Bu yüzden bazen bu matematiği yapan herkes gibi hissetmemiz sürpriz olmaz. | TED | إذاً ليس من المفاجئ أن نشعر أحياناً بأن الجميع يتداولون هذه الخرافات. |
Apaçık belli ki bu böyle olmaz ve sürdürebilir değil. | TED | الآن ، بالطبع، هذا ليس على جيداً، وهي ليست مستدامة. |
- Bu akşam o eve girmeliyim. - O oradayken olmaz. | Open Subtitles | يجب ان ادخل الى هذا المنزل الليلة ليس وهو موجود به |
Hayatta olmaz. Sadece torbaları doldurup üzerlerine birkaç ekmek koy. | Open Subtitles | كلا ، عبئ الحقائب فحسب و ضع رغيفين في الأعلى |
- Şimdi, dinle, Robbie... - Hayır, bu sefer olmaz. Dinlemiyorum. | Open Subtitles | هيا، اسمع روبي كلا، ليس هذه المرة انا اكتفيت من الاستماع |
Ama gaz dolu odalarda olmaz, sadece tehlikeli değil aynı zamanda aptalca! | Open Subtitles | ولكن ليس في غرفة الغاز ليس خطراً فحسب ، بل هذا غباء |
Gerçekten deli olsaydın, o başka olurdu. Ama bu çoklu şeyle olmaz. | Open Subtitles | إذا كنت مجنونة حقاً لإختلف الأمر و لكن ليس لهذه الأشياء المتعددة |
Sahiplerinin hiçbir planı olmaz. Örneğin dün geceyi ele alalım. | Open Subtitles | المالكين ليس عندهم خطط محددة خذ الليلة الماضية,على سبيل المثال |
İnatçıIık hâlâ cazibesini koruyor, fakat böyle bir kızla olmaz. | Open Subtitles | الانحراف لازال يحتفظ بجاذبيّته, لكن ليس مع تلك البطة القبيحة. |
Neden? Çünkü yapacağım hiçbir "psişik" şey, onun üzerinde zerre kadar etkili olmaz. | Open Subtitles | لأنه ليس هناك شيء يمكنني عمله نفسياً فذلك سيكون لديه أقل تأثير عليه. |
Hayır, bu sefer olmaz. Bu dava tüm kariyerimi telafi edecek. | Open Subtitles | لا، ليس هذه المرة، هذا الضربة التي ستعوض عن مهنتي بأكملها. |
Yanlış bir mesaj göndermek istemiyorum. Geçen geceden sonra olmaz. | Open Subtitles | لا أريد أن أبعث برسالة خاطئة، ليس بعد تلك الليلة |
Buralardaki her serseri sabahtan akşama kadar ateş ederken olmaz. | Open Subtitles | ليس مع كل الحمقى الموجودين من طلوع الفجر الى الغروب |
Çünkü insanları aktif radyasyon sahasında yok yere öldürmek doğru olmaz. | Open Subtitles | لا يمكنك إرسال الجنود إلى منطقة مليئة بالإشعاعات، فذلك ليس صحيحاً |
- Faksı almışlar. - Efendim, paraşütünüz. - Hayır, olmaz. | Open Subtitles | لقد حصلوا على فاكس فاكس مظلتك يا سيدي كلا، كلا |
Metaforlar hep bizim insan yaşamlarımız ve duygularımızla ilgili olmaz. | TED | الصورة المجازية ليست حكراً فقط على الحياة البشرية و المشاعر، |
Bu yeni bir fikir değildi Böyle fikirler genelde yeni olmaz. | TED | لم تكن فكرة جديدة. نادرًا ما تكون أفكار مثل هذه جديدة. |
Bugün başka konuşmacılar da göreceksiniz, şimdiden biliyorum, çarpıcı şeylerden bahsedecekler, ve, tabii ki, teknolojide asla böyle olmaz. | TED | أعرف أنكم ستشاهدون اليوم متحدثين آخرين، سيتحدثون عن أشياءَ تقصم الظهر؛ لكن مع التكنولوجيا، بالطبع، لا يحدث مثل هذا. |
Önde. Geri. Eğer hakkında duyduğumuz kız buysa, asla olmaz. | Open Subtitles | مقدمة الظهر إذا كانت تلك الفتاة التي سمعنا عنها, مستحيل |
Üstüne bir de nazik biri olursam diğer insanlara haksızlık olmaz mı? | Open Subtitles | إذا كنت لطيفة أيضا، سيكون هذا العالم غير عادل على باقي البنات؟ |
Hayır, hayır, olmaz. Ben davet ettim, ben ısmarlıyorum. | Open Subtitles | كلاّ، كلاّ، كلاّ أنا مَن دعوتك، إنها ضيافتي |
Ön tarafta sadece yemekli vagonu var ama şimdi orada kimse olmaz. | Open Subtitles | لايوجد غير عربة الطعام امامنا, ولكن, لايمكن ان يوجد احد هناك الآن. |
Ben sadece şaka yapıyordum! Olamaz. Rahibeler olmaz, rahibeler olmaz! | Open Subtitles | أنا كُنْتُ فقط أَمْزحُ أوه، لا لَيسَ الراهباتَ، لَيسَ الراهباتَ |
Yanlışlıkla delersek haberimiz bile olmaz. | Open Subtitles | كلّا إذا فعلنا ذلك لن نعرف أبدا ما خطبه. |
İşime karışmayacağınız için de size kabalık etmem söz konusu olmaz. | Open Subtitles | ولا أرى كيف سأكون وقحة معك إن لم تكن موجوداً معنا |
Şimdi olmaz da Cuma günkü gemi partisinde olacaksın, değil mi? | Open Subtitles | لا أستطيع الآن, لكنك ستكون في حفلة الباخرة يوم الجمعة, صحيح؟ |
Bunun böyle kalmasına izin verirseniz buralarda hiçbir şeyin gevenliği olmaz. | Open Subtitles | لو تركنا هذا دون عقاب لن يكون هناك شيء آمن هنا |