| Yeni iş yerimiz için düşünülen menü bu şekilde efendim. | Open Subtitles | هذة هى القائمة الجديدة للمطعم الجديد هل انت راض عنها |
| İki kişilik fiks menü asansörle gönderildi. | Open Subtitles | أنه طلب لفردين ,من القائمة , وأرسلت اليهم بالمصعد .. |
| menü de benim şimdi çoktan yemiş olabileceğim şeylerde vardı. | Open Subtitles | كانت هناك أشياء فى هذه القائمة كنت لأختارها الآن |
| Ek olarak, insanların ne istediğini öğrenmek için beyaz tahtaya farklı menü yazdı. | TED | كان يكتب قائمة طعام مختلفة على الجانب بقلم للسبورة ليكتشف ما يريده الناس. |
| Eski bir benzin istasyonunun yanında küçük bir aile işletmesi menü tamamen japonca. | Open Subtitles | مكان رطب وصغير الذي يعمل بجانب محطة بنزين قديمة قائمة الطعام كلها باليابانية |
| menü dağıtan çocuk korkak olmamalı. menü dağıtan çocuk cesur olmalı. | Open Subtitles | يجب ألا يكون فتى القوائم جباناً كالروبيان بل شجاعاً كالقريدس |
| Evcil kertenkele, Her şeyi yer- Yani sen de menü'de olabilirsin, | Open Subtitles | سحلية الايغوانا تأكل اي شيئ اعني قد تكونوا على القائمة |
| Bu menü Fransızca, anlamıyoruz. | Open Subtitles | 'لأن هذه القائمة كلها باللغه الفرنسية ونحن لا نفهمها |
| menü ekranındaki ipuçlarını izleyerek bulursun. | Open Subtitles | يجب على المشاهد أن يبحث عنها باتباع بعض الإرشادات في شاشة القائمة |
| Tekrar Geleceğim menü De Yargıç Olunca | Open Subtitles | سأعود مرة أخرى عندما يكون القاضي متوفراً لديك في القائمة |
| Merak etme, fiyatlar değişmiş olabilir ama menü aynı. | Open Subtitles | لا تقلق ربّما تغيرت الأسعار ولكن القائمة كما هي |
| Ted, sana menü getirmek için gidiyorum ama geri döneceğime söz veririm. | Open Subtitles | تـيـد , ساذهب لأحظر لك القائمة لكني أعدك بأنني سوف ارجِع |
| Beş dakika içinde tekrara geleceğim, tekrar menü dışı sipariş verirseniz o gözlükleri gözüne lens yaparım. | Open Subtitles | سأعود خلال خمسة دقائق وإذا طلبت من خارج القائمة مرة أخرى سأحطم نظاراتك على وجهك |
| Ben temel olarak, insanlara kaç tane ve ne kadar miktarda tüketmek istedikleri yemek secmeyi mümkün kılan bir menü oluşturdum, | TED | وبشكل أساسي أبتدعت قائمة طعام تسمح للناس بإخيتار كمية وحجم الطعام التي يريدون إستهلاكها. |
| Bir restoranta gittiğinizi ve büyük menü kartlarından birine baktığınızı hayal edin. ama fiyatlar hakkında hiçbir fikriniz yok. | TED | اي تخيل انك في مطعم ولديك قائمة طعام كبيرة ولكنكم لا تعلمون تكلفة أي من الوجبات الموجودة بها . |
| Young's'da 150 sayfalık bir menü vardır. | Open Subtitles | 150 قائمة تحتوى على صفحة . بها جميع انواع السلاطات |
| menü kartına bakın. Tekrar geleceğim. | Open Subtitles | لماذا لاتنظر الى قائمة الطعام وانا سأعود حالاً ؟ |
| menü dağıtan çocuk bir hayalet gibi hareket edebilmeli. | Open Subtitles | يجب أن يتنقل فتى القوائم بهدوء كالأشباح.. |
| Ben garson değilim, menü yok, mutfak da kapalı. | Open Subtitles | انا لست نادلة و ليس هناك قوائم و المطابخ مغلقة |
| Üç kişilik menü dört normal kişiye ya da çok acıkmış bir askere ancak yeter. | Open Subtitles | أربع وجبات لو كانت الوجبة الثلاثية أو جندي واحد جائع للغاية |
| menü değişecek. | Open Subtitles | القائمه يجب أن تتغير |
| O ocak ayında, Taft, Atlanta'da bir ziyafetin onur konuğuydu, ve daha günler öncesinden menü büyük haber olmuştu. | TED | في كانون الثاني من ذاك العام، كان تافت رئيس الشرف في وليمة في اطلنتا ولايام قبل الحدث كان الخبر الكبير هو لائحة الطعام. كانوا سوف يقدمون له |
| -Göz atabileceğimiz bir menü var mı? | Open Subtitles | هل لديك قائمه ممكن أن نراها ؟ بالتاكيد |
| Fantastik "Goofy" menü, numara iki. | Open Subtitles | والوجبة الممتعة رقم 2 |
| Ve, Nick, yeni menü için tavsiye ettiğin şu şaraplara bayıldım. | Open Subtitles | "نيك", أحببتُ أنواع النبيذ تلك التي نصحت بها لقائمة الطعام الجديدة |
| Evet, fileto tavuklu tam mega menü, iki kat acılı ve çilekli milkshake. | Open Subtitles | أجل، أريد وجبة كومبو فليه، من الحجم الكبير مع تتبيلة مضاعفة، بالإضافة إلى مخفوق الفراولة |