"motive" - Translation from Turkish to Arabic

    • تحفيز
        
    • دافع
        
    • الدافع
        
    • حافز
        
    • الحافز
        
    • محفز
        
    • لتحفيز
        
    • متحفزة
        
    • دوافع
        
    • يحفز
        
    • يحفزك
        
    • يحفزني
        
    • حفز
        
    • دافعاً
        
    • التحفيزية
        
    Sıkma canını, sorun yok. Belki sen de beni motive ediyorsun. Open Subtitles لا تقلق لا بأس ربما أنت ايضا مجرد وسيلة تحفيز لي
    Beni sürekli teşvik etmesi çok motive edici bir şey sürekli beni destekliyor ve daha iyisini yapabileceğime inanıyor. Open Subtitles هذا دافع إضافي أن يقوم بتحفيزي طوال الوقت ويشجعني دائمًا ويؤمن أنّه بمقدوري دائمًا أن أقدم ما هو أفضل
    - Kıskanlıçlık tüm dünyada cinayet için en eski motive sebebidir. Open Subtitles إن الغيرة هي في الغالب الدافع الأكثر قدماً لإرتكاب جريمة قتل في العالم
    Ama insanı görsel olarak motive ediyor, hem teatral şeyler hoşuma gider. Open Subtitles و لكن هذا حافز مرأيّ لك و أنا لدي ميل للدراما المسرحية
    Bir etli çörekle böyle motive olacak kadar kolay birisin. Open Subtitles . أنت ساذجٌ جداً ليكون لديك مثل هذا الحافز بسبب فطيرة لحم
    Beklendiği üzere, bu derin amaç hissi, LEGO çalışanlarını oldukça motive ediyor. TED وليس مفاجئاً هذا الهدف العميق أظهر بأنه محفز للعاملين في ليغو.
    Bu ebeveynlik tarzlarımızı, yönetim tarzlarımızı, davranışımızı motive etme şeklimizi destekliyor. Ve sorun şu ki, bu iki nedenden dolayı bilimsel olarak eksik ve geriye dönük. TED ذلك يغلب على معظم انماطنا الابوية والادارية في طريقة تحفيز سلوكنا والمشكلة أن ذلك علميا واهن ورجعي وذلك لسببين
    Onlarca yıl insanları parayla motive etmeye çalıştık, paranın sosyal bağları erozyona uğrattığını gösteren çok sayıda araştırmamız olsa da. TED لعقود، حاولنا تحفيز الناس بالمال، رغم اننا نملك عدد هائل من البحوث التي أظهرت ان المال يحطّم الترابط الإجتماعي.
    Diğer bir deyişle, nazik olmak sadece diğerlerini motive etmek değildir. TED بعبارة أخرى، الدماثة لا تعني تحفيز الآخرين فقط،
    Eğer bu herkes için yeterince motive edici bir faktör değilse, bu ailelerin -- bunu sahnede nasıl söylesem ki?-- TED و ان لم يكن في ذلك دافع كافي للجميع، لديهم ايضا المزيد -- كيف سأقول ذلك على هذه المنصة؟ --
    Varislerin olmasının seni motive edeceğini düşündüm. Open Subtitles كنت أفكّر في أن المستفيدين منها سيكون لديهم دافع محتمل
    Ve hayvan hakları örgütünü motive etmiş. Open Subtitles و جماعة حماية حقوق الحيوانات لديهم الدافع
    Peki hayatınız boyunca sizi ne motive etti? Open Subtitles وما هو الدافع لاستخدامك لقدرتك؟ طوال حياتك؟
    Çaresizliğini kullanacağını sanıyordum ama, suçluluk duygusu insanı daha çok motive eder. Open Subtitles لقد ظننتُ بأنّك تنوين إستخدام اليأس ولكن الذنب هو حافز أقوى من ذلك بكثير
    Tabii seni motive eden oydu. Ama bu sırada kendini harika bir koca adayına çevirdin. Open Subtitles بالتأكيدكان لديها الحافز ، لكن طوال الطريق جعلتُ نفسك في جحيم من المشاكل
    Onu yakalayacağız. Hapsi boylayacak. Vurulmanın beni motive ettiğini söylemeliyim. Open Subtitles سنلحق به وندخله إلي السجن أعتبر الاصابة بطلق ناري محفز للغاية
    Böylece oyuncular bu sorunu birbirlerini adilce ve şeffafça motive etmek için kendiliğinden oluşan bir sistem ile çözdüler. TED لذا فالاعبين عالجوا هذه المشكلة تلقائياً جاؤوا بنظام لتحفيز بعظم البعض, بشكل عادل و شفاف.
    Belki de bu işe Şerif Helen'i almalıyım çünkü o en azından motive olmuş. Open Subtitles ربما علي أن أوظف الشرطية هيلين لأن على الأقل هي متحفزة
    İnsanlar duygularıyla motive olurlar ama her insan farklı şeylerden motivasyon bulur. TED و حيث أن دوافع الناس دوافع عاطفية ، ولكن نوعية تلك الدوافع مختلفة من شخص لآخر
    Aslında, Apache ISS leri motive eden gerçek uygulama oldu. Open Subtitles اساسا ، اباتشي اصبح التطبيق الذي يحفز مقدمي خدمات الانترنت
    Belki de bu, bana karşı dürüst olmanız için yeterince motive edecektir sizi. Open Subtitles ربما قد يحفزك ذلك بشكل صحيح كي تكوني صريحة معي.
    Ne zaman pes etmek yerine durumunu değiştirmeye çalışan bir kadın görsem motive olurum. TED ولكن حين أرى امرأة تكابد من أجل تغيير وضعيتها بدل الاستسلام، يحفزني ذلك.
    O kelimeler büyük ölçüde hayatımı motive eden şeylerdi. Open Subtitles كانت هذه الكلمات جزءا كبيرا مما حفز حياتي
    Elbiseyi masamın üstüne astım. Beni motive etsin diye. Open Subtitles أعلقه فوق طاولة الطعام لكي يعطيني دافعاً
    Belkide motive edici konuşmaları daha sonraya saklasak daha iyi olacak. Open Subtitles آه، ربما كنا حفظ أفضل الكلمات التحفيزية حتى وقت لاحق.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more