Bunu yaparsa dünyadaki tüm zihinleri kontrol etme gücüne sahip olacak. | Open Subtitles | وإن قام بهذا، سيكون لديه القدرة للسيطرة على كل عقل بالعالم |
Köşede oturman tedbirli olduğunu gösterir. Çevreni kontrol etme ihtiyacı. | Open Subtitles | زاوية المقعد تخبر أنّك مُحتَرِس ومحتاج للسيطرة على بيئتكَ |
Ve ölürken, parazit vücudun savunma mekanizmasını kontrol etme özelliğini kaybeder. | Open Subtitles | و أثناء موته، يفقد ذلك الطفيل القدرة على التحكم بدفاعات المضيف |
Ölümü yaklaştıkça da taşıyıcının bağışıklık sistemini kontrol etme yeteneğini kaybediyor. | Open Subtitles | و أثناء موته، يفقد ذلك الطفيل القدرة على التحكم بدفاعات المضيف |
Japonya'da insanların, ifadelerini kontrol etme çabası sporlarına bile yansır. | Open Subtitles | في اليابان تمتد الحاجة إلى السيطرة على التعبيرات إلى رياضاتهم |
kontrol etme. | Open Subtitles | تدقيق. |
Bilezik ona vücudunu kontrol etme gücü veriyordu yürümesini sağlıyordu. | Open Subtitles | السوار مَنحهُ القدرة للتحكم في جِسمه مِما أعطته القدرة للمشيي |
Bu patlamalar bize fizik yasalarını kontrol etme şansını verir 13 milyar önce olduğu gibi olan. | Open Subtitles | من أبعد أقاصي الكون هذه الإنفجارات تعطينا الفرصة لنتفقد قوانين الفيزياء كما كانت منذ 13 بليون سنة |
- Ama çevrendeki her şeyi kontrol etme ihtiyacının işareti bu. | Open Subtitles | باستثناء أنها تشير إلى رغبة منك في التحكم بمن حولك |
Ve bu yaşa kadar, hareketleri kontrol etme kapasitesinde dikkat çekici bir evrim görüyoruz. | TED | وفي هذا العمر نلحظ تطوّرا رائعا في قدرته على التحكّم في الحركة. |
Aurora kendi kaderini kontrol etme niyetinde olduğunu açıkça belli etti. | Open Subtitles | أوضحت (أورورا) أنّها تودّ التحكّم في مصيرها. |
Müşterilerimize duygularının her yönünü kontrol etme fırsatını vereceğiz. | Open Subtitles | سوف نتيح للزبون الفرصة للسيطرة على كل جانب من جوانب حياته العاطفية |
Kızıl ejderhaları kontrol etme gücüne sahip olmalı. | Open Subtitles | يفترض أنه يملك القوة للسيطرة على التنينات الحمراء |
Entrikacı değilim ben. Entrikacılara dünyayı kontrol etme çabalarının ne kadar beyhude olduğunu göstermeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا لست مخطط، أنا أحاول أن أظهر للمخططين كم هي مثيرة للشفقة محاولاتهم للسيطرة على الأمور |
Zamanla hareketlerimi kontrol etme, göz teması kurma ve nihayetinde konuşma yeteneğimi kaybettim. | TED | بنهاية الأمر ، خسرت القدرة على التحكم في حركاتي أن أتواصل بعيني وأخيراً ، قدرتي على الكلام. |
Konuşmanızı, yüz ifadenizi ve vücut dilinizi kontrol etme becerisidir. Böylece söylediğiniz yalan inandırıcı olur. | TED | وهو القدرة على التحكم في أقوالكم وتعبيرات وجوهكم ولغة أجسادكم، وبذلك يمكنكم قول كذبة مقنعة. |
Ölümü yaklaştıkça da taşıyıcının bağışıklık sistemini kontrol etme yeteneğini kaybediyor. | Open Subtitles | وأثناء موته، يفقد ذلك الطفيل القدرة على التحكم بدفاعات المضيف |
Başka bir insanı kontrol etme güdüsünün nasıl bir şey olduğunu anladım. | Open Subtitles | معرفة أن لديهم السيطرة على إنسان آخر هذا كله جزء من ذلك |
Yetenekli rüyacılar, gördüklerini kontrol etme becerisine sahiptir. | Open Subtitles | إن الحالمين الماهرين قادرون على السيطرة على ما يروا |
kontrol etme. | Open Subtitles | تدقيق. |
Şiddeti kontrol etme girişimi için, iki parti de yeni bir barış gücünün devreye girdiğini açıkladı. | Open Subtitles | في محاولة للتحكم في هذا العنف الجانبين كشفا عن قوّة حفظ أمن جديدة |
Birisinin hayatını kontrol etme gücüne sahip olma konusunda rahat değilim. | Open Subtitles | ولم يعجبنى أمتلاك القوة والسيطرة على حياة شخص ما |
Yaşadıkların, sana kontrol etme hissi veren olağan işlevleri baskılamış olabilir. | Open Subtitles | إن تجربتك ربما تكون قد غلبت علىوظائفكالحيوية... التي تمنحك إحساساً بالتحكم |