| Önce ormandan başka bir örnek alıp tam bir karşılaştırma yapacağız. | Open Subtitles | سناخذ عينة اخرى من الغابة ونقارنها قبل ان نفعل اي شيء |
| Bazen ormandan bir kulübe alıp buralardan gitmenin hayalini kuruyorum. | Open Subtitles | احيانا احلم فقط بشراء كوخ في الغابة وفقط ارحل بعيدا |
| ormandan ayrılmaya ve şehirde ebediyen beraber olmaya karar vermemizin sebebi buydu. | Open Subtitles | ولهذا السبب قررنا ان نترك الغابة وأن نعيش سوياً للأبد في المدينة |
| Keşif için dönen ilk adam ormandan sesler geldiğini söylemiş. | Open Subtitles | بأن الرجال الذين عادوا أبلغوا عن أصوات قادمة من الغابة |
| Küçükken kampa giderdik ama ormandan hep korkmuşumdur. | Open Subtitles | كنت معتاداً للمجئ أيام الدراسة فى الكشافة وكنت أخاف دائماً من الغابات |
| Bir maymun ormandan hayvanat bahçesine yerleştirilince mikrobiyomuna ne olacağını bulmak istiyorduk. | TED | أردنا معرفة ما يحدث للنبيت الميكروبي لدى قرد عندما يُنقل من الغابة إلى حديقة الحيوان. |
| Kırmızı tişörtlü bir kadın ormandan dışarı koşmuştu. | TED | و ظهرت من الغابة امرأة ترتدي قميصًا أحمر |
| Dünyadaki tüm hayvanat bahçelerindeki tüm orangutanlardan daha fazla orangutana sahip olunca, şu an bile her yavruya karşılık altısı ormandan kayboluyor. | TED | وجود أكثر من كل القردة فى حدائق الحيوانات في العالم مع البعض، تماماً كضحايا لكل طفل فقد إختفى ستة من الغابة. |
| Bu yosunlar ormandan toplanıyor, çiçekçiler tarafından aranjmanlarda ve çiçek sepeti yapımında kullanılıyor. | TED | هذه الطحالب تنزع من الغابة لتستخدم في صناعة الزهور، من قبل باعة الزهور، لاتخاذ الترتيبات وصنع السلال المعلقة. |
| Bu ülke ne hale geldi? Yüksek bir din görevlisi bile ormandan güvenle geçemiyor. | Open Subtitles | إلام تُقْدِم البلاد حين لا يستطيع أن يُسافر رئيس الكنيسة عبر الغابة في سلام؟ |
| Bayan Norton, bu sabah ormandan gelmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | الآنسة نورتن، كان لابدّ أن أجيء خلال الغابة هذا الصباح |
| Bence meraklı Parislileri hayal kırıklığına uğrattığı için onu cezalandırıyormuşuz gibi yapacaksak onu ormandan buraya getirmiş olmamızın hiçbir faydası yok. | Open Subtitles | لكن من غير المجدي جلبه من الغابة واحتجازه كما لو كان يعاقب على تخييب أمل الباريسيين |
| Bir yandan senin için de üzülüyorum çünkü biliyorum ki, bu ormandan kaçış yok. | Open Subtitles | ولكني آسف لكِ، لأني أعرف أنه ما من مفرّ من هذه الغابة |
| Bir yandan senin için de üzülüyorum çünkü biliyorum ki, bu ormandan kaçış yok. | Open Subtitles | ولكني آسف لكِ، لأني أعرف أنه ما من مفرّ من هذه الغابة |
| Buraya bahçe çitiyle dönmezseniz... ..bu ormandan sağ salim geçemezsiniz. | Open Subtitles | أنتم يجب أَن تعودوا هنا مع شربرى وإلا لن تعبروا هذه الغابة أحياء |
| ormandan geçmekle bir saatten fazla zaman kazandık. | Open Subtitles | سيرنا عبر الغابة وفر لنا من الوقت ما يقارب الساعة |
| Sisten geçerek, ormandan geçerek, karanlıktan ve gölgelerden geçerek. | Open Subtitles | خلال السحب،خلال الغابة خلال الظلام والظلال |
| - ormandan birkaç adım uzaklıkta. | Open Subtitles | على مرمى حجر من مدخل الغابة ما معنى ذلك؟ |
| Etrafından dolaşmalıydık. Bu ormandan nefret ediyorum. | Open Subtitles | , علينا الذهاب فى جولة . أنا اكره هذه الغابات |
| Ama çevredeki ormandan buraya gelen daha usta avcılar vardır. | Open Subtitles | ولكن هناك صيادون أكثر حرفيه أجتُذب لهنا من الغابه المحيطة |
| Doğal bir ormandan en son geriye kalanları bulabilmek için bir ulusal parkı inceliyoruz. | TED | نستعرض حديقة وطنية لنجد آخر بقايا غابة طبيعية. |
| Evet, o ormandan kaçmayı başarabildiğiniz için bir kahramansınız. | Open Subtitles | بعبارة آخرى , أنت بطلاً لهروبك الناجح من الأدغال |
| "Tommy'ye rastlamamak için hurdalığın arkasındaki ormandan gittik. | Open Subtitles | مررنا بالغابة من الوراء لكي لا يرانا تومي |
| Bu tepelerin etrafından dönmek... kıyıdaki şu ormandan geçmek gerekecek... ve orada. | Open Subtitles | نَحتاجُ أَنْ ندور حول هذه التلالِ خلال هذه الغابةِ قُرْب الساحلِ هناك |
| ormandan çıkın, burada işiniz yok. | Open Subtitles | إخرجوا من غابتي لا يوجد لديكم ما تفعلوه هنا |