| Charles Darwin bile, 1860'da Asa Gray'e yazdığı bir mektupta, tavus kuşu kuyruğu görmenin onu hasta ettiğini yazdı. | TED | حتى تشارلز داروين، في عام 1860 أرسل خطاباً إلى اسا جراي كتب فيه أن منظر ذيل الطاووس جعله يمرض. |
| Bir kuyruğu var. Tam da tabiatı çözdüğünüzü sandığınızda böyle bir şey oluveriyor. | TED | لديه ذيل. فما أن تعتقد أنك قد فهمت الطبيعة يحدث مثل هذا الأمر |
| Bu da Boston Dynamics'in ürettği, ilk aktif robot kuyruğu. | TED | وهذا أول ذيل فعال في روبوت صنعوه في بوستن داينامكس |
| Lanet olası kuyruğu yutmuş olsan pazar günü onlarla kahvaltı yapacaktık. | Open Subtitles | كنا سنتناول معهما وجبة خفيفة يوم الأحد لو ابتلعت ذلك الذيل |
| Bu gece hangara çektiklerinde kuyruğu iyice sürtmüş olacak. | Open Subtitles | عندما يسوقونه للجلاد الليلة ذيله فعلا سيهوى |
| Organı sülfür kokuyordu... ve kocaman bir fare kuyruğu vardı. | Open Subtitles | عضوه تفوح منه رائحة الكبريت وكان لديه ذيل جرد كبير |
| kuyruğu olan bir kız vardı ve bence çok ateşliydi. | Open Subtitles | كانت هناك فتاة مع ذيل لقد كانت مثيرة بالنسبة الي |
| Normal bir spermin oval bir başı ve uzun kuyruğu olur. | Open Subtitles | تعرفين الحيوان المنوي الطبيعي يكون لديه رأس بيضاوي مع ذيل طويل |
| Tavuz kuşunun muhteşem kuyruğu bunun en bilindik örneğidir. | TED | ذيل الطاووس الرائع هو المثال الأكثر شهرة في هذا الموضوع. |
| Hayır, tavuz kuşunun kuyruğu dişi tavuz kuşları tarafından yapılan çiftleşme seçimlerinin sonucudur. | TED | لا، ذيل الطاووس الذكر هو نتيجة لاختيارات التزاوج التي اتخذتها الطاووس الأنثى. |
| Böylece aslında bu embriyo'da hayvanın gelişim süresinde aslında epey uzun bir kuyruğu vardır. | TED | وكما نعلم انه في الاجنة عندما ينمو الكائن الحي يكون يملك ذيل طويل |
| Souza'ya göre, ses telleri bir evrim süreci sonucunda, tıpkı insanın maymundan gelirken ki kuyruğu gibi yok olacaktı. | TED | الأوتار الصوتية سوف تضمر ضمن نسق التطور كما ضمر ذيل الإنسان عندما تطور عن القرد لعدم حاجته له |
| Sonra "The Triptych"i bağlayan 5,5 metre uzunluğunda yılan kuyruğu var. | TED | ثم إن لديها ذيل ثعبان طوله 18 قدما يربط "اللوح الثلاثي" |
| Bir fare için kuyruğu, onuru olduğu için üzülerek geri çekiliyorum. | Open Subtitles | أنا آسف لأنني مضطر للانسحاب لأن الذيل هو كرامة وعِزَّة الفأر |
| Ama bir gen aktif hale gelir ve kuyruğu eritir, ondan kurtulur. | TED | وعندما يعمل ذلك الجين فان الذيل يتلاشى ويتم التخلص منه |
| Bunu, Stephen Lawler'in Sanal Dünya eserinin uzun bir kuyruğu gibi düşünün. | TED | فكروا في ذلك على أنه الذيل الطويل لعمل ستيفن لولر عن الأرض الافتراضية |
| Kuramsal fizik, kuyruğu papatyaya bağlı bir filin... yardan aşağı sallanabileceğini kanıtlar. | Open Subtitles | يمكن للفيزياء النظرية تثبت أن فيل يمكن تعلقه من الهاوية من ذيله بديزي |
| - Evet, anlamıştım. Peynirli kekine biraz ıstakoz kuyruğu koyacağım. | Open Subtitles | سأضع أيضاً بعض من ذيول سرطان البحر و كيك الجبنة |
| kuyruğu kiklop benzeri göz küresinde son buluyor, 1986 terörist kartlarından yapılmış. | TED | وينتهي ذيلها بعين منفردة مصنوعة من 1986 بطاقة إرهابي |
| Çorak ve kapkara olan buzulun artık parıldayan bir halesi ve bir kuyruğu var. | Open Subtitles | الجبل الجليدي القاتم و الموحش يتوشح الأن بهالة متوهجة و ذنب. |
| Bu altı bacaklıdır ve kuyruğu vardır. Burada biir çit ve bir ağaç üzerinde . | TED | له ستة سيقان وذيل. هاهو هنا على السياج والشجرة |
| Yerler idrarla kaplıyken tuvalet kuyruğu nasıl bu kadar uzun olabiliyor? | Open Subtitles | كيف يكون طابور الحمام بهذا الطول و الأرضية مغطاة بالبول ؟ |
| Noel Baba kuyruğu Terre Haute'a kadar uzamıştı! | Open Subtitles | إمتد الطابور المنتظر لرؤية (سانتا) إلى طريق (تيري هوت)! |
| 14 saat süren protez makyaj, eklemli pençeleri ve bir kertenkele gibi kırbaç gibi sallanan bir kuyruğu olan bir yaratığa donüşebilmek için. | TED | 14 ساعة من المكياج الإصطناعي استلزم لكي أتقمص كائن لديه كفوف واضحة وفك ويضر بذيل كالوزغة |
| Rüzgar gibi koşuyordu ama kuyruğu yangını söndürmeye yetmemişti. Evet. | Open Subtitles | يستطيع أن يجري كالريح ولكن لا يستطيع إطفاء النار التي علقك بذيله |
| Kulakları berbat, kafası berbat, bacakları berbat, kuyruğu yamuk. | Open Subtitles | أذناه متسختان, رأسة متسخ ساقاه متسختان وذيله متقوس |
| Bunun ardından adam sabahları ağzının her tarafında kurbağa yavrusunun kuyruğu gibi saydam bir jöle ile uyanmaya başladı. | Open Subtitles | بعد ذلك، كان يستيقظ كل صباح ليجد هلاماً شفافاً كذيل صغير الضفدع حول فمه |
| Mm-hm. Köpeğin kuyruğu gibi peşindeyiz. | Open Subtitles | المتاعب تلاحقكِ ، كالذيل للكلب |
| Daji'nin kuyruğu burada bile olabilir mi? | Open Subtitles | يمكن لذيل داجي تحديد موقعنا هنا ؟ |