General raporlarımı okuduğu zaman, birliklerin asla savaşı göremeyecek.. | Open Subtitles | عندما يقرأ الجنرال تقريري قواتك لن ترى المعركة |
Neydi acaba? Muhtemelen çizgi romanlarını okuduğu yermiş. | Open Subtitles | من المحتمل أنه المكان حيث كان يقرأ كتبه الهزلية |
Eğer gerçekten okuduğu her kitap için bir kuruş alsaydım, meteliksiz kalırdım. | Open Subtitles | لو اخذ مني عشره سنتات لكل كتاب قرأه في الحقيقه لكنت افلست |
okuduğu bir kitap, beş yaşında izlediği bir çizgi film. | Open Subtitles | كتاب قرأه .. مسلسل كارتوني رآه منذ كان في الخامسة |
Ölmeden önce okuduğu kitap hakkında notlar. | Open Subtitles | بعض الملاحظات العشوائية من الكتاب الذي كان يقرأه |
Tabii romanlar hani şu kadınların okuduğu, hatta yazmaya bile kalktığı, tatsız tuzsuz yavan şeyler değil mi? | Open Subtitles | الروايات تكون فقيرةَ ، غير مشوقة ، تقرأها النساء فقط حتى ، لا سَمَحَ اللَّه ، تكتبها النِساءِ فقط؟ |
okuduğu gazetelerde deşifre ettiği ipuçları olabilir. | Open Subtitles | هناك أحتمال بتواجد شفرة سرية بالصحف التي كان يقرأها |
Çocukluk dönemini anlatan, şimdiye kadar okuduğu en iyi kitap olduğunu, söyledi. | Open Subtitles | وقال بأنها أعظم رواية تتكلم عن الطفولة قد سبق وأن قرأها.. |
Bilgisayar. Dawn'un okuduğu şeyde felcin panzehiri olabilir. | Open Subtitles | الكمبيوتر, ذلك الشيء الذي كنت داون تقرأه ربما لديه مصل من أجل الشلل |
Bütün bu çözümler kökenlerini, kitap metninden türetirler ama kitap tasarımcısı metni okuduğu an, o, bir yorumlayıcı ve çevirmen olmak zorundadır. | TED | كل هذه الحلول تستمد جذورها من نص الكتاب، ولكن بمجرد أن قرأ مصمم الكتاب النص، ومن ثم كان عليه أن يكون مفسرا ومترجما. |
Peki, bu hikayeyle annenin geçen gece okuduğu arasından... | Open Subtitles | إذا بين هذه القصة وتلك التي قرأتها أمك لك الليلة الماضية |
Yemek masasında herkesin kitap okuduğu bir evde büyüdüm. | Open Subtitles | لقد كنت أكبر في منزل حيث الجميع يقرأ على العشاء |
okuduğu kesin ama her sabah iki yumurta yiyor. | Open Subtitles | وإن كان يقرأ الجريدة إنه يأكل بيضتين صباح كل يوم |
O zaman da okuduğu an yüzünün parıldayışını göremem. | Open Subtitles | هكذا لن أتمكّن من رؤية وجهه يُشرِق عندما يقرأ البحث. نعم. |
Müfettiş Japp'ın özellikle yüksek sesle okuduğu daktilo ile yazılmış mektup beni hiç tatmin etmedi. | Open Subtitles | انت تعرف اننى لم اقتنع بالخطاب الأخير لها والذى قرأه علينا جاب |
Sanırım Esquire'de... okuduğu grup psikolojisi makalesinden olmalı. | Open Subtitles | ربما من مقالٍ في علم النّفس قد قرأه في مجلة إسكواير |
İzlediği son film ya da okuduğu bir kitap buna neden olabilir. | Open Subtitles | قد تكون آخر فيلم شاهده ، آخر كتاب قرأه في الدراسة |
O kitap en az 400 sayfa uzunluğunda. House'un okuduğu her neyse yarısı kalınlığında. | Open Subtitles | يحوي هذا الكتاب أقلّها على 400 صفحة، أياً كان ما يقرأه فهو نصف هذا الحجم |
Çocuklara okuduğu kitaptan bir alıntı bu. | Open Subtitles | هذه اقتباس من كتاب اعتاد ان يقرأه على الاولاد |
Her neyse, okuduğu saçma sapan şeylerle ilgili dırdır edip duruyordu. | Open Subtitles | عل كلٍ , كانت تتذمر بشأن النصوص التافهه التي تقرأها |
Program kullanıcıların online okuduğu haberlerin küratörlüğünü yapıyor | Open Subtitles | البرنامج ينتقي وينظم الأنباء التي يقرأها المستخدم على الإنترنت |
10 yılda okuduğu en insancıl hikâye olduğunu ve daha fazlasını istediğini söyleyip bana iş teklif etti. | Open Subtitles | و قال إنها أفضل قصة إنسانية . قرأها فى العقد و أراد الكثير من ذلك . و لهذا عرض علىّ وظيفة |
okuduğu kitaptan bahsetmeyi seviyordu. Her şey kendiliğinden gelişti. | Open Subtitles | كانت تحب التحدّث عن الكتاب الذي تقرأه سارت الأمور بطبيعتها من هناك |
Onu asılmaktan kurtaracaksa mektubu kimin okuduğu adamın ve karısının umurunda olur mu? | Open Subtitles | ماذا يهم الرجل أو زوجته لو قرأ أحدهم هذه الرسالة إذا كان هذا سينقذه من الشنق؟ |
Bunun okuduğu iyi kitapta yazmadığına eminim. | Open Subtitles | أنا واثقة أنّ ذلك لم يرد بالكتب التي قرأتها |
Bu Şerif'in ben çocukken bana okuduğu bir yazının kısmı. Bir adam evrene demiş ki... | Open Subtitles | كان يقرأهُ الرئيس عليّ وأنا طفل رجلٌ قال للكون، |