| Ben de bir gün kendisine zarar verirken onun fotoğrafını çektim | TED | لذلك في أحد الأيام، التقطت صورة له وهو يقوم بإيذاء نفسه. |
| Çok geçmeden kendi kendisine karşı oynamak daha ilginç oldu. | Open Subtitles | اصبح من الممتع اكثر بالنسبة له ان يلعب ضد نفسه |
| Bir seferinde kendisini başka bir evrendeki kendisine karşı savunmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | ذات مرة أجبر على الدفاع عن نفسه ضد نفسه فى كون آخر |
| Ve Morissette ise muhtemelen Morrissey hayranıydı ve kendisine Morissette demeye karar verdi. | Open Subtitles | وموريسيت المؤسسة الدولية للعلوم ربما أنها كانت مروحة موريسي وقررت استدعاء نفسها موريسيت. |
| Sana hatta daha kötüsü bir başkasına veya kendisine zarar verecek. | Open Subtitles | سوف تؤذيك بشكل أسوأ من هذا أو تؤذي غيرك أو نفسها |
| Firavun kendisine huzur vermeni mi istedi? | Open Subtitles | ما طلبه منك الفرعون بنفسه أن تمنحه السلام |
| kendisine bütün gün Çizburger ve cips tıkıştıran şişko bir herif. | Open Subtitles | رجل بدين، يحشي نفسه ببرغر الجبنة و البطاطا المقلية طوال اليوم |
| kendisine bütün gün Çizburger ve cips tıkıştıran şişko bir herif. | Open Subtitles | رجل بدين، يحشي نفسه ببرغر الجبنة و البطاطا المقلية طوال اليوم |
| Bizi aydınlanmaya götürmeye hazırlanan bir tanrı kendisine inanmayı reddeden herkesi yok ederek, bu ilahi güçle çelişir mi? | Open Subtitles | هل يُعقل لإله يكرّس نفسه ..ليقودنا إلى درب التنوير ..أن يناقض الخير الإلهي بتدميره كل الذين يرفضون الإيمان به؟ |
| Oraya vardığında, adayı satın almaya karar verir ve kendisine Kont der. | Open Subtitles | وحينما يصل الى هناك يقرر شراء الجزيرة ويطلق على نفسه لقب كونت |
| Sosyal hizmetlerin yardımı dokunmuyordu. kendisine şiddetle zarar verdiğine inanmıyorlardı. | TED | لم تكن الخدمات الاجتماعية تساعد نيك بشكل جيد، ولم يصدقوا أنه قادر على إيذاء نفسه للدرجة التي أبلغناهم بها. |
| Yani, gözleri görmeyen küçük bir çocuk, dünya hakkında pek bir fikri yok, ailesinde enstrüman çalan kimse yok, ve yine de kendisine bu parçayı çalmayı öğretmiş. | TED | لدينا طفل صغير ضرير، غير قادر على فهم ما يجري من حوله بالشكل اللازم، ولا يوجد بأسرته عازف موسيقى، ومع ذلك علم نفسه كيف يعزف تلك المقطوعة. |
| kendisine maaş vermediğini, girişimin başarılı olmasına rağmen kaynak sıkıntısı çektiğini söyledi. | TED | أخبرني أنه لا يعطى نفسه راتبًا، لأنه برغم النجاح الذي حققه، لازال البرنامج يعاني من نقص الموارد. |
| Bir gezegen bir yıldızı geçtiğinde, bu ışığın birazını engelliyor ve bu geçişin derinliği, nesnenin boyutunu kendisine yansıtıyor. | TED | الآن، عندما يعبرُ الكوكب أمام نجم، فإنه يحجبُ قليلاً من هذا الضوء، ويعكسُ عمق هذا العبور الفلكي حجم الجسم نفسه. |
| ve büyükannenin köylülerden ısrarla Hyun Sook'a da kendisine davrandıkları gibi davranmalarını talep ettiğini daima hissettim. | TED | وكنت دائما ما أشعر أن الجدة كانت دائما ما تصر على طلب أن يعامل أهل القرية أون سوك بالاحترام نفسه الذي يعاملونها به. |
| Thomas More'un 500 yıl önce kendisine sorduğu bir soru bu. | TED | قبل 500 عام سأل توماس مور نفسه هذا السؤال. |
| Görüyor musun, o kadar stresli ki kendisine yemek yemeyi hatırlatması gerekiyor. | Open Subtitles | حسنا، انظر، وقالت انها وأكد ذلك انطلاقا، لديها لتذكير نفسها لتناول الطعام. |
| Sonra kadın uyanır ve kendisine bakar, ve şöyle der: "Neden vücudumun yanlış tarafı bandajlı?" | TED | وعندما استيقظت . .نظرت الى نفسها وتساءلت .. لماذا الطرف الآخر من جسدي مضمد ؟ |
| Ve bunun ilk kez olduğunu düşünüyoruz, bir program ve dönüşüm doğrudan malzemenin kendisine gömülmüş. | TED | ونظنّ أنّ هذه هي المرّة الأولى التي كان فيها برنامج و تحوّل مجسّدين مباشرة في المواد نفسها. |
| SS'in Reichsführer'i, öldürme işlerinin nasıl yapıldığının kendisine gösterilmesini istedi. | Open Subtitles | قائد قوات العاصفة والرجل الثانى فى الرايخ طلب أن يرى بنفسه كيف تتم عمليات القتل |
| Muhtemelen ona kendisine almasına yetecek kadar para verip... beyzbol kartlarının orada buluşurduk. | Open Subtitles | من المحتمل أن أعطيها النقود لتشري ذلك بنفسها وبعد ذلك أقابلها ببطاقات البيسبول |
| Ve o anda, birçok insan kendisine şu soruyu sorarken buldu: | Open Subtitles | ولمجرد هذا الكثير من الأشخاص يجدون أنفسهم يسألون هذا السؤال: |
| Bu her vatandaşın ve seçmenin kendisine sorması gereken bir sorudur. | TED | وهذا شيء يجب على كل مواطن و ناخب أن يسأله لنفسه. |
| 52 yaşında Michigan'lı bir kadın, sahte bir Facebook hesabı açmaktan yakalandı. Bu hesaptan çok aşağılayıcı ve çirkin mesajlar gönderiyormuş, hem de kendisine, tam bir yıldır. | TED | امرأة تبلغ الـ 52 من ولاية ميشيغان قامت بانشاء حساب فايسبوك مزيّف و أرسلت من خلاله رسائل سيئة و دنيئة لنفسها لمدة سنة. |
| Ama savaşın kendisine gelince, seni kullanamam. | Open Subtitles | لكن أما بالنسبة إلى المعركةِ ذاتها أنا لا أستطيع استخدامك. |
| Yanındaki adamın kendisine içki almasına... ve biraz para harcamasına izin verir. | Open Subtitles | قالت تدع هذا الرجل شراء لها بعض المشروبات، و قضى بعض المال. |
| Çünkü bu, arkadaşım Kral'ın ta kendisine aitti. | Open Subtitles | لأن هذه هي صديقتي وتعود ملكيتها إلى الملك بذاته |
| Terapisti dikkat çekmek için kendisine bilerek zarar verdiğini düşünüyor. | Open Subtitles | انه ربما كان يؤذي نفسة للحصول على الانتباة |