kemiklerin oynadığını elimle hissedebiliyordum. Bu yüzden hareketsiz kalmaları en iyisi. | Open Subtitles | أستطيع سماع العظام تتحرك لذا من الأفضل لقديمك أن تبقى ثابتة |
Korkarım bu eski kemiklerin asla yapamayacağı bir şey çocuk. | Open Subtitles | طفلتي . إنني أخاف أن لا تنجو هذه العظام القديمة |
Ters kanca açısı ve kemiklerin şeritli oluşu testere makinesini gösteriyor. | Open Subtitles | زاوية الشد السلبية، والثلمات على العظام تشير إلى أنه منشار دوّار |
Ve burada da ikinci ve üçüncü metakarpal kemiklerin kırıldığı görülüyor. | Open Subtitles | و هنا حيث كسرت الثاني و الثالث من عظام مشط اليد |
kemiklerin iliksiz ve kanın soğuk senin. | Open Subtitles | ابتعد واغرب عن وجهى عظامك بلا نخاع ودمك بارد |
Ceset kurşun yarasını saklamak için kesilirken katil, kemiklerin doğal eğimini izlemedi. | Open Subtitles | عندما قُطّعت الرفات لإخفاء الطلقة النارية، لم يتبع القاتل الإنحناء الطبيعي للعظام. |
Üst deride etmoid kemiklerin etrafındaki morarmalar ve gözünün üzerindeki pıhtılaşmış yaralar. | Open Subtitles | و تلون تحت البشرة حول العظام المدارية وتخثر حول الجرح فوق العين |
Sigara, görme bozukluğu ve zayıf kemiklerin yanı sıra birçok doku ve organda da kansere sebep olabilir. | TED | فالتدخين يمكن أن يسبب سرطانًا في أنسجة وأعضاء متعددة، بالإضافة إلى الإضرار بالبصر وإضعاف العظام. |
Bu beyazlaşmış kemiklerin üzerine taze cesetlerden bir dağ yapacağım. | Open Subtitles | سأقيم جبلا جديدا من الجثث فوق تلك العظام الرميمة |
Adli tıp görevlisi bu kemiklerin belki de 50 senedir orada olabileceğini söyledi. | Open Subtitles | المحقق المساعد يقول أن العظام هناك منذ حوالي 50 عام |
Jenna hadi kutlamaya gidelim. Bütün kemiklerin gömüldüğü bir yer biliyorum. | Open Subtitles | هيا بنا لنحتفل فأنا أعلم مكان الكثير من العظام المدفونة |
Bu kademede parlama, kemiklerin sadece uçlarıyla sınırlı kalmaz. | Open Subtitles | هذا المستوى من التآكل لن يقتصر على مجرد نهايات العظام |
kemiklerin üzerindeki madde bataklık çamuru değilmiş. | Open Subtitles | تلك المادة على العظام قلت هل كانت أوحال مستنقع؟ هو ليس. |
kemiklerin zamanla birbirine sürtmesi ile oluşmuş çift taraflı aşınma izleri. | Open Subtitles | تعكس صورة لنماذج تآكل في العظام و هي تحتك ببعضها مع مرور الوقت |
Dün yaptığın şeyi yok sayacağız. Böbreklerin ve kemiklerin üzerinde çalışmaya devam edeceğiz. | Open Subtitles | باستبعاد ما فعلت بنفسك ليلة أمس نعود للكليتين و العظام |
Bu toprak solucanı gibi hayvanların, aslında çoğu hayvanın, dokularını kemiklerin üzerine sararak korumadıklarını önceden biliyordum. | TED | و أعلم ان حيوانات مثل دودة الارض هذه, وفي الواقع جميع الحيوانات, لا تدعم انسجتها عن طريق لفها حول عظام. |
Harika kemiklerin var, gözlerin çok güzel, ve giyim tarzın çok ilginç. | Open Subtitles | ولديك عظام رائعه وعينان رائعه كما تلبس باناقه |
Söyle neden yırttı kefenini ölüm sandığındaki mübarek kemiklerin? | Open Subtitles | ولا تدعني انفجر بجهلي خبرني لماذا عظامك المستقرة باكفانها عند موتك فلماذا قبرك |
Onun açlığını hissettin, ...onun donduran nefesiyle kemiklerin titredi. | Open Subtitles | أحسست جوعه، أحسّ عظامك هزّت بنفسه المجمّد. |
O ışıklı kutunun içinde, kemiklerin görünüşü hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أحب ان انظر للعظام وهي معلقة داخل الصندوق |
Geceyarısı bodruma indi ve kemiklerin nerede olduğunu sordu. | Open Subtitles | نزل الى السرداب في منتصف الليل و سألني أين مكان العظم |
Güç çizgisinden geçtiğim zaman kemiklerimde hissettim ve kemiklerin bana diyor ki aradığın sorunlar tam karşında duruyor. | Open Subtitles | عندما أقطع الخط الفاصل أشعر به في عظامي وعظامي تخبرني |
Sen düşmeye devam et, kemiklerin kırılınca aklın başına gelecek. | Open Subtitles | قد تكسر عظمك يومًا ما ويكون لديّك إرتجاج. |
Gençsin. kemiklerin yeniden düzenlenir. Hormonsal dengeni de izleriz. | Open Subtitles | أنتِ يافعة وعظامك سوف تتأقلم وسوف نراقب توزان هُرموناتك |
Evet, çocuktan çıkanla kemiklerin yanında bulunan mermiler aynı silahtan çıkmış. | Open Subtitles | نعم ، لقد اخرج رصاصتين من الطفل والعظام وكلاهما تعود لنفس السلاح الذي اطلق منه النار |
Bir ders almasını ve vücudundaki bütün kemiklerin kırılmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تلقنه درساً وتكسر كل عظمة سليمة في جسده |