olabilecek en maço şekilde öldü. | Open Subtitles | لقد تعرض للموت بأكثر .من طريقة رجولية ممكنة |
Davacıların stratejisi olabilecek en sıkıcı şekilde ve mümkün olduğunca çok yalan söylemek böylelikle mahkemede uyuyakalıyorsun ve fiziksel olarak kendini savunamayacak hale düşüyorsun. | Open Subtitles | إستراتيجية النيابة العامة هي الكذب قدر الإمكان بأكثر طريقة مملة لذلك ينتابك الإحساس بالنوم في المحكمة و تصبح غير قادر على الدفاع عن نفسك |
O listedeki tüm maddeleri olabilecek en abuk şekilde mi gerçekleştirmeye karar verdiniz? | Open Subtitles | لقد قررتم أخذ كل ما في القائمة واستخدامه بأكثر طريقة مُلتوية ؟ |
Ve bir kaç yıl önce düşündüğümüz... ...olabilecek en kötü halden daha hızlı arttığıdır. | TED | وهو يزيد بوتيره أسرع حتى مما ظننا أنها الحالة الأسوأ منذ بضع سنوات. |
O kadar çok kural ve kısıtlama var ki bir çocuğun bakışıyla, bu, olabilecek en kötü doğa. | TED | هناك العديد من القواعد والقوانين من وجهة نظر طفل، ليعتبر هذه الطبيعة الأسوأ على الإطلاق. |
Bize olabilecek en kötü şekilde zarar vermek istiyor... bu da beni çok korkutuyor. | Open Subtitles | وأعتقد أنه يحاول إيذائنا بأبشع صورة وهذا ما يرعبني إلى حد الموت |
Asla yanında olmaz, sonra da olabilecek en berbat zamanda ortaya çıkar. | Open Subtitles | لا يتواجد أبداً بجانبكِ و فجأة يظهر بأسوأ وقتٍ ممكن |
Tesla'nın beyni olabilecek en sıradışı şekilde çalışıyordu. | TED | كان دماغ تيسلا يعمل بأكثر الطرق غرابة. |
Honda'nın geliştirebileceği, her insanın bir parçasını bulup olabilecek en yardımcı bilgilerle nazikçe banyo yaptırır. | Open Subtitles | يجد الجزء في كل شخص "الذي يمكن أن تحسنه "هوندا و يغطيه بلطف بأكثر المعلومات إفادة |
Ben de bunu olabilecek en verimli şekilde yaptım. | Open Subtitles | فعلت ذلك بأكثر السُبل فعالية متاحة |
Ben de bunu olabilecek en verimli şekilde yaptım. | Open Subtitles | فعلت ذلك بأكثر السُبل فعالية متاحة |
Tabiki olabilecek en garip şekilde girdin. Tekrar. | Open Subtitles | طبعًا دخلت بأكثر طريقة مخيفة مجددًا. |
Ama olabilecek en saygılı biçimde. | Open Subtitles | لكن بأكثر الطرق احتراماً |
olabilecek en kötü şey hepimizin ölümüyle örümceğin son bulmasıdır. | Open Subtitles | السيناريو الأسوأ هو بموتنا جميعًا وفناء العنكبوت. |
Sadece bu skala ile uğraşan ve insanları güvende tutmaya görevli bizler, olabilecek en kötü şeyi düşünmek zorundayız, çünkü bizim için milyonda bir şans gerçekleşmesi oldukça mümkün bir orandır. | TED | إلّا أنه بالنسبة لمن يتعامل مع حجم كبير، ومن يتحملون مهمّة حماية الناس، يتحتم علينا افتراض أن الأسوأ سيحدث، لأنّه بالنسبة لنا، احتمال الواحد في المليون هو احتمال جيّد جدّاً. |
"Eğer olay belirli bir apartmanda, mahallede veya posta kodunda gerçekleşmişse hemen aklıma olabilecek en kötü şey geliyor." | TED | "عندما أرى حالة من مبنى سكني، أو حي أو رمز بريدي معين، أفكر تلقائيًا في الأسوأ." |
Otuz yıl sonunda, olabilecek en zalimce şekilde katledilen milyonlarca... | Open Subtitles | وبعد 30 عاما لا أحد يتذكر مليون من الأرمن تمت إبادتهم بأبشع طريقة ممكنة |
Kendini olabilecek en kötü şekilde boğmuş. | Open Subtitles | أغرقت نفسها بأبشع طريقه قد أتخيلها |
İhtiyacın olduğunda hiç yanında değildir ama olabilecek en kötü anda ortaya çıkar. | Open Subtitles | لا يتواجد أبداً بجانبكِ و فجأة يظهر بأسوأ وقتٍ ممكن |
Son evrede hastanın beklemediği bir ızdırapla karşılaşması olabilecek en kötü senaryodur. | Open Subtitles | حينما تستعمل آخر طرقها ستخرج من جسد المصاب بشكل غير متوقع تماماً و بأسوأ سيناريو ممكن |