Ağır silahlarla sana güvenmemiz için önce kendini kanıtlaman gerekli. | Open Subtitles | يجب أن تثبت نفسك قبل أن نثق بإعطائك الأسلحة الثقيلة |
Ağır silahlarla sana güvenmemiz için önce kendini kanıtlaman gerekli. | Open Subtitles | يجب أن تثبت نفسك قبل أن نثق بإعطائك الأسلحة الثقيلة |
Ona hiçbir şey kanıtlaman gerekmez. Onun için hiçbir şey yapman gerekmez. | Open Subtitles | لن تجبر على إثبات أي شيء لهم أو فعل أي شيء لهم |
Evlenebilmemiz için serbest olduğunu kanıtlaman gerek. | Open Subtitles | قبل أن تتمكني من الزواج يجب أن تثبتي أنك حُرة |
Bilmeni isterim ki, kendini kanıtlaman için seni hiç bir şey yapmaya zorlamazdım. | Open Subtitles | فقط للمعلومية، أنا لن أجبرك لعمل أيّ شئ لا تريدهـ لإثبات نفسك لي. |
Bilmek yetmiyor, Clyde. Mahkemede kanıtlaman gerek. | Open Subtitles | هذا لا يتعلق بما تعرفه، إنه يتعلق بما تستطيع إثباته في المحكمة |
Teorini kanıtlaman, ilacını üretmen için ne kadar para gerekiyor? | Open Subtitles | كم ترد من المال لتثبت نظريتك لعمل نسخة للطب ؟ |
Bahsi geçen olayın cinayet olduğunu kanıtlaman için sana meydan okuyorum. | Open Subtitles | أتحداك أن تثبت هذا الحدث بشأن ذلك قتل إثنان متحدثان منا |
Eğer sana inanmamı istiyorsan, o zaman bunu bana kanıtlaman gerekecek. | Open Subtitles | إن كنت تريد مني أن أصدقك، فعليك أن تثبت ذلك لي. |
O halde annene haksız olduğunu kanıtlaman gerek ki at arabasına binebilesin. | Open Subtitles | إذًا عليك أن تثبت لأمك خطأ ظنّها كيّما تقود عربة النقل تلك |
Bunları mahkemede kanıtlaman imkânsız. | Open Subtitles | تعلم بأنه مستحيل أن تثبت كل هذا في المحكمة |
Büyük annesini hapisten çıkarabilmek için onun yaptığını kanıtlaman gerekmiyor mu? | Open Subtitles | ألستِ تحاولين إثبات شئ قام بفعله ؟ لتتمكني من إخراج جدته من السجن |
Kara para aklama meselesini kanıtlaman zor olmaz. | Open Subtitles | لن يكون من الصعب إثبات عملية غسل الأموال عليهم |
Bize katılmak istiyorsan, bunu ne kadar istediğini bize kanıtlaman gerek. | Open Subtitles | لكن إن أردت الانضمام لنا عليك إثبات مقدار رغبتك بذلك |
Ama dengesiz bir çevrede yaşadığını kanıtlaman gerekiyor. | Open Subtitles | لكن عليكِ ان تثبتي أنكِ تعيشين في بيئة غير مستقرة |
Kalıp onu bulmak istiyorsan her gün bana burada olmayı hak ettiğini kanıtlaman gerekiyor. | Open Subtitles | وإذا تريدي البقاء والعثور عليهِ، فعليكِ أن تثبتي في كلّ يوم أنّكِ تستحقّي العمل هنا. |
fakat Rusya'daki yeni kanuna göre, sana ait olduğunu kanıtlaman gerekiyor. | Open Subtitles | ولكن بموجب القانون الروسي الجديد فأنا بحاجة الى وثيقة لإثبات الملكية |
Bak, burada kendini kanıtlaman gerektiğini biliyorum ve benim ağzımın payını vermek de bunun yollarından biri. | Open Subtitles | اسمعي، أعلم أنّك بحاجة لإثبات نفسك هنا ووضعي بمكاني المناسب طريقة لفعل ذلك ولكن واحدةً منّا مفقودة |
Her halükarda bunu zamanında kanıtlaman çok zor olurdu. | Open Subtitles | هذا سيكون صعب للغاية إثباته بمرور الوقت وبأي معدّل |
Bu görev senin kendini bana ve krallıktakilere kanıtlaman için, | Open Subtitles | هذه المهمة هي اخر فرصة لتثبت لي أنا و للمملكة |
Duygularını daha dürüst bir şekilde ifade edebildiğini kanıtlaman gerekecek. | Open Subtitles | عليك أن تُثبت أن بإستطاعتك التعبير عن مشاعرك بشكلٍ أصدق |
Kraliçe olmaya layık olduğunu klanlara kanıtlaman için daha iyi bir yol olmaz mı? | Open Subtitles | أليست هذه طريقة أفضل لتثبتي للقبائل أنّكِ جديرة بأنْ تكوني ملكتهم؟ |
Bunu bana kanıtlaman gerek. | Open Subtitles | إذاً فلتثبت ذلك لي |
- Kendine kanıtlaman gerekiyor, öyle mi? | Open Subtitles | انت الان يجب أن تثبت ذلك الى نفسك؟ - لا جرائد لاتلفزيون فقط انا وانت - |