| Doğal güzellik veya sanatın tatı kültürler arasında kolayca gezinebilir. | TED | ذوق الجمال الطبيعي و الفني يتنقل عبر الثقافات بسهولة كبيرة. |
| Başka kültürler bu yedi yıldızdan daha büyük bir resim çıkardılar. | Open Subtitles | ولكن الثقافات الأخرى رأت تلك النجوم السبع كجزء من صورة أكبر |
| Sanatlar arasında birçok farklılıklar vardır, ama aynı zamanda evrensel olan, kültürler arası estetik zevkler evrenseldir. | TED | هناك العديد من الاختلافات في الفنون، مع ذلك هناك أمور عامة، بين الثقافات حول المتعة الجمالية و القيم. |
| Tarih boyunca, farklı kültürler bunu sağlamak için çeşitli yöntemler kullanmıştır. | TED | عبر التاريخ استخدمت الحضارات المختلفة طرقاً متنوعة لتحقيق ذلك. |
| Size katılmak, başka gezegenlere gitmek, yeni dünyalar, yeni kültürler keşfetmek, galaksiyi Goa'uld' dan kurtarmanıza yardım etmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أنضم لكم. في استكشاف الكواكب الأخرى أكتشف عوالم جديدة, ثقافات جديدة أساعد في تخليص المجرة من الجواؤلد |
| kültürler değerlendirmenin kilit özelliğini binlerce yıl önce keşfettiler. | TED | اكتشفت الثقافات السمة الرئيسية للتقييم منذ آلاف السنين. |
| Ancak şu da var ki, bu kültürler, bu yerli kültürler, ormanlardan bile daha hızlı yok olmaktalar. | TED | ولكن أيضا، تلك الثقافات، تلك الثقافات الأصلية تتلاشى بسرعة تفوق سرعة تلاشي الغابات نفسها. |
| Bu kültürler bir zamanlar, dans ediyor, âşık oluyor, tanrıya şarkılar söylüyor ve ormana tapıyordu, şimdi tek kalan şey, gördüğünüz gibi taşlardaki izler. | TED | هذه الثقافات التي كانت ترقص وتتحاب فيما بينها، وتغني للإله وعبدت الغابة كلما تبقى هي رسومات على الحجر، كما ترون. |
| kültürler, kurumlardaki bürokrasiler -- evrensellerdir ve onlar sağduyuymuş gibi görülebilir. | TED | الثقافات والبيروقراطية والمؤسسات -- كلها عالمية، ويبدو أنها تتشارك نفس الحسّ. |
| Bu yerlerde daha çok sömürge döneminden sağ çıkmış yerli ve karma kültürler kutlanıyor. | TED | في هذه الأماكن، الأمر يتعلق أكثر بالاحتفال بالسكان الأصليين ومختلف الثقافات التي صمدت أثناء الفترة الاستيطانية. |
| Amerikalı psikolog Paul Ekman, kültürler boyunca görsel ipuçlarının aynı şekilde anlaşıldığı belirli evrensel duyguları tanımladı. | TED | العالم النفسي بول إيكمان قام بتحديد مشاعر معينة في العالم والتي يمكن فهم ملامحها المرئية بنفس الطريقة عبر الثقافات. |
| Bu saniyede 127 sürüş eder ve bu da kültürler arası bir fenomen olduğunu gösteriyor. | TED | هذه هي 127 رحلة في كل ثانية، ويظهرُ ذلك أنها ظاهرة موجودة في كل الثقافات. |
| Aynı kaybolmuşluk ve kültürler arasında bölünmüşlük hissi. | TED | نفس الشعور بالضياع والتمزّق بين الثقافات. |
| Üç büyük sıradağın; Himalayalar, Karakurum ve Hindukuş'un birleşmesinde bazı yerel kültürler yüzyıllar boyunca buzulların canlı olduğuna inandı. | TED | في نقطة التقاء ثلاث سلاسل جبلية، الهمالايا، القراقرم والهندوكوش، كانت بعض الثقافات المحلية تؤمن أن الجليدات الثلجية كائنات حية، |
| Bu dönemde kültürler, dinler... birbiriyle iletişim hâlindeydi. | TED | لقد كان ذلك عصرًا حيث الثقافات والأديان تتحدث مع بعضها البعض. |
| Tüm bireyler ve tüm kültürler gerçeklikte gerçekleştirilemeyecek ideallere sahiptir. | TED | كل الأفراد وكل الثقافات لديهم مثال أعلى لا يمكن نهائياً إدراكه في الواقع |
| Birkaç bin yıl içinde, tüm dünyadaki kültürler kendi içeceklerini fermente ediyorlardı. | TED | خلال بضعة آلاف من السنين، كانت الحضارات حول العالم تخمر المشروبات الخاصة بها. |
| Ona göre, demiryolu ve köprü yapımları kültürler arası bir köprü oluşturmak için değildi. | Open Subtitles | كان إعادة بناء سكك الحديد والطرقات ، بالنسبة لها لا يمثل جسراً بين الحضارات |
| Antropolojik şeyler, geleneksel kültürler, kozmolojiler. | Open Subtitles | المادة الأنثروبولوجيية، ثقافات تقليدية، كوزمولوجيا |
| Farklı kültürler ve yaşam tarzlarını severim. | Open Subtitles | أحب أن أستكشف ثقافات مختفلة وعادات حياة مختلفة |
| Asıl veren tarafın başarılı olduğu kültürler oluşturmak için neler gerektiğinden bahsetmek istiyorum. | TED | اُريد أن أتحدث عن ما يتطلبه الأمر لنبني ثقافة يكون فيها المعطاؤن ناجحون. |
| Değişik diller ve kültürler onu çok heyecanlandırır. | Open Subtitles | أنها مغرمة باللغات الاخري والثقافات المختلفة , و كل هذا |