| Bir ağız dolusu kelime ancak mikro ölçekte olan bu. | TED | هذا شيء ضئيل، لكن هذا ما يحدث في النطاق الجُزيء. |
| Sen, ben, Edgar Price. 17 Kasım, Cuma. olan bu. | Open Subtitles | أنت، أنا، إدجار بريس، 17 نوفمبر، الجمعة0 هذا ما لدى0 |
| Scott, insanları öldürdün, olan bu. Her yer kan içinde. | Open Subtitles | لقد قتلت الناس هذا ما حدث الدم في كل مكان |
| - A.B.D'ye geri döndünüz. Şu an tek önemli olan bu. | Open Subtitles | لقد عدتِ إلى الولايات المتحدة الأمريكية، و هذا كل ما يهم |
| Ben seni seviyorum. Şimdi, önemli olan bu, onun senin için hissettikleri değil. | Open Subtitles | حسناً، أنا أحبك الآن ، وهذا ما يهمك ليس ما تشعر بهِ تجاهك |
| - Burada olanlar yüzünden... birini mahkemeye vermeliyim. olan bu. | Open Subtitles | ما حدث أنني يجب أن أقاضي أحدهم ذلك ما حدث |
| olan bu, değil mi, iki polis birbirleriyle sorun yaşadığında... | Open Subtitles | هذا ما سيحدث صحيح؟ عندما يكون هنالك شرطيان بينهم مشكله |
| Sır yok. Bana olan bu. Bu bütün haftamı mahfetti sayılır, çünkü o hafta planladığım herşey heba olur. | TED | هذا ما حصل معي ، لقد تحطم اسبوعي كله لأنه اياً كانت خططي لذلك الاسبوع فقد انتهت كلها |
| Birlikte çalıştığımızda olacak olan bu; bir şeyleri yerine oturtacağız. | TED | هذا ما يحصل إذا عملنا جميعًا مع بعض لترميم ما كُسر. |
| Bu entegre ekosisteme sahip olduğunuzda olan bu. | TED | هذا ما يحدث عندما يكون لديك هذا النظام المتكامل. |
| Kemiklerimdeki ağrıdan kurtulmalıyım. Bütün olan bu. | Open Subtitles | أحتاج ان اخرج التشنج من عظامى هذا ما حدث |
| İşte ihtiyacınız olan bu. Küçük bir kaşık dolusu kullanın, bebekler gibi uyuyacağınızı garanti ederim. | Open Subtitles | هذا ما يلزمك، مِلعقة صغيرة وتنام كالأطفال |
| Her yere ateş açıyorlar! olan bu. | Open Subtitles | انهم يقذفون المدفعية فى جميع الأنحاء هذا ما يحدث |
| Buluğ çağına giriyor, Tanrı aşkına! Ona olan bu! | Open Subtitles | إنها في سن البلوغ بحق الرب هذا ما حدث لها. |
| Hadi. Hey, beş gün beraber kalalım. Bütün ihtiyacım olan bu. | Open Subtitles | هيا، إبقي معي خمسة أيام فقط هذا كل ما أحتاج |
| Yapmayı bildiğim tek şey olan bu mesleğin tarihindeki... en büyük başarısızlık örneği olarak beni hedef gösteren... bir yazı yayımlanacak. | Open Subtitles | سينشرون شيئاً يحددني أنا بالذات كأكثر رجال العمل فشلاً في مهنتي و هذا كل ما أعرفه |
| Caddedeki arabaların yüzde 20'sini ortadan kaldırdığımızda olan bu. Tıkanıklığı görüldüğü gibi | TED | وهذا ما يحدث عندما تنخفض. المركبات بنسبة 20 بالمئة |
| Senin gibi polisler gerek bize. İhtiyacımız olan bu. | Open Subtitles | نحن نحتاج للكثير من رجال الشرطة مثلك ,كالاهان,ذلك ما نريدة |
| Doğru, ama hamle yapmazsak olacak olan bu, ese! | Open Subtitles | ذلك صحيحُ، لكن ذلك الذي سيحدث إذا لم نـقـم لا بحركـتَنا الآن |
| Sorun değil. Maçı kazandık. Önemli olan bu. | Open Subtitles | لا بأس لقد ربحث اللعبة هذا هو الشيء الرئيسي |
| Doğru olan bu. | Open Subtitles | إنه الشيء الصحيح ذاك الذي نفعله |
| İstediğini aldın. Tek önemli olan bu değil mi? | Open Subtitles | لقد حصلت على ما تريد أليس هذا هو الأمر الوحيد الذي يهمك؟ |
| Buradasın işte, dostum, önemli olan bu. | Open Subtitles | أنت هنا الآن. وهذا كل ما يهمني. |
| Kültürler açısından birer dönüm noktası olan bu olayların her biri özel dikim birer kıyafet oluyor veya ipek bir atkı, mesela şu anda taktığım gibi. | TED | كل طرف من هذه الأقمشة المُجَسِّدة للثقافة يصير لباسًا أو وشاحًا حريريًّا، مثل هذا الذي أرتديه أنا الآن صدفةً. |
| Daha sonra zaten laboratuvar raporunda olan bu bilgiyi kullanıyoruz. | TED | ومن ثم يتم استخدام هذه المعلومات والتي موجودة في التقرير الاعتيادي |
| Bunların içinde bir sürü oldukça karmaşık ve değerli malzeme gömülü, bu yüzden demontaj edilmelerini teşvik etmek için yollar bulmalıyız, çünkü aksi taktirde olan bu. | TED | هناك عدد من المواد المعقدة و القيمة موجودة داخل هذه الاشياء لذا يجب ان نجد طرق اخرى لتشجيع التفكيك لأن هذا هو ما يحدث خلاف ذلك. |
| 30 doları var Üstünde olan bu, Michael. | Open Subtitles | لديه حوالى ثلاثين دولار هذا هو كل ما معه يا مايكل |
| Nehir taştı, tamam mı? olan bu işte. | Open Subtitles | النهر غُمر بالمياه هذا هو ما حدث |
| Biz birbirimize sahibiz, önemli olan bu. | Open Subtitles | لدى أحدنا الآخر. هذا كلّ ما يهمّ. |