"olan bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • ذات
        
    • ذو
        
    • التي
        
    • الذي
        
    • والتي
        
    • واحد مع
        
    • يحتوي على
        
    • يحوي
        
    • شخص لديه
        
    • يحدث
        
    • الذى لديه
        
    • بلد
        
    • لشيء
        
    • وله
        
    • ما مع
        
    Bu tesiste, zihinsel becerileri bazen İngiliz devletine faydalı olan bir tutsak var. Open Subtitles هنا، في هذة المنشأة سجين لديه قدرات ذهنية هي ذات فائدة للحكومة البريطانية
    Bu ufak organizmadan alınmış küresel sonuçları olan bir komployu patlatacak bir kanıt. Open Subtitles دليل إستُخلص من كائن دقيق.. الذي يمكنه يفتح بضجة, مؤامرة ذات أهمية عالمية.
    "Ama yerdeyken, duyguları ve tutkuları olan bir insanım... " Open Subtitles ولكن على الأرض أنا كائن حي ذو مشاعر و عواطف
    Bu manevi değeri olan bir obje ve tüm müminlere ait. Open Subtitles إنه غرض ذو قيمة باهظة و يخص أولئك الذين يؤمنون به
    Bu Çin'in 20 milyonun üzerinde nüfusu olan bir çok şehrinin olacağı bir dönemde ortaya çıkan soruna yönelik çözüm. TED وهذا هو الحل لهذه المشكلة حيث ستطبق في الصين في العديد والعديد من المدن التي يتجاوز سكانها 20 مليون نسمة
    Çok sıcak olan bir yaz günü, dışarıdan çok da ilginç olmayan davul şeklinde bir binayı ziyaret ettik. TED في يوم صيفي حار بالتحديد، زرنا المبنى المشابه للطبل في شكله الذي لم يكن شكله من الخارج مثيراً للاهتمام.
    Sen büyük klitorisi olan bir kadınla olmak istemez misin? Open Subtitles أنت لا تريد أن تكون مع فتاه ذات شهوه مفرطه
    Müvekkiliniz, devam etmekte olan bir cinayet soruşturmasını engellediği için burada. Open Subtitles موكلتك قامت بإخفاء معلومات ذات صلة وثيقة بتحقيق عن جريمة قتل
    Bir zamanlar babası Deniz Kuvvetleri'nde olan bir çocuk vardı. Open Subtitles ذات مرة كان هناك صبي وكان والدة يعمل في البحرية.
    Bir keresinde muz fobisi olan bir kızı tedavi etmiştim. Open Subtitles ذات مرة، قمت بمعالجة فتاة كان لديها رهابٌ من الموز
    Hiç bu kadar çok ham potansiyeli olan bir ajanla tanıştığımı sanmıyorum. Open Subtitles لا أعتقد أننى قد قابلت عميلاً أبداً ذو مزيداً من المكمون القوي
    Kendisinin bile farkına varamadığı harika sonuçları olan bir projeyle uğraşıyor. Open Subtitles لقد ضل يشتغل على مشروع ذو تأثير حتى أكبر من تصوره.
    İleriye dönük her şeyi değiştirebilme potansiyeli olan bir şeyi. Open Subtitles شئ ذو فائدة في المستقبل بأمكانه ان يغير كل شئ
    Eğer sadece grip virüsünü alırsanız, dünyada insanların ölümüne neden olan bir grip salgını olduğu zamanlarda pik yaptığını görürsünüz. TED إن أخذتم الإنفلونزا سترون ذرى في الأوقات التي تعرفون كانت تقتل فيه أوبئة الأنفلونزا الكبرى الناس في جميع أنحاء العالم.
    Bu sadece kamu sağlığı açısından kötü olan bir sistem değil; karanlıkta kalan yerel aileler için tehlike ortaya çıkartmaktadır. TED هذا نظام ليس سيئاً فحسب من وجهة نظر الصحة العامة؛ بل يعرّض العائلات المحلية للخطر تلك التي تبقى في الظلام.
    Ama basit şeylerin aynı zamanda çok önemli olan, bir diğer sınıfı vardır. TED لكن توجد فئة أخرى من الأشياء البسيطة، التي تكتسي أهميةً كبرى هي الأخرى.
    Öncelikle beni seçmiş olan bir adamın adını seçmek, inanılmaz özgür hissettiriyor. TED وقد كانت حريةً لا تصدق أن أختار اسم الرجل الذي اختارني أولاً.
    Alzheimer hastası olan bir sakinle tanıştık, ama oldukça dinç ve sağlıklıydı. Open Subtitles قابلنا ساكنا الذي عنده النسيان، لكنّه بدا نشيط ويقظ جدا في الحقيقة.
    Size ailemizin eskiden evsiz olan bir üyesini daha anlatacağım. TED سأخبركم بشيء بعد والتي تعتبر جزءا أيضا من عائلتنا المشردة.
    Belki de birden fazla katilimiz ya da birden fazla kişiliği olan bir katilimiz vardır. Open Subtitles رُبما لدينا أكْثر من قاتلٍ واحد أو لدينا قاتلٌ واحد مع
    Ve bu, sözcüklerdeki seslerin kusurlu bir temsiliyle sonuçlanır. Farklı boşluk sabiti olan bir mekanizma ile normal olmayan farklı bir strateji. TED وهذا يؤدي إلى خلل في تمثيل أصوات الكلمات ، غير طبيعي ، استراتيجية مختلفة، من قبل جهاز يحتوي على مساحات مختلفة ثابتة.
    Ve ne zaman elektronik kominikasyonu olan bir kuş sürüsü görsek, bunun Amerikalılarla bir ilgisi var diye düşündük." Ve ben "Tamam. TED وما ان نرى سرب طيور يتواصل فيما بينه او يحوي اشارات كهربائية حتى نجزم ان هذا الشيء متعلق بالامريكيين فقلت " أها..
    Bu yüzden limitsiz depolayabilme, limitsiz bant genişliği -herzaman için- şansını bir kütüphaneye ait olan bir şeyi paylaşmak isteyen herkese ücretsiz olarak verdik. TED لذلك فنحن وفرنا مساحات تخزين غير محدودة, مدى حزمة غير محدود للابد مجاناً لأي شخص لديه شيئاً ليشاركه في المكتبة
    Birdenbire bedenimdeki krizin dünyadaki kriz olduğunu fark ettim ve daha sonra olan bir şey değildi, şimdi oluyordu. TED فهمت فجأة أن الأزمة في جسدي كانت الأزمة في العالم ، ولم تكن تحدث لاحقاً كانت ذلك يحدث الآن.
    Ve insanoğlu tarihinde sıradan biri olarak da değil, bugün hayatta olan bir insansın. Open Subtitles وليس فقط مثل أى كائن حى .. في تاريخ الكائنات الحية .. الكائن الحى الذى لديه الحياة اليوم
    Çöküşte olan bir ülkede yaşıyorduk, yavaş yavaş çökmekte olan. TED كنا نعيش هناك مع بلد في حالة إنهيار، إنهيار بطيء.
    Yani bir bakıma, gerçekten çok önemli olan ve başka kimsenin sahip olamayacağı, kimliğimizin parçası olan bir şeye dair bir duruş sergiliyoruz. TED وبطريقة ما ، نحن كنا نرى مظهر من مظاهر لشيء ما مهم حقاً وهذا جزء من هويتنا ولكن أن لا أحد يمكن أن يكون.
    Son zamanlarda ise dil bilimciler, konuşmanın yazıdan ayrı, kendi düzen ve kalıpları olan bir fenomen olduğunu öne sürdüler. TED ولكن حديثاً فهم علماء اللغة أن التحدث مختلف عن الكتابة وله قوانينه وأنماطه
    Altıncı sınıfta olan bir kadın bulacağız sana. Küçük deneyimi olan birini. Open Subtitles نحن سنجد لك إمرأة في الدرجة السادسة شخص ما مع خبرة صغيرة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more