Ama adalet sistemini değiştirmenin ya da başkalarının adaleti bulmasına yardımcı olmanın tek yolunun mağduru oynamamak olduğunu biliyordu. | TED | لكنه كان يعلم أن الطريقة الوحيدة لتغيير النظام القضائي أو مساعدة الآخرين للحصول على العدالة هي ألا يلعب دور الضحية. |
Durumun meşum olduğunu biliyordu ve kendi kendisine baş etmeye karar verdi. | Open Subtitles | كان يعرف بأن حالته متازمة و قرر بان يتعامل معها بقسوة بمفرده |
Oynadı. Kazandı. Çünkü bilgisayar sadece geçerli hamlenin ne olduğunu biliyordu. | TED | و لعب ففاز لأن الحاسبة كانت تعرف الخطوات القانونية في اللعبة |
Panzehirin onun esas amacını engelleyecek tek şey olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | كانت تعلم ان المضاد هو الشىء الوحيد الذى سيوقف خطته |
Ona bir şey söylemedim, ama büyük bir şeyin olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | لم أخبره بشيء لكنه عرف أن أمرا عظيما يحدث إنه كذلك |
Galiba David Palmer, Jack Bauer'ın hayatta olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | ربما كان دايفيد بالمر على علم بأن جاك باور لازال حياً |
Asıl önemli olan şeyin hayatınızı nasıl geçirdiğiniz olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | كان يعلم أنّ ما كان مهمّا هو كيف تستمتع بعيش حياتك كلّ يوم |
Lorta'nın kaldığı hapishanenin gardiyanı onun eşsiz biri olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | السجان الذي كان في السجن الذي تم وضع لورتا به قد علم أنه فريد من نوعه |
Onu benzetenin ben olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | كان يعلم أنه أنا الذي تسبب في ضربه |
Yolculuklarının altında yatan bir şey olduğunu biliyordu ama devam etmek için elinde sadece bir dürbün bir başka yangının daha olduğu bilgisi ve bir kağıtta yazılı iki kelime vardı. | Open Subtitles | ,كان يعلم أن هناك شئ فى رحلتهم ,كان كل ما يفكر به هو عدسة التجسس . معرفة أنه هناك حريق أخر فظيع بسبب ورقتان |
Bunun tek yönlü bir gidiş olduğunu biliyordu. Sona gelmeden tahliye edecektir. | Open Subtitles | لقد كان يعلم أن هذه رحلة ذهاب بلا عودة سيقُوم بالمغادرة قبل النهاية |
Lycanlar ondan her ne istiyorsa... oğlun bunun uğrunda ölmeye değer olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | مهما كان مايُريده الـمُستذئبين منها إبنك كان يعرف بإنه يستحق الموت من أجلها. |
Yanında olduğunu biliyordu. Bence bunun bile çok büyük bir anlamı var. | Open Subtitles | لقد كان يعرف بان لديه دعمك ومتأكد ان ذلك عنى له الكثير |
Annem bile Bebek Ruth'un kim olduğunu biliyordu, | Open Subtitles | حتى أمى عندما كانت صغيرة كانت تعرف باب روث |
Duvarlardaki şeklin ne olduğunu biliyordu ve ölen adamı da tanıyordu. | Open Subtitles | لقد تعرفت علي الأشكال التي علي الحوائط و كانت تعرف الشخص الميت |
Ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu ve yerini hafızamızdan çıkardı. | Open Subtitles | لقد كانت تعلم مدى خطورة المكان وأخذت منّا هذه الذكرى |
Bir şekilde ipin suyun üstünde yüzmesine izin verecek kadar uzun olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | على مستوى آخر, ربما يكون قد عرف أن الحبل كان طويلاً جداً و لا يمكن أن يسمح له بالغوص |
Ama babam harika bir at için damızlık at kadar kısrağın da önemli olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | ولكن أبي علم بأن الحصان الأصيل يأتي في الغالب من الفرس يشبه والده |
Bunu her kim yaptıysa havalandırmalarda 7 milimetrelik fiber ana kablo olduğunu biliyordu ki arkasına sıkıştırmış. | Open Subtitles | أياً كان من فعل هذا، فلابدّ أنّه كان يعلم أنّ هُناك كيبل ألياف رئيسي يبلغ 7 مليمتر في فتحة التهوية حتى يضعون قنبلة وراءها. |
- Sakın, sakın. Babam bunun benim için bitmemiş bir iş olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | أبي علم أنه عمل غير منهي بالنسبة لي |
-Yani Cole. Buranın saldırı için iyi bir nokta olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | إذاً " كول " كان يعلم أنه المكان المناسب للفخ |
Buranın vahşi, acımasız olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | كان يعلم بأن هذا المكان رهيب عديم الرحمة |
Birisi laboratuvarın orada olduğunu biliyordu ve biri de rüşvet almıştı. | Open Subtitles | أحدهم يعرف أن المختبر كان هناك، وأحدهم صرف النظر عن هذا. |
Üstelik bu durum, sistemin çoğu kurucusu tarafından tasdik edildi, yani herkes neler olduğunu biliyordu da. | TED | كما كان معروفاً من قبل مؤسسي هذا النظام، الجميع يعرف أنّ هذا كان سيحدث. |
Dün olay yerinden bir şey söylemeden gitti bugün de amiralin kurbanla ilgili bir sorunu olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | امس غادر من مسرح الجريمة دون اي استفسارات واليوم، كان يعرف ان الاميرال كان له مشكل مع الضحية |
İşte değişen bu. Yakalanmasının an meselesi olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | هذا ما تغيّر، علم أنها مسألة وقت ليس إلا قبل أن تلقي القبض عليه |
Birimdeki herkes kızın çatlak olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | كل من في الوحدة علم أنّ تلك الفتاة مجنونة |