| Bunun çok etkili olduğundan eminim. Ama biz bu mahkemede gerçeklerle ilgileniriz. | Open Subtitles | مؤثر جدا بالتأكيد و لكن فى هذه المحكمة ، اٍننا نتناول الوقائع |
| Bu mahkemede görülmekte olan dava sekiz aydan uzun süre önce başladı. | Open Subtitles | بدأت المحاكمة التي جرت أمام هيئة المحكمة قبل أكثر من ثمانية شهور |
| İyi ki mahkemede hiç karşıma çıkmadın, özellikle de, bu gecelikleyken. | Open Subtitles | أنا سعيد لعدم مواجهتك في المحكمة خصوصا بثوب النوم الأسود هذا |
| Burada görüştüğümüz için üzgünüm ama üst mahkemede bir davam var. | Open Subtitles | لقد أخبرت زوجتك بأسفى للقائنا هنا ولكنى أملك قضية بالمحكمة العليا |
| Global Kriminal mahkemede bir düzine suçlunun yakalanmasına yardım etmiş. | Open Subtitles | ساعد بإدانة العديد من الجرائم في محكمة العدل الجنائية الدولية. |
| İthamlarınla mahkemede oldukça aptal görünürsün, bu da bittiğin nokta olur. | Open Subtitles | ستبدوان بمظهر الأحمقان في المحكمة بإتهاماتكما وهذا آخر ما تستطيعان فعله |
| mahkemede vesayetinin ondan alınması teklif edildi. Kızınız öksüz kalacak. | Open Subtitles | المحكمة قررت انها لن تكون تحت وصايته , ستكون يتيمة |
| Onların seviyesine inmemize gerek yok biz onlarla mahkemede mücadele ediyoruz. | Open Subtitles | لتبرير العنف ليس علينا الانحدار لمستواهم نحن نقاتل الهنود في المحكمة |
| Cezası kesildiğinde görünüşe göre zehri yutmuş ve mahkemede yere yıkılmış. | Open Subtitles | وبعد إصدار الحكم عليه قام بأخذ السم وإنهار ميتاً في المحكمة |
| Onu sakladım! Sözünü çiğnediğine kanıt olarak onu mahkemede gösterebilirim! | Open Subtitles | إحتفظت بها ,أستطيع تقديمها في المحكمة كدليل على خرق للوعد؟ |
| Zamanı geldiğinde mahkemede kendisini savunabilir. Ama eşinize yönelik dava çok ağır. | Open Subtitles | وسيكون له يومه في المحكمة لكن القضية التي ضد زوجتك مُحكمةٌ جدًا |
| - Ne? - Söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | وأي شيء ستقولينه أو ستفعلينه من الممكن أن يُستخدم ضدك في المحكمة |
| Hanfendinin sadece bu teferruatı imzalamasının mahkemede görünmesi gerek, hepsi bu kadar. | Open Subtitles | إنها فقط تحتاج لتوقيع هذه الوثيقة المثول أمام المحكمة وهذا كل شيء |
| Gördüğün gibi elimde, mahkemede savunduğun yaralanma vakalarından oluşan bir liste var. | Open Subtitles | كما ترى هنا لدي قائمة لقضايا الإصابات التي ترافعتَ بها في المحكمة |
| Ama bunları mahkemede kullanırsanız herkes babamın kirli bir polis olduğunu öğrenecek. | Open Subtitles | لكن إن اُستخدمت في المحكمة سيعرف الجميع أن والدي كان شرطيّاً فاسداً |
| Yarın mahkemede sana tevazu ile ilgili birkaç şey öğretmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أتطلع لرؤيتك في المحكمة غداً و تعليمك شيء أو أثنان عن التواضع |
| - mahkemede sessizlik! - Mahkemeye yarın sabah 9'a kadar ara verilecek. | Open Subtitles | النظام بالمحكمة الجلسة سترفع حتى التاسعة من صباح الغد |
| Söylediğin veya yaptığın her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | وكلّ ما تقوله أو تفعله قد يستغلّ ضدّكَ في محكمة العدل |
| Ama o senin sinirine dokundu ve bunun mahkemede olmasını istemeyiz. | Open Subtitles | لَكنَّه استطاع استفزازك و لا يمكن حدوثه عندما نَذْهبُ إلى المحاكمة |
| O zaman hakkını mahkemede arasın, böylece kazanma şansı olur. | Open Subtitles | إذاً, يمكنه محاربة التهمه في المحكمه و غالباً سوف يفوز |
| -3 yıl önce dava son şeklini almış mahkemede görüşülmeye hazırdı. | Open Subtitles | القضية كانت مجهزة بالكامل و مستعدة للذهاب للمحكمة منذ 3 أعوام |
| Çok naziksin ama bunun bana mahkemede faydası olacağını sanmam. | Open Subtitles | ذلك مدروسُ جداً، لَكنِّي لا تُعتقدْ بأنّه يُساعدُني في المحكمةِ. |
| Çünkü ben mahkemede böyle şeylere izin verilen bir dünyada büyüdüm | Open Subtitles | لقد نشأت فى عوالم سمحت بأشياء مثل هذه المحاكم |
| Şu anda, dünyanın en güçlü kurumu olan mahkemede tutularak onun çok rahat olduğunu söyleyebilirsiniz | TED | وهذه الأيام، يمكن أن نقول أنها تستمتع بالراحة بما يكفي بعقد جلسة محاكمة في أقوى المؤسسات في العالم. |
| Peki niye savaşıyorsun? mahkemede durup vaaz veriyorsun. Ben senin neden bahsettiğini bile bilmiyorum. | Open Subtitles | لقد رايتك تقف فى المرافعه بالمحكمه لم اكن اعرف حتى عن اى شئ تتحدث |
| mahkemede tüm gençler gayet iyi görebildiklerini ifade etmişler. | TED | كل المراهقين الذين شهدوا خلال المحاكمه كانوا يمكنهم الرؤيه بشكل جيد |
| Bu mahkemede ve sunulan deliller ışığında yargılanacaklar. | Open Subtitles | وسيحكم عليهم وفقاً للأدلة المقدمة في هذه القاعة |
| Sessiz kalma hakkından vazgeçersen, söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir. | Open Subtitles | إذا تنازلت عن حق الصمت, أي شيئ تقوله سيستخدم ضدك بمحكمة العدل. |
| Ve şimdi, Tanrı bile Tanrı bile Yüksek mahkemede sanık kürsüsüne çıkmak zorunda. | Open Subtitles | والآن ، حتى الملك حتى الملك سيقف في منصة الشهود في المحكمة العليا |
| Bu hakkını kullanmazsan, söyleyeceğin her şey mahkemede, aleyhine delil olarak kullanılacaktır. | Open Subtitles | إذا تخليت عن هذا الحق فأي شئ تقوله يمكن استخدامه أثناء محاكمتك |