Büyüleyici bir erkekle karşılaştı bir müşteri, ve ona aşık oldu. | Open Subtitles | وقد قابلت هذا الرجل الرائع لقد كان زبون لها واعجبت به. |
Ona sinirlenen ya da uygunsuz davranan bir müşteri olmuş muydu? | Open Subtitles | هل من زبون غضب منها أو تصرف بشكل غير لائق ؟ |
Apartmanın karşısındaki mağaza dükkanından bir müşteri 911'i aradı ve yarısı yanmış saçlarımla merdivenlerden aşağıya inip anneme olayı anlattım. | TED | أحد الزبائن من متجر مقابل للمبنى إتصل على 911 فهرعت جرياً إلى الأسفل لكي أخبر أني و بنصف شعر محروق |
Bu ve benzeri pek çok şekilde, müşteri ve müşteri adaylarının gözünde şirketinin değerini ve kendi değerini düşürüyordu. | TED | بهذه الطريقة وعدة طرق متواضعة أخرى، كانت تقلّل من شأن شركتها في أعين العملاء المحتملين، وتقلّل من شأن نفسها. |
Bir müşteri için projenin meyvelerini görmeden taahhüt etmek çok şey aslında. | TED | إنّ ذلك كثير ليلتزم به العميل قبل أن يرى الفائدة من الفكرة. |
Sadece geçen sene, büyük rakiplerimize yedi tane müşteri kaptırdık. | Open Subtitles | في السنة الماضية ' خسرنا سبعة زبائن لصالح الشركات الكبرى |
müşteri kazanmak için çizim yapmam. Çizim yapabilmek için müşteri kazanırım. | Open Subtitles | أنا لا أبنى لأحصل على عملاء أنا أريد عملاء يريدون البناء |
Cumartesiden perşembeye, öğlenden gece yarısına kadar açığız ama bugün cuma, maaş günü, olduğundan erken başlar ve son müşteri çıkıncaya kadar kalırız. | Open Subtitles | نحن نفتح من السبت للخميس من الظهر حتى منتصف الليل لكن يوم الجمعه,يوم الدفع نبدأ في وقت مبكر ونبقى حتى مغادرة اخر زبون |
Bir müşteri ona kendi otel odasındaki tuvaletini kullanmasını teklif etti | Open Subtitles | لكن زبون عرض للسماح لهم بإستخدام الحمام في غرفته بالنُزل المجاور. |
Muhtemelen salata yüzünden ishal olmuş kızgın bir müşteri yapmıştır. | Open Subtitles | من المرجح أنه زبون غاضب أصيب بالإسهال من بوفيه السلطات |
Ayrıca müşteri hizmetleri problemlerinin yerinde çözebilmesi için çalışanlarının yetenek gelişimine yatırım yaptılar. | TED | واستثمروا أيضاً في تطوير المهارات، ليتمكن موظفيهم من حل مشاكل الزبائن على الفور. |
müşteri getirtmeye yardımcı olmak için, benden onun Denizkızı gösterisini çekmemi istedi. | Open Subtitles | أرادني أن أصور عرض حورية البحر الخاص به للمساعدة في جلب الزبائن |
Hiçbir müşteri beni istemezse, beni işten atarlar.O zaman burdan ayrılabilirim. | Open Subtitles | ان لم احصل على الزبائن سأطرد حينها سأحصل على ما اريد |
Belli ki ondan kurtulmanın birkaç müşteri kaybına değeceğini düşünüyorlar. | Open Subtitles | من الواضح ان خسارة بعض العملاء اسواء من خسارته هو |
..müşteri hizmetleri benden bunu rica ettiler sen de burda olmalısın. | Open Subtitles | لقد تحدثت الى خدمة العملاء وسوف تكون تغادر على اول رحلة |
Anne, bu işletmedeki müşteri hizmetlerinden hiç memnun kalmadığımı farkettim. | Open Subtitles | أمّاه، أجد أنني لستُ راضياً بخدمة العملاء في هذه المؤسسة. |
müşteri her zaman haklıdır. Herkes bu yönümüze bayılır. Şimdi, başla bakalım! | Open Subtitles | العميل دائماً على حق وهذا ما يعجب الجميع بنا ، والآن كدسها |
- Bir müşteri görevi zor buldu diye onu değiştiremez. | Open Subtitles | وفقط بسبب أن العميل يجد مهمةً لايعني أنه يمكنه تغييرها |
Getirdiğin müşteri için teşekkür ederim. Yeni müşteri bulmak çok zor. | Open Subtitles | شكرا على تقديمك وثيقة التسويق، من الصعب الحصول على زبائن جدد |
Ben burda saygın... bir müşteri kitlesine sertifikalı bir çöpçatanlık hizmeti veriyorum. | Open Subtitles | أدُيرها بقانونية موثقة خدمة وسيط الزواج هنا مع عملاء محترمين جدا للغاية |
Yanlış anlama ama ben yeni müşteri değilim. Uzun süredir iş yapıyoruz. | Open Subtitles | دون استهزاء بك، لست زبوناً جديدًا أنت تتعامل معي منذ وقتِ طويل |
Bir müşteri geldi. Hani şu bebek telsiziyle sorun yaşayanı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هناك زبونة هل تذكرها ،التي تسمع أصوات غريبة في جهاز مراقبة الاطفال |
Siz yeni satış temsilcisisiniz ve müşteri, hesapların sizin gibi güzel de olsa genç bir hanımın elinde olmasından pek hoşlanmadı. | Open Subtitles | لدي شعور بأنك مملثة المبيعات الجديدة و عملائك لم يفاجئوا بحقيقة أن أمراءة شابة بمثل روعتك كمسؤولة عن الحسابات |
199 tatmin olmuş müşteri. Her neyse, büyük gece Perşembe günü. | Open Subtitles | مائة وتسعة وتسعين عميلة راضية علي أيِ الليلة الكبيرة يوم الثلاثاء |
müşteri Celine'in özür dilemesi .şartıyla bunu kabul edeceğini söyledi. | Open Subtitles | ووافقت الزبونة على تلك الشروط, على أن تقوم سيلين بالاعتذار. |
Bak Leopold, Jansen Foods benim şirketim için çok önemli bir müşteri. | Open Subtitles | ليوبلد ليوبلد أطعمة جانيس حساب مهم جدا لشركتى اذا لم تعد للداخل |
müşteri asla satıcıya kaç parası olduğunu söylememeli. | Open Subtitles | لاينبغي المشتري ان يخبر البائع بما عنده بتاتا |
Bana yeni bir müşteri bulmak zorundasın. | Open Subtitles | لذا فلابد أن تحضرى لى عميلاً آخر الآن لا أدرى كيف أفعل ذلك |
Evet, müşteri o kadar mutlu oldu ki, kutlamak için yemeğe çıkaracak beni. | Open Subtitles | أجل، العميلة متحمسة جداً، لدرجة انها تريد أن تأخذني للعشاء من أجل الأحتفال |