış olsaydı izlerin pencereye yaklaştıkça yoğunluğunun azalması gerekirdi. | Open Subtitles | لا، لو كان دمها، لكانت الآثار أقلّ تشبّعها مع ابتعاده وعودته للنافذة |
| Enjektörün her tarafında parmak izlerin varken yas tutan dulu oynaman zor olacak. | Open Subtitles | سيكون من الصعب عليكِ أن تمثلي دور الأرملة الحزينة و بصماتك على المصل |
| Eski izlerin üstünde yeni yaralar. | Open Subtitles | جروح جديدة فوق الندب القديمة |
| Sorun ayak izlerin değil algılama yeteneğin. | Open Subtitles | لا يوجد فرق ملحوظ بينهما مشكلتك ليست مع آثارك |
| Küvet çevresindeki izlerin çoğunluğu, akan su ve olay yerindeki faaliyet sonucu silinmiş. | Open Subtitles | حسناً إذاً معظم الطبعات حول الحوض ممسوحة بواسطة الماء ونشاط مسرح الجريمة |