Beş. Beş, çıplak gözle 100 milyar galasiden beş tanesi. Ve çok keskin bir görüşünüz yoksa bunlardan bir tanesini görmeniz oldukça zor. | TED | خمسة من أصل 100 مليار مجرة ، بالعين المجردة. واحدة منهم من الصعب جدا أن تراها ما لم يكن لديك بصر جيد جدا. |
Kör bir adamın dikkat etmesi oldukça zor, değil mi, Lyle Birader? | Open Subtitles | يبدو انه من الصعب على الاعمى ان يحذر اليس كذلك اخ لىلى |
Aşk. Bunu kanıtlamak oldukça zor, sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | الحب إنه شيء من الصعب التحدث عن مزاياه ألا تعتقد ذلك |
David, o aşık bir kadın, onu motive etmek oldukça zor olacak. | Open Subtitles | ديفيد، إنها إمرأة عاشقة من الصعب أن تدفعها للتفكير في هذه الأمور |
Bunları her zaman en sonuna kadar giyiyor ve çoğu zaman çöpe atıyoruz çünkü ikinci el dükkânına delinmiş eski çoraplarımızı bağışlamak oldukça zor. | TED | كلنا نرتدي تلك القطع حتى نعدمها، وفي حالات كثيرة نرميها في القمامة لأنه من الصعب جداً أن تتبرع بجواربك البالية المخرومة لمتجر الملابس المستعملة. |
Şu an sana güvenmek benim için oldukça zor bebeğim. | Open Subtitles | إنه من الصعب علي حقاً الوثوق بك الأن , حبيبتي |
Bu çok basit bişey ve inanması da oldukça zor | Open Subtitles | الهجوم سيبدا خلال يومين وعندما يبدا سيكون من الصعب المغادرة |
Elbette, suça yatkın bir deli olunca bunu tahmin etmek oldukça zor olur. | Open Subtitles | بالطبع من الصعب التحدث مع شخص ما والذي حدث أن كان مجنوناً إجرامياً |
Geri kalanı olmadan ölüm nedenini bulmak oldukça zor olacak sanırım | Open Subtitles | حسنا ، بدون بقية جسمه سيكون من الصعب تحديد سبب الوفاة |
Fiziksel bir otopside, bu parçaları bulmak için organların arasını eşelemeniz gerekir, ki bu oldukça zor bir şeydir. | TED | اثناء التشريح الفعلي لانه من الصعب عادة التشريح والبحث عن صورة ملائمة لاستخراج الرصاص من الجسد |
Ancak nereden bakarsanız bakın her saniye daha da dijital hâle gelen bir dünyada yaşadığımızı inkâr etmek oldukça zor. | TED | لكن بغض النظر عن موقفنا تجاهه، من الصعب إنكار أننا نعيش في عالم يصبح رقمياً أكثر وأكثر كل ثانية. |
Bilirsiniz, benim gibi kendini beğenmiş bir kadın için böyle bir kültürde yaşlanmak oldukça zor. | TED | بالنسبة لامرأة عقيمة مثلي، من الصعب أن تكبر في ظل هذه الثقافة. |
Bu şarkıların arasından bir favori seçmek oldukça zor. | Open Subtitles | إنه من الصعب أن تختار من بين العديد من الاغاني الرائعة |
Muhtemelen bunun oldukça zor olduğunu düşünebilirsiniz; yeni hikayeler ve yeni konular bulmak, ancak yeni teknolojiler film tekniklerimizi de değiştiriyorlar. | TED | قد تعتقدون أنه من الصعب جداً ايجاد أخبار ومواضيع جديدة، ولكن التكنولوجيا الجديدة تغيّر الطريقة التي يمكننا من خلالها أن نصّور. |
Bu stratejiler çok hassas çünkü bir kere bile hata yaparsan, oyun senin için oldukça zor bir hal alabilir. | Open Subtitles | هذه الاستراتيجيات هي حساسة للغاية لأنه إذا كنت لا ولو مرة واحدة يمكن أن تصبح لعبة صعبة للغاية بالنسبة لك. |
Bunlara bakarak kesin sebebi belirlemek oldukça zor. | Open Subtitles | إنه صعب أن ترى بوضوح كفاية لتأكيد طبيعتهم بالضيط |
Binmeden önce oldukça zor bir karar vermek zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | قبل أن تدخلي يجب أن تقومي باختيار صعب جداً |
Açıklamamı dinlemek oldukça zor olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ سماعك لأقاويلي كان صعباً جدّاً عليك |
Burada 20 yıl geçirdikten sonra kandırılması oldukça zor biri olduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنني، بعد أن أمضيت عشرين عاماً بهذه المهنة، رحلاً يصعب خداعه. |
Bu bölüm, Radyo Sinema ve Televizyon bölümü olmadığı için oldukça zor. | Open Subtitles | هذا ليس فئة للمسرح والسينما الكبرى. هذه الفئة من الصعب حقا. |
Bu oldukça zor olacak çünkü buradaki her şey, cinayet silahı olabilir. | Open Subtitles | سيكون الأمر صعباً جداً لأنه حيثما تنظر، ثمة سلاح |
Bunlar gerçekten oldukça zor sınırlamalar ve buna uygun teknolojimiz şu an olmayabilir. | TED | هذه قيود صعبة جدا. قد لا تتوفر لنا التكنولوجيا اللازمة حاليا. |
Günlük yaşamım oldukça zor ama bir o kadar basit olmuştu. | TED | حياتي اليومية أصبحت صعبة جداً و لكن بسيطة جداً |
Çok iyi bir görüşünüz yoksa, bir tanesini görmek oldukça zor. | TED | ومن الصعب رؤية إحداها إلّا لو كان لديكم نظر جيد جداً. |