"kucağıma" - Translation from Turkish to Arabic

• حضني
• حجري
• حمله
• حملها
• أحمله
• أحملها
• بحضني
• أحملك
• ركبتي
• بين ذراعي
• حضنِي
• حَمله
• حجرى
• ذراعيّ
• أحتضنه

O kedi benim kucağıma oturdu ve bir şeyler biliyor.
لقد جلست تلك الهرّةُ في حضني وتلكَ الهرّةُ تعلمُ شيئاً

Büyükannesi çay yapmak için kalkınca, onu benim kucağıma yerleştirdi ve hiç bu kadar bir deri bir kemik kalmış bir çocuk görmemiştim.
عندما قامت جدته لصنع الشاي، وضعته في حضني ولم أشعر قط بطفل في مثل هذا الهزال

kucağıma oturup ta meydana gelecek ilk şeyin ne... olacağından bahsetmeye ne dersin?
ما الذي تقوله لقد جلست في حجري وتكلمنا بهذا الخصوص.. وأول شيء فرقع

kucağıma alabilir miyim?
هل يمكنني حمله ربما يمكنني اللعب معه قليلاً

Kızımı yardım olmadan kucağıma bile alamayacağım.
لن أكون قادرة حتّى على حملها بدون مُساعدة

- En kötüsü karın ağrısı. - kucağıma aldım, yürüdüm, hiçbir şey işe yarmadı.
ــ المغص أسوء ــ أحمله, وأمشيه ولا شئ يحدث

Ama odadan dışarı taşımamı istiyor. kucağıma alırsam, sonunda onu aşağı yatırırım. Ne yapsam?
لكنها ترغب فى أن أحملها للخارج، لو قمت بحملها، فسأقوم بإنزالها، ماذا يجب أن أفعل؟

Bir bebek istiyordum. Şimdi Tanrı kucağıma bir tane indirdi.
أردت طفلاً، والآن وهبني الرب واحدةً بحضني.

İnsanların içinde kucağıma oturmasanız olmaz mı?
هـلّ تُمـانع بألا تجلس في حضني على الملأ؟

Ama Conchita, siz benim kucağıma geldiniz.
لكن.. كونتشيتا.. أنتِ جئتِ و جلستِ في حضني.

Çok tatlıydı. kucağıma oturur ve gün boyu mırlardı.
كانت تجلس على حضني وكانت تقرقر طوال اليوم

Trampolinde zıplarken kucağıma düştü. Hop!
كانت الفتاة على الترمبيلون فوقعت مباشرة في حضني

İşte bu şekilde bulmacanın büyük bir parçası kucağıma düşüverdi.
هكذا إذن , كمية كبيرة من قطع البازل سقطت في حضني

Ellerim silahlarımdan birine kayıyor ve kucağıma koyup horozu kaldırıyorum.
يدي تتحرك إلى ما تملكه ، يسقط أحد الأسلحة إلى حضني وأسحب الأجزاء

Ama sıkıntılıyken başını kucağıma koyardı koca gözleriyle bana bakardı ondan nefret ettiğimi düşünsem bile severdim onu.
بس لو في أي وقت أكون زعلان بينام في حجري بيبصلي بعنيه الواسعه

Gözlerini kapalı bir şekilde kucağıma uzanırdı ben de ona şiir okurdum.
كانت تستلقي في حجري وعيناها مقفلتان وأقرأ لها

Bir kere daha kucağıma almak istiyor ben.
أنا أريد حمله فقط، لمرة واحدة، فقط مرة واحدة أخيرة.

kucağıma alabilir miyim? Lütfen.
هل أستطيع حملها رجاءً

Sadece bir zamanlar kucağıma aldığım o minicik bebeği görmek istiyorum.
أريد فقط أن أرى ذلك الطفل الصغير الذي كنتُ أحمله بين يديّ.

Sonrasında onu kucağıma alıp, uyumasını sağlamaya çalıştım.
سابقاً، كنت أحملها كي أساعدها على النوم

Hatun çırılçıplaktı, değil mi? Ona kucağıma oturup aklına gelen ilk şey hakkında konuşmasını söyledim.
لم نكن نرتدي ملابسنا، فأجلستها بحضني وطلبت منها أن تتحدّث بأوّل شيء يتبادر لذهنها.

Seni yeterince kucağıma almadım. Seninle bağ kurmadım.
لم أحملك كفاية ولم أوطد علاقتي بك.

Tekrar kucağıma oturabilirsin ve sana güzelce bir destek vereceğim.
يمكنك الجلوس على ركبتي مجدداً، و سوف أمنحك انتعاشاً لطيفاً.

Uzun zamandır bu hayvanlar üzerinde çalışma yapıyorum ama ilk defa birini kucağıma aldım.
درستُ هذه الحيوانات لمدة طويلة للغاية لكن هذه هي المرة الأولى التي أحمل واحدا منها بين ذراعي

Mükemmel kadını aramayı bıraktığım an, kucağıma düştü.
عندما أَتوقّفُ عن البَحْث عن المثاليينِ الإمرأة، تَهْبطُ في حضنِي.

kucağıma alabilir miyim?
هل يمكنني حَمله ؟

Bağırıp çağıran, kucağıma işeyen bir sürü çocuğa yılda 30 gün katlanmak zorunda olacağımı bilsem kendimi yıllar önce öldürürdüm.
لو كنت اعرف انى سوف اكون مع طفل مزعج يتبول فى حجرى لمدة 30 يوم فى نهاية العام لكنت قتلت نفسى منذ مدة طويلة

Hemşire seni hastanede kucağıma verdiğinde seni çok sevmiştim.
حينما وضعتكِ تلك الممرضة بين ذراعيّ في المستشفى.. أحببتكِ..

- kucağıma alabilir miyim?
هل يمكنني ان أحتضنه ؟ - ليس الآن -