| Ayının ne olduğunu biliyorum. Bence gidip ormanda aramaya başla. | Open Subtitles | انا أعرف انه دب وانا أقترح أن تبحثى عنه بالغابة |
| Peki, sabahın bu vaktinde ormanda ne işiniz var, bayım? | Open Subtitles | وماذا يكون همك بالغابة في هذا الصباح الطيب , سيدي؟ |
| Ama ormanda bulduğum, şu kurbağa kılıklı adam... çadırdan sağ çıktı. | Open Subtitles | لكن الآخر الذي يشبه الضفدع غادر الخيمة التي وجدتها في الغابات |
| Bu, eskiden bu ormanda yaşayan bir cadıyla ilgili, gerçek bir hikaye. | Open Subtitles | حسنا، هذه قصة حقيقية عن ساحرة قديمة عاشت في هذه الغابات بالضبط |
| Eğer bir ağaç ormanda düşer ve sesi kimse duymazsa, ses çıkmış mıdır? | Open Subtitles | مثل الشجره التى تسقط فى الغابه ولا يسمعها احد لا تصدر اى ضوضاء |
| Vankomisini 1953'te Borneo'da ormanda bir çamurlu su birikintisinin içinde bulduk. | TED | وجدنا الفانكومايسين في بركة الطين في غابة في بورنيو عام 1953. |
| ormanda büyük işler olduğunda tek bir isim akla gelir dostumuz, ayı... | Open Subtitles | وعندما يموت العظماء سيبقون خالدون في الأدغال وسيكون هناك من يذكر الأخرين |
| Yeni yılda herkese açık davetler ve ormanda bütün gün süren piknikler. | Open Subtitles | و بيت مفتوح فى رأس السنة و رحلات فى الغابة طوال اليوم |
| Annenin bu saatte ormanda dolaşmana nasıl izin verdiğini açıklarsın bana. | Open Subtitles | لا يهمني سماح والدتك لك بالركض خلال هذا الوقت المتأخر بالغابة |
| - ormanda saklanıp yolu gözlüyordum, beni alacak birini görürüm diye. | Open Subtitles | لقد كنت اختبى بالغابة اراقب الطريق لأي اشخاص قد يأخذونني معهم |
| ormanda öyle takılıp birinin gelip altına sıçırmasını mı bekliyordun? | Open Subtitles | إذًا هل كنت تستمتع بالغابة فقط منتظرًا أن ترعب احدهم؟ |
| ormanda kaybolmuşsunuz. | Open Subtitles | أنتم محظوظون أنكم قلتم أنكم تهتم بالغابة |
| O şimdi kim bilir nerede, hangi ormanda, kabilenin birini çileden çıkarmakla meşguldür. | Open Subtitles | إنها بعيداً تؤدي أبحاثها على السكان الأصليين في بعض الغابات أو بعض الأماكن |
| Bütün geceyi ormanda geçirdiğim için ben de bayağı yorgunum aslında. | Open Subtitles | انا متعبٌ ايضاً ، مارأيكَ في ان اقضي الليلة في الغابات |
| Ufacık uçaklarla ormanda o kadar çok tatile gittik ki. | Open Subtitles | ذهبنا في اجازات كثيرة الى الغابات في طائرات صغيرة جداً |
| Aman Tanrım, Lily ormanda yalnızdı ve Amber şu an onunla birlikte. | Open Subtitles | بحق المسيح ليلي كانت بمفردها فى الغابه هل هى ممسوسه الأن ؟ |
| - Adamlarım, onu ormanda öldürmekte başarısız oldu. | Open Subtitles | علينا بالقضاء عليه رجالي فشلوا في القضاء عليه في الغابه |
| Balta girmemiş bir ormanda, Allah'ın belası bir yılan gibi ölmeme izin verme | Open Subtitles | خذنى إلى الملكات واقتلنى. لا تتركنى أموت فى غابة مثل حيّة ٍ لعينةٍ. |
| ormanda hoşça vakit geçirmekle evlenmek arasında büyük bir fark vardır. | Open Subtitles | هناك إختلاف كبير بين الشخص الصالح للزواجِ والعلاقة المؤقّتة في الأدغال |
| Çocukları vuruldu, bıçaklandı, tecavüz edildi ormanda ölüme terk edildi. | Open Subtitles | تعرض أطفالهم للضرب والطعن والاعتداء وتركوا ليموتوا وحدهم فى الغابة |
| ormanda yürüyüp etraftan gelen sesler duymak... | Open Subtitles | كل المشي عبر الغابة وسماع كل تلك الأصوات تأتي من أمكنة ، تعلمون |
| Geçen gün ben gittikten sonra, ormanda davullar çalmaya başladı... | Open Subtitles | بعد مغادرتي لها بيوم واحد بدأت قرع الطبول في الغابة |
| Vahşi ormanda korkunun kokusunu öğrendim. Şimdi de aynı kokuyu duyuyorum. | Open Subtitles | في الغابةِ تَعلّمتُ لإِشْتِمام الخوفِ وأنا أَشتمُّه الآن. |
| Kuzey sınırının yakınlarındaki ormanda dolaşan bir canavarın görüldüğüne dair haber aldık. | Open Subtitles | تلقينا تقارير تفيد رؤية وحش يتجول بالغابات بالقرب من الحدود الشمالية |
| Karen Swenson'ın cesedini evinden 10 mil uzakta ormanda pijamaları içinde bulmuşlar. | Open Subtitles | وجدوا جسم كارن سوينسن في الغابة في بيجامتها |
| Bir ormanda, ana ağaç yüzlerce ağaçla bağlantı kurmuş olabilir. | TED | في الغابة الواحدة، يمكنُ للشجرة الأم أن تتصل بمئات من الأشجار الأخرى. |
| ormanda... ...yavru filler tek başına bırakılmamalıdır. | Open Subtitles | في البرية لا تبقى أبدا صغار الفيلة وحدها |
| Eğer sen de orada olsaydın ormanda yaşamak sorun olmayabilirdi. Kardeş ile her şey daha iyi. | Open Subtitles | لكان العيش في الأحراج طيّبًا لو كنت معي، كلّ شيء أطيب برفقة أخ. |
| Hayır... Sıcak bir yaz günüydü, ve ormanda değildi. | Open Subtitles | . لا , لقد كان يوم صيفي , ولا وجود للغابة |